Kırk yıllık dost, derdi büyükse, çat kapı girer içeri, hiç lamı cimi yok. “Bir haftacık da olsa bizi o derin bilgilerinle aydınlatmasın!” Ne de alaysı bir giriş yapıyor bu kez.

“Benimkisi söyleşmek karınca kararınca; yararlandığım alıntılar varsa onları da eklemek yazdıklarıma, hepsi bu.”

“Kendi kendine mırıldanıyorsun?”

“’Sana öyle geliyorsa, öyledir’ diyemeyeceğim, ama....”

“Bana öyle gelmemeli zaten...”

Daha bekletmeden soruyorum: “Sorun ne?”

Patlayıveriyor: “Zamlar dostum! Zamları yazsana!...

Ne gülüyorsun? ”

“Ben de bugün sende canını sıkacak yeni bir konu var mıdır diye tedirgindim biraz. Rahatladım, üzülecek bir şey yokmuş meğer...”

“Aynı tas aynı hamam, dökün dökün dur ha?...”

“Ben mi?”

“Yok, ’Krizden sonra bir gün şapkamı giydim, kaşkolumu sardım tanımasınlar diye, markete girdim...’” diyen.

“Haa, Ekonomi Bakanı. Çok mu tanınıyormuş?”

“Dur da anlatayım!”

“Rusya krizi neymiş?”

“Kesme sözümü... Derken fiyatlara göz atmış üstat, olağanüstü yüksekmiş...”

“Demek ki olağan yükseklikte olabilirmiş?”

“Dün gazetende yazısı vardı.”

“Evet?”

“Ekonomi Bakanı Elitaş ‘olaylara anında müdahale etseydik sonucu bu olmazdı’ demiş... Rusya’nın alımı durdurmasından dolayı iç piyasaya yönelen sebze ve meyvelerin fiyatlarının düşmesi beklenirken, umulan olmamış. Tarlada 25-30 kuruşa satılan portakalın kilosunun büyük kentlerde 3-4 lira arasında satılması cep yakmış. Salim Çöllü, ‘Bu sene uçak krizi sonrasında ürünlerimiz dış piyasada rağbet görmedi. Halde ihracat bıçak gibi kesildi. İç piyasada malı eritemedik, ürün tüketiciye çok da indirimli yansımadı. İhracatçı kepenk kapatmış durumda’ demiş...”

“Bak şu Rusya’nın işine,” diyorum, “ne de bağımlıymışız onlara... Dünyada başka ülke kalmamış mı malını satacak?”

“Sen bırak şimdi onları da zamlara gel,” diyor. “İş güç yok, emekli maaşım var bir tek...” “Anladım, bir de rakın...” “

Hah, vurdun beni can alıcı noktamdan işte! Aldığım para belli. 72.00 TL.’lik rakıya hadi zam yap, bu da olsun 75-76. Oysa yeni fiyatı 80.50.-TL... Hesap ettim, 3 günde bir o da, bir tek atabiliyorum ancak. Ne olacak halim?” “Benim gibi yap, bırak içmeyi!” diyorum. “Öl, daha iyi diyorsun bana yani! Bunlar nasıl insanlar, nasıl vatandaşlarını düşünmezler hiç?!” “Senin iyiliğin için dostum! Eğer bu iktidar senin kötülüğünü isteseydi, içkiyi, sigarayı ucuz tutar hepinizin bir an önce nalları dikmenizi sağlardı. Oysa zamlarla sen bu maddeleri almakta zorlanacak, istediğince tüketemeyeceksin. Yani bir bakıma esenliğin korunmuş olacak. Biraz da böyle düşün canım...”

Önce uzun uzun bakıyor yüzüme ve salak bulucuğuma (esprime) tepkisel

“Gerçekten salaksın!” diyerek çekip gidiyor.

Gerçekten öyle.

Çok ucuzlattım işi...