Bir avunma, kabullenme, teselli olarak ve yapacak bir şey kalmadığında söyleyegeldiğimiz “Sağlık olsun” deyişini bütün bu anlamlarından arındırarak söyleme, isteme ve haykırma yılı olsun 2022…

Salgın cephesinde değişen bir şey var mı?

DR. ÜMİT KARTOĞLU

2021’e ilk kez Hindistan’da saptanan Delta varyantı ile girmiştik. Delta varyantı şubat ayında Hindistan’ın ikinci, ilerleyen aylarda da İngiltere ve Güney Afrika’nın üçüncü salgın dalgalarının sorumlusu oldu. Türkiye’de nisan ayında 63 bin 82 vakayla en yüksek değerin görüldüğü dalga gerçekleşti. Ağustosta yeni bir dalga ile 27 bin vakanın üzerine çıkıldı.

Uzun bir süredir Türkiye vakaları 20 bin bandına sabitlenmiş devam ediyor. Bu arada Bakan Koca 12 Aralık’ta Türkiye’de altı Omicron varyantı tespit edildiğini duyurarak “Vatandaşlarımız kaygılanmamalı” dedi. O gün bugündür, Omicron’la ilgili başka bir duyuru yapılmadı. Bu noktada Türkiye’de genom analizinin vakaların yalnız yüzde 0,049’una yapılırken bu oranın örneğin İzlanda’da yüzde 23, İngiltere’de yüzde 3,52, Papua Yeni Gine’de yüzde 1,18 olduğunu hatırlamakta yarar var. Özetle aranmayan şey bulunmaz.

Türkiye, sanki farklı bir gezegendeymişçesine epidemiyoloji bilimine kafa tutarak kendi salgın tarihini yazmaya devam etti (Bu satırları yazdığımda Bakan yeni açıklama yaparak vakaların yüzde 10’dan fazlasının Omicron varyantı olduğunu ama endişe edilecek bir durum olmadığını söyledi, aynı gün Ourworldindata sitesinde resmi kaynaklardan alınan bilgi ise yüzde 42).

salgin-cephesinde-degisen-bir-sey-var-mi-962444-1.
Zeki Berk’ten 2020 ve 2021 günlük Covid-19 vakaların karşılaştırmalı grafiği.

BİR TÜRLÜ ÖĞRENİLMEYEN DERSLER

Yüksek aşılama oranına ulaşan ülkeler Omicron’la birlikte tek başına kurtuluşun mümkün olmadığını anladılar mı bilmiyoruz. Birçok ülkede yeniden kısmi kısıtlamalar gündeme geldi. Türkiye’de konuyla ilgili bir hareket yok.

Omicron’la birlikte dünya iki yıldır süren bir salgından hiç ders çıkartmadığını ortaya koydu. Güney Afrika 24 Kasım’da Omicron varyantını Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bildirerek aslında bu dürüst girişimi ile dünyanın hakkında çok az şey bilinen bu yeni varyantın önüne geçmesi için bir fırsat sundu. Karşılığında içlerinde Türkiye’nin de olduğu birçok ülke tarafından seyahat yasağı ile ödüllendirildi. Bu yasak, halk sağlığı açısından bir anlam taşımayan, tümüyle politik bir girişimdi.

Epidemiyolojik anlamda virüsün sürekli çoğalmasının, daha öldürücü ya da bulaşıcı yeni varyantları yaratma potansiyeline sahip olduğunu tüm ülkelerin sağlık otoriteleri biliyor. Biliyor ama kimse bu işin cevaplarından olan aşılamanın dünya çapında eşit dağılımı konusunda hâlâ bir çaba sarf etmiyor. Aşı ayrımcılığı riski konusunda aşılar bulunduğundan beri konuşan DSÖ Genel Başkanı Tedros, Mayıs 2021’de artık bunun bir risk değil, gerçek olduğunun altını çizerek, asıl sorunun paylaşmama olduğunu söyledi.

KENDİ DAVULUNUN SESİNİ BİLE DUYMAMA

Sağlık Bakanlığı (SB) 2021’de de bilim insanlarının, Türk Tabipleri Birliği’nin, Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği, Türk Toraks Derneği gibi uzmanlık derneklerinin salgınla ilgili çağrılarına kulak kapatmaya devam etti. Bunun da ötesinde kendi politikasının bile sonuçlarını değerlendirmedi, yeni önlemler gündeme getiremedi, sanki kendi davulunun sesine bile kulaklarını tıkadı.

Ama SB’nin vatandaşın sağlığı ile ne kadar ilgilendiği konusunda hakkını yememek gerek: Sevgili Güçlü Yaman Twitter’da 17 Aralık’ta 3. doz BioNTech aşısını olduğunu, yan etkilerden bahsederek bir çeşit grip simülasyonu yaşadığından söz etti ve lafı “Omicron'a bana 2 hafta rastlamamasını söyledim” diyerek bitirdi. İki gün sonra T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlıklı Çözüm (@sagliklicozum), Yaman’a cevap olarak “Sağlık durumunuz ile ilgili detaylı bilgi alabilmemiz için size ulaşabileceğimiz iletişim bilgilerinizi direkt mesaj üzerinden iletebilir misiniz?” diye yazdı.

SAĞLIK BAKANLIĞI’NDAN ÖLÜMLERLE İLGİLİ İTİRAF

2021’in en çarpıcı gelişmesi Koca’nın ölümlerle ilgili yaptığı açıklamaydı. 23 Haziran’daki basın toplantısında Bakan resmi ve dolaylı Covid-19 ölümleriyle sağlık hizmetlerindeki aksamalar nedeniyle olan ölümlerin birlikte bakıldığında salgının Türkiye’de yarattığı gerçek kaybın 150 binin üzerinde olduğunu söyledi.

Bu da salgının başından bu yana bıkmadan usanmadan ölüm istatistikleri üzerinde yaptığı analizlerle tanınan Güçlü Yaman’ın gerçek ölümlerin bakanlığın bildirdiklerinin üç katı olduğu yolundaki açıklamasıyla örtüşüyor. Koca’nın ayrıca aynı konuşmasında iki yıl bekledikten sonra “Covid-19’un yıkıcı etkisi basit değildi, çok büyüktü” demesi ise anlaşılır değil.

salgin-cephesinde-degisen-bir-sey-var-mi-962445-1.
Güçlü Yaman’ın 2020 ve 2021 ölümlerini karşılaştırdığı grafik.

PARTİLİ AŞI TURKOVAC

22 Aralık’ta Koca, kameralar önünde elindeki kutudan bir flakon çıkarıp göstererek Turkovac aşısına acil kullanım onayı verildiğini, ülkemize ve insanlığa hayırlı olması dileğiyle duyurdu. Aşının etkinliğiyle ilgili bırakın saygın bir tıp dergisinde makale yayımlanmasını, klinik çalışmayı yürüten grubun bile tek bir verisi açıklanmadı. Buna karşın Koca, “Turkovac’tan araştırma aşamalarında elde edilen sonuçlar bilim dünyamız için heyecan verici olmuştu” dedi. Açıklanmayan verilerin nasıl bir heyecan yaratabildiği ise hâlâ büyük bir muamma.

Beklendiği üzere olayın siyasi istismarı hemen gerçekleşti. AK Parti logolu görseller sosyal medyayı kapladı, Turkovac aşımız partili aşı oldu.

Bir aşının uluslararası düzeyde insanlığın hizmetine sunulabilmesi için kendi ülkesinde onay alması yetmez. Pazarlanacağı ya da bağışlanacağı her ülkede FDA benzeri kurumlar tarafından onaylanması gerekir. Aşılarını Birleşmiş Milletler kuruluşları kanalından alan ülkelerde DSÖ, ülkeler adına kimi düzenleyici fonksiyonları üstlenerek aşılara ön yeterlilik statüsü verir. Dolayısıyla Turkovac’ı insanlığın hizmetine sunmanın yolu DSÖ ön yeterliliğinden geçer. Ön yeterlilikte klinik çalışma verileri incelenmekle kalmaz, üretildiği tesisin ve düzenleyici kurumun da teftişi yapılır. Sürecin başlayabilmesi için ilk kural, ülkenin düzenleyici kurumunun tümüyle fonksiyonel olmasıdır.

Bu yıl DSÖ; güçlü, verimli ve sürdürülebilir düzenleyici sistemleri teşvik etmek için yeni bir kılavuz yayımladı. Kılavuzda sunulan 9 ilke (yasallık, tutarlılık, bağımsızlık, tarafsızlık, orantılılık, esneklik, açıklık, verimlilik ve şeffaflık) kaynakları, gelişmişliği ya da düzenleyici modeli ne olursa olsun tıbbi ürünlerin düzenlenmesinden sorumlu tüm makamlar için geçerlidir. Bu kılavuz doğrultusunda Turkovac hikâyesinin bağımsızlık, tarafsızlık ve şeffaflık açısından irdelenmesinde yarar vardır:

Turkovac klinik çalışmalarının sponsoru TÜSEB'in Yönetim Kurulu Başkanı, Sağlık Bakanı Koca’dır. Klinik çalışma iznini veren, denetlemeyi yapan, kullanım onayını veren Sağlık Bakanlığı’na bağlı TİTCK’dir. Ama sonuçları kamuoyuna açıklayan Sağlık Bakanı ve Cumhurbaşkanı’dır. Yani ben planladım, ben izin verdim, ben yaptım, ben onayladım misali. Üstelik hiçbir veri açıklama ihtiyacı duymadan. Bildiğimiz tek veri kutuda 10 flakon aşı olduğudur.

Bir avunma, kabullenme, teselli olarak ve yapacak bir şey kalmadığında söyleyegeldiğimiz “Sağlık olsun” deyişini bütün bu anlamlarından arındırarak söyleme, isteme ve haykırma yılı olsun 2022…