Salgın özellikle yoksullar ve dezavantajlı gruplar için yaşamı olabildiğince zorlaştırmaktadır. Okulların açılması için salgınla tam anlamıyla mücadele edilmeli, alınması gereken tüm önlemler eksiksiz alınmalı ve öğrenciler okulları ile buluşmalıdır.

Salgın, aşı ve eğitim

Necip VARDAL*

2020-2021 eğitim öğretim yılı, 21 Eylül 2020 tarihinde yoğun tartışmalar arasında başlamasından sonra bir süre seyreltilmiş olarak yüz yüze devam etti. Eğitim öğretim süreci salgının artış göstermesi ile birlikte tekrar uzaktan eğitime dönerek 1. yarıyıl 22 Ocak 2021 tarihinde sona erdi. Ne yüz yüze eğitime ne de uzaktan eğitime tam anlamıyla hazırlık yapmayan MEB yaşanan sorunlara birinci yarıyılda çözüm üretememiştir.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 15 Şubat 2021 tarihinde okulların açılması için ilke kararı aldıklarını açıklamasından sonra yapılan bilgilendirmelerde köy okullarının 15 Şubatta, 8 ve 12. sınıflar ile ilkokul ve özel eğitim okullarında eğitim öğretimin 1 Mart'tan itibaren başlaması için hazırlıklara başlanacağı açıklandı. Bununla birlikte aşı tartışmaları da kamuoyunun gündemine girdi.

Salgın en çok da yoksullar ve dezavantajlı gruplar için yaşamı olabildiğince zorlaştırmaktadır. Okulların açılması için salgınla tam anlamıyla mücadele edilmeli, alınması gereken tüm önlemler eksiksiz alınmalı ve öğrenciler okulları ile buluşmalıdır. Okul öğrencinin yüzünün güldüğü, oyun oynadığı, bu karanlık günlerde yalnız olmadığını, içerisinde kendini güvende hissettiği sığınağıdır. Okul öğrencinin dayanışmayı, yardımlaşmayı, paylaşmayı öğrendiği ve salgını birlikte aşabileceğimize olan inancını artıran evidir. Bu anlamda okulları güvenli ve tüm önlemler alınmış şekilde açmak ortak sorumluluğumuzdur.

Eğitim Sen bir an önce yüz yüze eğitimin başlaması gerektiğini düşünmektedir. Okulların kapalı kaldığı süre uzadıkça öğrencilerin eğitimin dışına çıkma oranı artmaktadır. Okula yeni başlayan öğrencilerin, okuma yazma, öz bakım gibi temel becerileri edinmeleri için de yüz yüze eğitimin bir an önce başlaması gerektiğinin altının çizilmesi gerekmektedir. Ayrıca okul öğrencilerin istismar ve şiddetten korunması için en önemli kamusal denetim araçlarından biridir.

Bugüne kadar yaklaşık 3 milyon kişinin aşı olduğu Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın yapmış olduğu planlamada eğitim emekçileri 2.aşamanın 7.sırasında bulunuyorlar. İki doz arasında 28 günlük süre ve ikinci dozdan sonra en az iki haftaya ihtiyaç olduğu bilim insanları tarafından ifade edilmektedir. Bu durum günlük aşılama sayıları ile birlikte değerlendirildiğinde okulların açılacağı güne kadar eğitim emekçilerinin aşılanmalarının tamamlanabilmesi olanaklı gözükmüyor. Vaka sayıları ise günlük 8000 civarında.

Okulları kısa sürede açabilmek için aşı programında eğitim emekçileri öncelikli sıraya alınmalı ve hızlıca aşılanmalarının tamamlanması gerekmektedir. Eğitim emekçilerinin aşılamada öncelikli gruplar arasına alınarak aşılanmaları okulların açılması için yeterli olmaz. Ayrıca eğitime yeterli bütçe ayrılmalı ve ek öğretmen ataması yapılmalıdır. Vaka sayıları bilim insanlarının belirttiği orana çekilerek, gerekli sağlığa uygunluk önlemleri alındıktan sonra okullar açılmalıdır.

Öğrencilerin üstün yararı, eğitim hakkı ve öğrencilerle birlikte eğitim ve bilim emekçilerinin sağlığı arasındaki denge ve ilişkiyi çok dikkatli oluşturmak gerekmektedir. Eğitim hakkı ve sağlık hakkını birini diğerinin önüne geçirerek değil birlikte değerlendirmek gerekir. Eğitim emekçileri hızla aşılanıp gerekli önlemler alınarak, aşamalı ve seyreltilmiş şekilde okulların açılmasını hedeflemek gerekmektedir.

MEB’in ve siyasi iktidarın bu konuda yeterli hazırlık içerisinde bulunmadığını, doğru ve geçerli bir stratejiye sahip olmadığını bir kez daha belirtelim. Salgın koşullarında eğitimin nasıl olacağından tutun da eğitim ve bilim emekçilerinin hakları açısından çok sayıda tartışma başlığı gündemde ki yerini korumaktadır.

*KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü