İyimserlik hoşnutsuzluğa açık olmadığından egemenlere aittir. Direniş ve örgütlenme ihtimaline set çeker. Tıpkı bugün AKP’nin ilk seçimde kesinlikle gideceğine duyulan iyimser inanç gibi.

Sahte umuda Devrimci Yol’un eleştirisi

OĞUZCAN ÜNLÜ

Bir duygu olarak umut hepimizi etkilemeye devam ediyor. Kapitalizmin kurumsallaşmasıyla beyin-kalp gibi ikiliklerde kalbi dinlemenin zayıflıkla özdeşleştirilmesi duygunun sosyal ve politik anlamlarını daralttı. Fakat umut gibi bir duyguyla kurulan bağ yalnızca fizyolojik bir vakadan ziyade sosyal hareketlerin içinde önemli bir yere sahip olabiliyor. 2013 yılının 31 Mayıs gecesinde ve 1 Haziran sabahında sokakta hissettiklerimizi unutmadık değil mi?


‘Daha iyi bir dünyaya dair umudunuz var mı?’ sorusuna verilecek cevabı yalnızca gelecekteki muhayyel bir zamanın ulviliği değil bugünün koşulları ve geçmişin hafızası ya da hafızayı taşıyan melankoli belirler. Duyguların tarihine yönelmek farklı dönemlerdeki farklı kolektif duygu ortaklıklarının karmaşık tartışmalarına kapı aralar.

Özcü olmayan umut

Siz iyi olsun istediniz ve çabaladınız diye bir şeyin daha iyiye gideceği şüphelidir. Sabahattin Ali’nin “Apartman” öyküsünü okuyan iyimser bir okur, çocuk işçinin uğradığı haksızlığın hemen son bulmasını dileyebilir ama gerçekleşen şey çocuğun o halini gören babasının iş cinayetiyle ölümüdür. Yılmaz Güney’in Umut filmi umutsuzluk filmi gibidir. Bu nedenle Susan Neiman ve Terry Eagleton iyimserliği ve umudu birbirinden ayırır.
Neiman Ahlaki Açıklık kitabında, “Umut, iyimserlikle aynı şey değildir” diyor. Konu özünde ne olduğunuz değil ne olmanız gerektiğidir. Bunun için insanlığın özünde iyi olmasına gerek yoktur. Neiman’a göre dünyanın daha iyiye mi yoksa hazin sonuna mı gittiğinin kesin cevabını vermek olanaksızdır. Fakat iklim krizi gibi bir sorun somuttur; her şeyin zaten kendiliğinden iyi olacağına inanan iyimserliğin ve muhafazakâr bedbinliğin aksine umut krize karşı bir şeyler yapabilmeyi olanaklı kılar.

Eagleton İyimser Olmayan Umut kitabında Neiman’a benzer şekilde iyimserlik ve umut arasına mesafe koyar: “Nereden bakılırsa bakılsın, umut kesinlikle bir iyimserlik meselesi değildir.” İyimserlik hoşnutsuzluğa açık olmadığından egemenlere aittir. Direniş ve örgütlenme ihtimaline set çeker. Tıpkı bugün AKP’nin ilk seçimde kesinlikle gideceğine duyulan iyimser inanç gibi. Fakat umut der Eagleton, “bizatihi gerçekliğin yapısına entegre biçimde oluşur.” O halde umut ya hep ya hiçten ziyade hayata dâhil olma pratikleriyle ilintilidir.

sahte-umuda-devrimci-yol-un-elestirisi-1113191-1.



Sahte umut

Sadece Devrimci Yol’da değil 12 Eylül 1980 öncesinde Türkiye’de yükselen diğer sol hareket ve partilerin söylemlerinde de umut duygusunun yoğunluğu dikkat çeker. Öte yandan, umudun farklı veçhelerinin solda politik bir ayrıma yol açtığını düşünüyorum.

1970’lerde Karaoğlan efsanesine oy vermek tüm sorunları kendiliğinden çözecek sihirli bir değnek umudu olarak belirir. Fakat hayat 1973’te CHP’nin seçim müziğini dillendiren Şenay’ın popüler şarkısındaki gibi “Ye, iç, gül, oyna” ilerlemez. Ekonomik kriz ve faşist saldırılar artar. Devrimci Yol’a göre CHP ve Ecevit sahte umuttur. Devrimci Yol’un 13. sayısında yayımlanan “Sahte Umutlara Yer Yok: Halkın İktidarı Kendi Güçlü Kollarıyla Kurulacaktır” başlıklı yazı dönemin ünlü ‘Umudumuz Ecevit’ sloganının sınırlarını ortaya koyar. CHP hükümeti faşizmle hesaplaşamayacak hatta bu durum onun sonunu belirleyecektir. Yazının altında yayımlanan Bedri Koraman’ın karikatürü Neiman ve Eagleton’ın iyimserlik tanımını tasvir eder. Karikatürde bir işçi elinde ‘Umudumuz Ecevit’ pankartıyla yürür. Sonra yanındaki kalabalık çoğalır ancak devamında pankartı işverenler de tutmaya başlar. Ve işçi en sonunda elindeki pankartı da onlara kaptırarak tek başına kalır.

Devrimci Yol özel sayı 4’te yer alan, “Halkın Umudu CHP Hayalleri Yıkılmalıdır” yazısında CHP’nin hayat pahalılığına neden güçlü bir itiraz geliştiremediği sorgulanır. CHP’ye umut bağlamış ‘iyi niyetli’ kişilerin bu sorgulamaya doğru düzgün bir cevabı yoktur. Toplum CHP’ye daha fazla iyimser umut beslediği ölçüde zamlara karşı tepki gösterebilme becerisi azalacaktır. Çünkü en kısa zamanda zaten CHP iktidar olacaktır. Sokağa çıkmaya ne hacet! CHP’nin bu tavrı “genel seçimlere kadar sabredin ve seçimlerde bize oy verin” cümlesinde özetlenerek devrimci radikal bir siyasetin önünde engel teşkil ettiğinden eleştirilir.

CHP’ye dönük gelişen iyimser umut Devrimci Yol’a göre anti-faşist mücadeleyi atıllığa sürükler. Ecevit hükümetinin, “faşizmi bir tehlike olmaktan çıkaracağı umudunun yayılması halkın direniş azminin kırılması” olarak görülür. Faşist saldırıların yoğunlaştığı iç savaş ortamında Devrimci Yol’un devrim umudunu örgütlemeye çalıştığı mekanizmalarına karşı CHP’nin kurtuluş umudu olarak belirmesi bir aldatmaca olabilir ancak. Bu nedenle CHP’nin başarısızlıkları nedeniyle umutsuzluğa kapılmak da doğru olmayacaktır.

Devrim umudu

Türkiye’de 12 Eylül 1980 öncesinde umut duygusu politikanın en önemli parçalarından biri oldu. Kitleselleşen sol hareketler, partiler ve sendikalar çeşitli biçimlerle umudu örgütlemeye talipti. Fakat ortada tek bir umut yoktu; umut solda politik bir ayrımın da parçasıydı. Devrimci Yol’un umut duygusu CHP’nin bön umudunun aksine iyimser değil devrimci olma iddiasındaydı. Devrim fikriyle iç içe geçen umut Direniş Komiteleri, Fatsa, ODTÜ ÖTK gibi Türkiye’de toplumsal mücadele hafızasına kazınan önemli deneyimleri yaratmıştı. Kapitalizmi yıkmayı amaçlayan umut duygusunun gündelik hayatın parçası haline gelmesi amaçlanmıştı.