Aslında sadece bu kadar yazıp bitirmek gerekiyor ama ne yapacaksınız, satır satır, kelime kelime yazıp boşluk bırakan bir tarzım yok. Ama gel gelelim lafı da uzatmayı sevmiyorum. Şimdi gelin biraz olduğumuz yerden yükselip, kendimizden uzaklaşalım ve çevremizde neler yaşanıyor bir göz atalım. Geçtiğimiz gün sahte doktor haberleriyle bir kez daha hayretler içinde kalıverdik. İşin güzeli sahte doktor, başka sahte doktorları da ihbar etti. Sahte doktorlar birbirlerini satıverdi anında. Ülke o kadar güzel ve pırıl pırıl ki sahte belgeni hazırladın mı ister doktor, ister ne istersen onu olabiliyorsun. Devlette en yüksek mevkilere kadar yolu açık bırakıyor bu memleket vatandaşına. Bir açıdan da güzel. Neredeyse adını yazamayan, bilgisayar faresi tutamayanların bile gerekirse internete bakan bakanlar olabileceği bir fırsatlar ülkesi bizimkisi.

***

Bakın fırsatlar ülkesi diyorum, anlamıyorsunuz. Fırsatını bulmak önemli olan. Bulduğunuz zaman da o fırsata dört elle sarılmak lazım. "Ben ömrümde bir tek güvenlik makalesi okumamış bir adamım. Okumadım yani. Ben içişleri bakanlığı ile ilgili bir şey biliyorum dersem yanlış olur." açıklamasını yapıp sonra vatandaşına içişleri bakanlığını hak edebilen kaç ülke var? Ya da benim alanım ekonomi deyip, gerçekliği olmayan teorilerle, matematiğe, bilime rağmen istediğini yapıp enflasyonu dünyadaki en yüksek ülkeler arasına şahlandırabilecek kaç ülke vardır acaba?

Nerede resmi bir araç var, belli bir süre bakarsanız mutlaka bir trafik kuralını ihlal ettiğini görebiliyorsunuz. Kimse hiçbir kurala uymuyor, ama hangi kimseler? Eğer siz de o kimselerden olursanız iyi, öbür türlü biraz dert dolu. Çakar işi vardı mesela en basitinden. Kim çakarsa o mu çakıyor, en son ne oldu o konudaki gelişmeler.

***

Bakın kalitesizlik ve sahtecilik konusunda çok güzel bir örnek. 1999 depreminden sonra, döprem vergisi olarak başlayan, sonra ÖTV olarak cümlemize kilitlenen vergilerle neler yapıldığını biliyor musunuz? Yetkili bıyıklılara sorduğunuzda “Güzel yerlere gittiler” demişlerdi. O şiir gibi “O vergiler, vatandaşların sırtlarına binip güzel yerlere gittiler”... İtibardan tasarruf olmaz kimse kusura bakmasın.

En vasıfsız bireylerin en vasıflı yerlere gelebileceği muhteşem bir fırsatlar ülkesindeyiz. Fırsat burada en önemli kelime. Hayata bir fırsat olarak bakabildiğiniz zaman ülkede hayatınız ve işlerini yolunda gider. Bu dersi de kimse vermez size. Her şeyi bir fırsat, her şeyi bir kazanç kapısı, her şeyi diğerlerinin sırtına çıkmak için bir ihtimal olarak gördüğünüz sürece işiniz iş. Ondan sonra gelsin akrabalarınız, istedikleri makamlara geçsin. Sonra onların tanıdıkları ve onların tanıdıkları… Püskevit adamın asker arkadaş sayı hesabı gibi. Siz 4 akrabanıza iş bağlarsanız, onlar da 4 tanıdıklarına, onlarda 4 tanıdıklarına bağladı mı, bu iş tamam. Sonra ülkede neden yolsuzluklar ortaya çıkmıyor? Niye çıksın canısı? Hepimiz büyük bir yolsuzluğuz zaten. Yolsuzluk yapmasak bile birilerinin yolsuzluklarının bir parçasıyız. Neyse moralleri bozmayalım. AİHM kararlarını bile uygulamayan dev bir hukuk cennetiyiz ne de olsa. Adalet saraylarda yaşanıyor.

***

Kış geliyor, bakalım doğalgaz ve elektrik faturaları nasıl şahlanacak. Ama üzülmeyin başımızdaki ses yine kafamızın içinde “Önümüzdeki aylarda ekonomi düzlüğe çıkacak” gibisinden bir şeyler diyor, yıllardır dediği gibi, inanan inanıyor. İnanmayan inanamıyor.

İnanılır gibi de değil zaten.