SOL Parti MYK Üyesi Alper Taş, muhalefetin ‘birleşe birleşe kazanma’ düşüncesinin tek başına yeterli olmadığını vurguladı. Taş, yerel seçimler öncesi CHP ve solun yeniden yapılanması gerektiğine dikkat çekti.

Samimi özeleştiri şart
Fotoğraf: Depo Photos

Mehmet Emin KURNAZ

Cumhurbaşkanlığı ve Meclis seçimlerinin ardından muhalefet partilerinde dağınık bir görüntü ortaya çıktı. Seçim yenilgisinin tartışmaları sürerken 10 ay sonra yerel seçimler için yeniden sandığa gidilecek. BirGün TV’ye konuk olan SOL Parti MYK Üyesi Alper Taş ile seçim sonrası oluşan siyasi atmosfer ile yerel seçimlere kalan sürede muhalefetin ve solun durumunu konuştuk.

Çok değerlendirme yapıldı ama öncelikle seçimlere ilişkin sizin gözlemlerinizi almak istiyorum. Kısaca muhalefet nerelerde hata yaptı?

Muhalefetin nerelerde hata yaptığı çok geniş boyutlu ele alınması gereken bir mesele. Ama öncelikle şunun altını çizmek gerekiyor. Muhalefet devlete karşı bir yarışın içerisinde oldu Doğal olmayan, doğal olarak adil ve eşit olmayan bir seçimle yüz yüze kaldı. Bu nesnel bir kriter. Fakat muhalefetin bu durumu bilerek seçime yönelik strateji geliştirmesi gerekiyordu.

Genelde seçim sonrası değerlendirmelerde bu durum öne çıkartılarak muhalefetin eksiklikleri örtülüyor. Örtülmemesi açısından söylüyorum. Muhalefet kazanamadı. Bu şu an içine girdiğimiz süreçte çok geniş bir tartışmaya da yol açmış vaziyette ve gerçekten de açmalı. Yani muhalefetin her şeyden önce ‘birleşe birleşe kazanacağız’ sloganı demek ki sadece birleşe birleşe kazanılma şansının olmadığını gösterdi. Çünkü birleşe birleşe kazanılamayacağının bir örneğini Macaristan’da da gördük. Türkiye’de de bunun aynısını yaşadık. Otoriter bir rejime karşı en geniş demokrasi kesimlerini yan yana getirmek oldukça önemli ama hangi politikalara dayanarak ve nasıl bir anlayış ortaya koymak gerektiği sorusunu da yanıtlamak gerekiyor.

Buradan bakıldığında muhalefetin bu iktidarın yenilmesi doğrultusunda geniş emekçi kesimlere, geniş halk kesimlerine, iktidarın etkilediği toplumsal kesimlere de yeterince inandırıcı, güçlü bir seçenek, program, umut ortaya koyamadığını gördük. Yani aday belirleme sürecinden başlarsak, sahada verilen dağınık görüntülere, içinden geçtiğimiz ekonomik kriz konjonktüründe çok köklü olmayan çözüm önerilerine ve gerçek alternatifler ortaya koyamamak gibi pek çok konuda savrulma yaşandı. Yani AKP’nin dayandığı temel siyasi zeminini sarsmadan, onunla uyumlu, onunla barışık bir siyasal çizgiyi ele almak, sağı sağla yenmek gibi bir siyaseti temel almak, hatta kendi içinde bir tür rekabet eder bir görüntü vermek gibi pek çok şey toplumun güven meselesini sarstı.

Fotoğraf: BirGün

EKSİKLER GÖRÜLMELİ

Seçimlerin ardından muhalefet cephesinde bir dağınıklık ortaya çıktı. CHP’de MYK değişti. HDP’de yeniden yapılanma süreci tartışılıyor. Seçim sonrası atmosferi nasıl yorumluyorsunuz?

