Yazılarımda sektör bileşenlerine ve konserlere daha çok yer vereceğim. Sektöre destek şart. İlk konuğum Küçükçiftlik Park’tan Naz Kavran

Salgının müziğe etkisi nasıl oldu?

Geçenlerde ilk kez 9-10 Temmuz günlerinde KüçükÇiftlik Park’taki Duman konserlerine gittiğimi yazmıştım. O çok özlediğim kulis ortamında takıldım, Duman ekibiyle muhabbet ettim. Gruptan önce sahneye çıkıp DJ’lik yaptım. Ve bir karar verdim. Bundan sonra konserlere gittiğim mekanlardaki yıllardır tanıdığım mekan yöneticisi, organizatör, eşle dostla muhabbet edip konuştuklarımızı köşeme taşıyacağım. Çünkü pandemi sırasında mekanlar çok zor durumda kaldı. Sektör bileşenleri olarak dayanışmamız gerekiyor. Ve sanırım konser yazılarına da dönmem gerekecek.

Duman öncesi boş mekanda gezindim. Tanıdığım güvenlik çalışanlarıyla selamlaştım. Güneşin altındaki sahnede rodiler çalışıyor. Soundcheck sesini bile özlemişim. Trampete her vurduklarında keyiften yüzüm gülüyor. Sonisphere 2’de 15 bin metrekarelik alana 17 bin kişi sığmıştı. Salgın tedbirleri sebebiyle bu konserin kapasitesi en fazla 2 bin, 2 bin 500 gibi bir sınıra çekilmiş. Eylül-Ekim için ise bir şey söylemek şu anda mümkün değil, çünkü dünyada da bir belirsizlik hakim. Sahneye, mekana, kapasiteye koltuklara ve her yere asılı olan salgın tedbir bildirilerine baktıktan sonra KüçükÇiftlik Park’ın sahibi ve işletmecisi Naz Kavran’la muhabbet etmeye yanına gittim. Soundcheck’i dinleye dinleye konuştuk. 14 Şubat 2009’da Nilüfer konseriyle açılan mekan İstanbul’un bana kalırsa en önemli konser ve eğlence mekanı. Neil Young, Portishead, Stevie Wonder, Mastodon, Alice Cooper, Gojira, Megadeth, Wiz Khalifa gibi acayip isimleri burada izledim ve bazılarını hala hatırladığımda yüzüm gülüyor.

Mekanın denize, şehir merkezine olan yakınlığı dolayısıyla ulaşımı rahatlığı tartışmasız harika bir özellik. Parkorman, Kuruçeşme Arena, Santral İstanbul gibi mekanlar elimizden alındığından beri İstanbul’un göbeğinde neredeyse hiçbir festival, eğlence, konser alanı kalmadı. Kavran’ın duruşu gayet değerli ve sağlam. Çünkü kendisi bir müziksever ve konu iş olunca çok inatçı. Ekibinin yarısından fazlası da kadın. Bu maskülen sektörde bu duruşu çok önemli buluyorum, temizlik, salgın önlemleri konusundaki titizliklerini de biraz buna bağlıyorum.

“Dünyanın en güzel şehirlerinden birinde şehrin göbeğinde çok değerli bir kültür sanat, ve eğlence faaliyeti yürüttüğümüze inanıyorum. Bunu da gücümüz yettiğince sürdürmeyi hedefliyorum. Şartlar zorlaşabilir” diyor Kavran. Pandemi başladığından beri aklımdaki “küçük ve orta ölçekli iş yapan organizatöre ne olacak sorusunu” yöneltiyorum Kavran’a, o da hiç durmadan devam ediyor: “Sürekli kısıtlamalarla karşılaşan ve üvey evlat konumundaki bu sektör olarak bu bizi kaç yıl geri götürdü bilemiyorum. Bu süreçte başka işler yapmış ve dolayısıyla enstrümanından uzaklaşıp geri nasıl döneceğini bilmeyen müzisyenlere çok üzülüyorum. Büyüklere pek bir şey olmuyor ama küçük ölçekte iş yapan herkes çok kötü durumda. Orta ölçekli gruplar için bence biraz daha rahat bir dönemdeyiz; küçük ve orta kaşeli gruplar için uygun ortam var. Hatırlarsan dövizin en sorunlu olduğu dönemlerde daha küçük kaşeli yerli gruplara yönelinmişti. Ve bunu besleyecek de şahane bir bağımsız müzik sahnemiz var. Kısacası yine bu grupların güçlenerek devam edebileceğini düşünüyorum. Bu arada tüm kaşelerin de arttığını söylememiz gerekiyor. Kaşesini sabit tutan isimler var, düşüren çok az, seneye artıracağını söyleyen gruplar da var. Ama Orta ve küçük ölçekli organizatörler seneyi nasıl görecek bunun da tam bilemiyoruz.”

KüçükÇiftlik Park bu süreci birlikte iş yaptığı ‘promoter’lara destek çıkarak değerlendirdi. Geçen yıl konserlere güvenlik ve sağlık sebebiyle ara verdiklerinde, yıllardır müzik festivalleri sebebiyle yapamadıkları tiyatroya ağırlık verdiler. Dolayısıyla buradaki tüm çalışanlar işlerine devam edebilmiş oldu. kendi ekosistemlerini ayakta tuttular. Geçen yıl başladıklarından beri 20 oyun yapıp 14 tiyatro oluşumuna 580 bin lira gelir sağlamışlar. Safları sıklaştırmışlar kısacası. Bu arada tüm organizatör tanıdıklarını arayıp mekanda kiralama yapmayacaklarını tüm etkinliklere ortak olacaklarını söylemişler. Birlikte kazanmayı amaçlamış, zarar varsa da -ki bu sektörde zararsız iş yoktur- bu zararın altına girmeyi teklif etmişler.

Naz ile konuştuğumda dobralığından mı yoksa kendine güveninden mi bilmiyorum ama geleceğe dair biraz umutlandığımı itiraf etmeliyim. Bu iş özellikle Türkiye’de çok zor. Pek çok organizasyon firması, mekan, mekanlara işçi sağlayan kuruluş zorda. Konser kaşeleri, mekan kiraları artarken gelir azalıyor ve üstüne üstlük hiçbir maken tam kapasite çalışmıyor. Bu herkes için zor ve bilet fiyatlarına da elbet yansıyor. Hala en ufak felakette ilk ipi kesilsin istenen sektör müzik ve eğlence oluyor. Bu alışkanlıktan elbet bir gün kurtulacağız ama daha çok yolumuz var.

KüçükÇiftlik Park’ta bugün Park’ta Rock kapsamında Pentagram izlenebilir. 1 Ağustos Pazar günü ise Sattas, Bosphoroots ve Atlas RB sahne alacak.