MESUT KAPLAN Sakallı Kadın. Ne kadar da ilgi çekici değil mi? Sakal ve Kadın. Yan yana düşünmekte bile zorluk çekiyor olsak da, gerek kitaplarda gerekse de sosyal medya üzerinden böyle durumların varlığından haberdarız: İran Şah’ı Nasıreddin Kaçar’ın; içerisinde sakallı ve bıyıklı kadınların da olduğu haremindeki dillere destan güzelliği ve sakalıyla yüzlerce kişinin âşık olduğu, âşıkların […]

Sakalın en romantik hali
MESUT KAPLAN

Sakallı Kadın. Ne kadar da ilgi çekici değil mi? Sakal ve Kadın. Yan yana düşünmekte bile zorluk çekiyor olsak da, gerek kitaplarda gerekse de sosyal medya üzerinden böyle durumların varlığından haberdarız: İran Şah’ı Nasıreddin Kaçar’ın; içerisinde sakallı ve bıyıklı kadınların da olduğu haremindeki dillere destan güzelliği ve sakalıyla yüzlerce kişinin âşık olduğu, âşıkların aldığı ret cevapları yüzünden on üç kişinin intihar ettiği söylenen, tarihin en ünlü ve en gözde sakallı kadınlarından olan Anis El-Doleh’i ve sakallarını duymayanımız, okumayanımız yoktur ya da eşi tarafından para kazanmak için sirklerde sergilenen, hatta ölümünden sonra bile eşi tarafından mumyalatılıp sirklerde sergilenmeye devam edilen, trajik hikâyesiyle Julia Pestrana’yı?

‘Örnek Yaşam Hikâyesiyle Sakallı Kadın’ kitabı, tarihte pek adını duymadığımız fakat ilginç noktaları yaşamında barındıran Clementine Delait’in yaşamını, onun sakallarını tıraş eden berberinden, üvey kızı Fernande’ye ve yakın çevresindeki insanların hatıraları eşliğinde hazırlanmış bu biyografik çalışmadan öğreniyoruz.  

1864’te Fransa’nın Thaon-les-Vosges bölgesinde doğan ve 1939’da Epinal’de kalp krizi sonucu ölen Clementine Delait’in hikâyesi ise, tarihte trajik yaşamlar geçiren sakallı kadınlardan biraz daha farklıdır. Çünkü Clementine, sakallarına âşık bir kadındır. Uğruna ne kimse ölmüş ne de kendisini aşağılatmıştır. Sakallarıyla bir kadın olarak saygınlığını korumuş belki de sakallı kadınların en kadını…

75 yıllık yaşam sürdüren Clementine, eşi Paul ile evlendikten sonra, evlat edindikleri kızları Fernande ile birlikte bir kafe işleterek mütevazı bir hayat geçirirler. Ta ki kafeye gelen müşterilerden birinin Nancy’de para karşılığında sergilenen bir sakallı kadın hakkındaki sözlerini duyana kadar. Hikâyenin bu kısmı ise bize biraz yakın gelecektir; Clementine ve müşterisi bir iddiaya girerler, bahis de şudur; Clementine her gün özenle tıraş ettiği sakallarını 15 gün boyunca kesmeden uzatacaktır. Kazanan 25 Luis altının da sahibi olacaktır. Tıpkı Cemal Süreyya’nın bir bahiste kaybettiği soy isminin bir ‘y’ harfi ile Süreya’ya dönüşmesi gibi. Tek fark, Cemal Süreya bahsi kaybetti, Clementine kazandı. Her ne kadar Clementine’nin iddiaya girdiği adam bahsin sonundaki 25 Luis altınını mızıkçılık yaparak ödemese de o günden sonra Clementine’nin işlettiği kafesi dolup taşanlar sayesinde bu paranın çok daha fazlasını kazanmaya başlar. Orası artık Sakallı Kadın’ın kafesidir.   En önemli nokta da Clementine’nin sakallarını uzatmaya başladıktan sonra, sakalıyla arasında kurduğu özel bağ. Onu üç günde bir düzelttirir ve her gün de tarar. Bundan da mutluluk duyar. Clementine sakalı sayesinde özgüven de duymaya başlar. Öyle ki Fransa’da 1800’den itibaren geçerli olan yasayla, bir kadının erkek giysisi giymesi yasaklanmıştır. Bu durumlar sadece özel izinlerle esneyebiliyorken, 1904’te bu yasa Clementine için de özel bir değişikliğe uğrar. Böylece Clementine özellikle bisiklet ve ata binmek için pantolon giyebilecektir. (Bu yasanın Fransa’da tamamıyla ortadan kaldırılmasının 2013’ü buluyor olması, o dönem için büyük bir ayrıcalıktır). Henüz seçme ve seçilme hakları dahi bulunmayan Clementine ve Fransız kadınları için bu durum özel bir anlam da taşımış olur. Clementine sakallı bir kadın olduktan sonra bölgede o denli popüler hale gelir ki, kafesinin dolup taşmasının yanında, 1934’teki belediye seçimlerinde, oy verme hakkı dahi olmayan bir kadının, Clementine’nin ismi birçok pusulaya seçmenler tarafından yazılır.

İşlettiği kafede sakal için girdiği iddiadan, ölümüne dek sakallı bir kadın olarak yaşayan Clementine, bir kadının sakallı olmasının ona bir şeyler kaybettirmeyeceğini, bilakis zaman ilerledikçe ona daha çok saygınlık getirdiğini ortaya koyan duygusal bir yaşam hikâyesine sahip. Günümüz toplumlarında kadınların en ufak bir tüy için bile güzellik merkezlerinde saatlerini harcadığı çağımızda, bu sakallı kadının yaşamını öğrenmek, okuyucuya ilginç anektodlar kazandıracaktır.

Sözü çok fazla uzatmadan, aslanlarla dolu kafeste aslanları ürkütebilecek bir heybete, sakallarını her gün tarayıp onunla çocuğu gibi konuşacak kadar duygusal bir kişiliğe sahip olan Clementine Delait’in yaşamını ele alan ve ülkemizde ‘Sakallı Kadın’ konusundaki ilk çalışma olan bu küçük çeviri biyografide Clementine Delait’in büyük yaşamını, bir çocuk gibi yetiştirdiği sakalını onlarca fotoğraf eşliğinde inceleyebilecek, hem de tarihteki diğer sakallı kadınların ilginç ve trajik hayat hikâyeleri hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz