Verilerin açıklanmasını geciktirmek gerçeği değiştirmez, sadece daha fazla spekülasyon üretilmesine yol açar. O yüzden Covid-19’a ilişkin gerek tıbbi ve gerekse sosyoekonomik veriler bir an önce şeffaf ve detaylı olarak açıklanmalı

Salgına ilişkin detaylı  veriler neden açıklanmıyor?

Türkiye’de Covid-19 salgınının görülmesinin üzerinden iki ay geçti. Türkiye’de ilk Covid-19 pozitif vakası 10 Mart 2020’de saptandı. Türkiye iki aydır Covid-19 salgını ile mücadele ediyor. Ancak aradan iki ay geçmesine karşın salgınla ilgili açıklanan veriler oldukça sınırlı. Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli açıklanan veriler test, vaka ve ölüm sayıları ile yoğun bakım, entübe ve iyileşen hasta sayılarını kapsıyor. Bu altı veri dışında detaylı veri yok.

EPİDEMİYOLOJİK AYRINTILAR AÇIKLANSIN

Covid-19 salgınının epidemiyolojisine (hastalığın toplumsal dağılımı) ilişkin veriler açıklanmadı. Epidemiyoloji toplumda hastalıkların sıklığını, dağılımını ve hastalık oluşumunu etkileyen etkenleri inceleyen bir bilim dalıdır. Bir hastalığın epidemiyolojisini incelemek için hastalığın yaş, cinsiyet, coğrafya, iş ve meslek durumu gibi çeşitli demografik ve sosyo ekonomik etkenlere göre dağılımı bilmek gerekir. Epidemiyoloji bu yolla hastalıklarının nedenlerini belirlemeye çalışarak izlenmesini, kontrol edilmesini ve sosyo-ekonomik etkenlerinin belirlenerek bunlarla mücadele edilmesini sağlar.

Covid-19 vakalarının epidemiyolojik detayları hızla açıklanmalıdır. Vakaların epidemiyolojik kayıtları sağlık birimleri tarafından tutulmaktadır. Dolayısıyla bu veriler kamu makamları tarafından bilinmektedir. Bütün vakaların coğrafi dağılımı, cinsiyet ve yaş dağılımı şu anda biliniyor. Ancak bunlar kamuoyuna açıklanmıyor. Oysa bu verilerin düzenli olarak açıklanması salgınla mücadeleyi daha etkin hale getirecek ve daha etkili bilimsel değerlendirmeler yapılmasına olanak sağlayacaktır. Bilimin ve verinin olmadığı yerde ortaya hurafeler ve komplo teorileri ortaya çıkar.

Covid-19 ile mücadelenin temel yolu akıl ve bilimdir. Akıl ve bilim ise veriye ihtiyaç duyar. Covid-19’a ilişkin epidemiyolojik veriler Sağlık Bakanlığı tarafından bir an önce düzenli olarak açıklanmaya başlanmalıdır. Salgının ilk günlerinde vaka sayının az ve yaygınlığın sınırlı olması nedeniyle detaylı epidemiyolojik verilerin açıklanması zordu ve bunlar yanıltıcı olurdu. Örneğin coğrafi dağılıma ilişkin ilk bilgiler toplumda ani tepkilere yola açabilirdi. Ancak test sayısının 1,4 milyona, pozitif vaka sayısının 140 bine ve ölüm sayısının 4 bine yaklaştığı koşullarda hastalığın nüfus içindeki yaygınlığı yeterli fikir verecek düzeydedir.

Epidemiyolojik veriler bize hastalığın toplumsal boyutu ve etkileri konusunda oldukça önemli bilgiler verecektir. Vakaların yaş, cinsiyet, meslek ve eğitim durumuna ilişkin veriler hastalığın toplumsal boyutlarını ortaya çıkaracak. Daha kırılgan grupları ortaya koyacaktır. Örneğin bu şekilde hastalığın hangi çalışan gruplarını daha çok etkilediğini görebileceğiz.

salgina-iliskin-detayli-veriler-neden-aciklanmiyor-729751-1.
Sağlık Bakanı Koca, Covid-19 salgınının epidemiyolojisine (hastalığın toplumsal dağılımı) ilişkin verileri açıklamadı.

SALGININ SOSYOEKONOMİK BOYUTU AÇIKLANMIYOR

Salgına ilişkin sadece tıbbı ve epidemiyolojik veriler değil, salgının sosyoekonomik etkilerine ilişkin sağlıklı veriler de açıklanmıyor. Bilindiği gibi hastalık devasa bir ekonomik çöküntü yarattı. Milyonlarca işçi işinden oldu, yüz binlerce işyeri faaliyetine ara verdi veya kapandı. Ekonomi küçüldü, talep azaldı, durgunluk arttı. Salgının sosyoekonomik etkilerine ilişkin çeşitli tahminler yürütülüyor; ancak salgına ilişkin veri açıklaması gereken kurumlar zamanında ve düzenli veri açıklamıyor.

Ankete dayalı verilerin geç açıklanması anlaşılabilir. Örneğin TÜİK’in Hanehalkı İşgücü Araştırması’nın mart ayı sonuçları haziran ayında açıklanacak. Ancak kayıtlara dayalı veriler için gecikmeyi anlayabilmek mümkün değil.

Salgının sosyoekonomik etkileri ile ilgili en önemli bakanlık Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’dır. Salgının sosyoekonomik etkilerine ilişkin kayıtlı veriler bu bakanlığın birimleri olan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve İŞKUR tarafından tutulmaktadır. Ancak gerek SGK ve gerekse İŞKUR salgının sosyo-ekonomik etkisine ilişkin güncel verileri açıklamıyor. Öte yandan sosyal yardımlara ilişkin ayrıntılı veriler de açıklanmıyor. Sanki olağan bir dönemdeymişiz gibi olağan veri açıklama zamanlarını bekliyorlar. Oysa olağan bir dönemde değiliz.

SGK, sigortalı çalışan verilerini hızlı açıklayabilir; böylece salgın döneminde kaç işçinin işten çıkarıldığını öğrenebiliriz. Yine İŞKUR, işsizlik sigortası ödeneği, kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği başvurularını hızla açıklayabilir ve bunlara ilişkin kamuoyu daha hızlı bilgiler edinebilir. Gerek SGK ve gerekse İŞKUR devasa bütçe ve kadroya sahip kurumlar ve ellerinde devasa bir elektronik altyapı ve elektronik ortamda veriler var. Bu verileri açıklamak için aylarca beklemeye gerek yok.

Örneğin İŞKUR, Nisan 2020 istatistik bültenini açıkladı; ancak içinde işsizlik sigortası başvurularına ilişkin güncel veri yok, kısa çalışma ödeneğine ilişkin veri yok. Veriler 40 gün öncesine ait. İşsizlik Sigortası Fonu bülteninin Nisan 2020 sayısı henüz yayımlanmadı. Şu anda Nisan 2020’ye ait veri yok elimizde. Muhtemelen bu veriler, üzerlerinden 60-70 gün geçtikten sonra kamuoyuna açıklanacak. Bu kurumların sahip oldukları kaynak ve teknoloji düzeyi ile Covid-19’un vahameti bir arada düşünülürse veri açıklamada 60-70 günlük gecikme kabul edilemez.

Örneğin ABD Çalışma İstatistikleri ofisi işsizlik ödeneği başvurularını haftalık bültenler halinde yayımlıyor. Covid-19 döneminde SGK, İŞKUR ve Bakanlık haftalık olarak düzenli ve sağlıklı veriler açıklayabilir. Böylece Covid-19’un toplumsal ve iktisadi etkilerine ilişkin daha sağlıklı veri edinilmiş olur.

Tekrar edelim; salgını anlamak ve onunla mücadele etmek akıl ve bilim işidir. Akıl ve bilim ise veriye ihtiyaç duyar. Veri olmadıkça ortaya hurafeler, komplo teorileri, spekülasyonlar ve kof propaganda çıkar. Bilimsel değerlendirmeler için sağlıklı verilere ihtiyaç var. Öte yandan salgına ilişkin detaylı bilgiler bilgi edinme hakkının da gereğidir. Hükümet ve kamu idaresi düzenli ve kaliteli verileri her alanda olduğu gibi Covid-19 alanında da sunmak zorundadır.

Mızrak çuvala sığmaz. Gerçeklerin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Verilerin açıklanmasını geciktirmek gerçeği değiştirmez, sadece daha fazla spekülasyon üretilmesine yol açar. O yüzden Covid-19’a ilişkin gerek tıbbi ve gerekse sosyoekonomik veriler bir an önce şeffaf ve detaylı olarak açıklanmalıdır.