Herkes bir eğleniyor, bir eğleniyor hiç sormayın. Kimisine göre alanı ekonomiye değen, alanı ekonomi olanlardan haberler hep iyi geliyor. Nasıl bir yalnızlık ve yalıtım içinde yaşıyorlarsa, nasıl bir farkındalık farkındasızlığı yaşıyorlarsa artık, onlara göre ülke pırıl pırıl. Ülke cillop, ülke bal dök yala… Herkes hâlâ bizi kıskanıyor, yabancı devletler ve duj güçler “Ya bu Türkler nasıl bir şov yaptı arkadaş” diye evde geceleri kuru sulu karıştırıp, vergisi düşük bir şekilde kafalarını düzleyip, bizi kıskanıyor. Keyfimiz paşada yok, halimiz Norveç’ten beter şeklinde takılıyoruz.

***

Aslında güç zehirlenmesi işte tam da böyle bir yalnızlık getiriyor güç sahiplerine. Güç de bir bağımlılık sonuçta. Mesela ben Türk Tipi Başkan olsam, vatandaşımın elinden sigarasını alacağıma, gücünü alırdım. Fazla güç kimseye yakışmıyor. Güç herkese eşit uzaklıkta ve mesafede olmadıkça da sadece yanlış işler yaptırıyor. Belli ve apaçık ortada…

***

Bal bal demekle ağız tatlanmadığı gibi, süperiz, uçuyoruz, şahlandık, şaha kalkmışken kükredik, bakışımızla mekândaki herkesi kendimize bağladık demekle de bu işler olmuyor. Bir yandan çevreye sanki hıncı ve nefreti var gibi, çalışmayan termik santrallar yapıyoruz, bir yandan yanan ormanlarımız yerine oteller dikiyoruz, bir yandan NASA’nın bile teyzeye bağladığı “Ayakkapnan girilmez” dediği Salda Gölü’nü feci bir yere dönüştürüyoruz. Bu da yetmiyor tabii ki bir de Avrupa’nın çöpünü alıyoruz, sanki ülkemizde çöpe büyük bir açlık varmışçasına.

***

Hayat pahalılığı ve 24 saat içinde birkaç kere zamlanan ürünlerin vatandaşta oluşturduğu huzursuzlukla karışık “Nasıl hayatta kalacağız” tedirginliği artık yaşa takılıp emekli olması gereken dedelerin duymayan kulaklarına bile gitmiş durumda. Sayılarla arası iyi olan ve birkaç yıl önce dediklerinin tam tersini yapmasıyla nam salan değerli bahçe sahibi bile “Bazı sıkıntılar var” demeye başladı. Ülke yokuş aşağı başka hiçbir yerde ve zamanda görülmemiş bir hızda dibin de dibini görürken, bir başka yerden idarenin başı hiçbir şekilde matematiğe, bilime sığmayan heveslerle “Faizleri indiriyoruz” diyebiliyor. Bunu neden, niçin yapıyor, bilinmez. Belki de milleti iyice çıldırtmak istiyor. Belki de artık gücün fazlasıyla şovunu yapmak, “Dedim oldu” hissini yaşamak istiyor, kim bilir?

***

Gücün fazlası garantili dakikalarca geçiş yapan bir konvoy gibi, akıl ve hayat trafiğimizi tıkıyor. Çakarlar yüzünden hiçbir şey göremez hale geliyoruz. Ama bütün bunların sorumlusu 9 yıl önceki Gezi gösterileriymiş. Yani Nass filan da değilmiş. Neyse artık dönüşlere alıştık, dön bebeğim, dön çaresiz başım.

Bu da yetmezmiş gibi skecinden daha komik olan bakanlar, anlamsız açıklamalar yapan başka zevatlarla da günümüz gün oluyor. Her gün daha da kararıyor geleceğe dair umutlarımız. Ülkenin doktorlarına “Giderseniz gidin” diyebilen, memleketini bu derece düşünen bir idare bir noktada ateşini bile ölçemeyecek hale gelirse ona hangi doktor bakacak, o da ayrı bir muamma.

Bunun yanı sıra günlük öfke ve mutsuzluğumuz da malum döviz kuru gibi yükseldikçe yükseliyor. Kimse de halka “Neyiniz var, nasıl yardımcı olabiliriz size” diye sormuyor.

Neyse ki zenginler zenginleşiyormuş. Ona da şükür.