Evet seçimin çok yönlü sonuçları olacaktı. Yani iktidar kaybetse de olacaktı muhalefet kaybettiğinde de olacaktı. Tabii muhalefet kaybedince tablo daha vahim oldu. Daha karamsar, daha olumsuz bir tablo ortaya çıktı. Ancak burada iktidarın kazanmasından daha çok muhalefetin kaybettiği tespitini yapmamız gerekiyor. Muhalefet neden kaybetti? Bu kaybedişte herkesin payı var. Tabii büyükten küçüğe göre. Yani bir SOL Parti’nin payıyla elbette ki CHP’nin payını eşitlemek mümkün değil. Yani herkesin neden muhalefetin kazanamadığına ilişkin çok yönlü, samimi, içten, gerçekçi değerlendirme yapması gerekiyor.

CHP’yi de içine katarsak solun iki ana problemi var. Bunlardan bir tanesi örgüt problemi. Çalışma tarzı, mücadele tarzı problemi. Muhalefet içerisinde CHP’nin yaşadığı ideolojik problemle sosyalist hareketin yaşadığı ideolojik problem aynı değil. Sosyalistlerin ideolojik ekseni ekseni, Türkiye’ye dair savunduğu ana başlıklar belli. Yani bu manada bir ideolojik krizden söz etmiyorum ama sosyalist hareketin dayandığı sosyalizm ideolojisinin aldığı büyük yenilgi aşılamadı. Bunu göz ardı ederek konuşamayız. Ama buna da sığınmak doğru değil. Burada kendi öznel eksikliklerimizi de görmemiz gerekiyor.

CHP’nin yaşadığı ideolojik krize bakarsak, CHP ideolojik olarak nerede duruyor? Bu belli değil. Merkez mi, merkez sol mu, sağ mı, sosyal demokrat mı? Öte yandan CHP’nin ciddi bir örgüt problemi olduğu, yani sandık örgütlenmesinden tutun sokak örgütlenmesine kadar net bir biçimde görüldü ve yaşandı. Ve yine ideolojik eksenin uğrattığı bulanık var.

Sosyalist hareket açısından da tartışmayı bence iki boyutta ele almamız gerekiyor. Birincisi elbette konjonktürel değerlendirme. Yani seçim sürecinde ne yaptık, ne savunduk, neyi ne kadar ortaya koyduk? Tabii birbirimizi kırbaçla döver gibi dövmemiz gerekmiyor.

Sosyalistler açısından ikinci bağlam ise dünya çapında öyle yükselen bir sosyalizm dalgası yok maalesef. Sosyalizan hareketler dönem dönem yükseliyor. Dönem dönem geriye çekiliyor. Küreselleşme politikalarının yarattığı yıkım da ortada. Yani onun prestiji de diplerde. Buna rağmen sosyalist hareket, sol hareket neden büyüyemiyor? Buraya daha derinlemesine bakmak gerekiyor. Bu sadece SOL Parti’ye ait de bir tartışma değil. Yani solun bütününde buna benzer bir tartışmaya ihtiyaç olduğu açık. TİP’in seçimde konjonktürel olarak yakalandığı bir başarı var. Hakkını teslim edelim ama bu konjonktürel bir başarı. Yani TİP’in seçim başarısı da örgütlü bir halk muhalefetine dayanan bir başarı değil. Yani bütün sol hareketlerin kendisini yeniden yapılandırması gerçeği var karşımızda.

HDP açısından da bu geçerli mi?

HDP bir barış süreci partisiydi. O sürecin bir ürünü olarak ortaya çıkmış bir partiydi. O süreç tarumar olduktan sonra HDP boşlukta kaldı. HDP kendisini nereye doğru konumlandıracağına, nereye doğru taşıyabileceğine karar verebilmiş bir parti değil. Doğal olarak solun tüm kesimlerinin özellikle bu yaz çok ciddi bir biçimde ele alıp değerlendirmesi gerekiyor. Önümüzdeki süreçte iktidarın kendi siyasal İslam projesini daha da tahkim etme konusundaki saldırıları artacak. Hem de ekonomide krizin yükünü emekçi sınıflara yıkacak politikalara ağırlık vereceği son derece açık. O yüzden hani yerel seçimi bekleyelim. Yerel seçimde bunları yenelim gibi bir mantığa teslim olmadan bu yaz dönemini iyi değerlendirmek ve tabii olası saldırılar karşısında da toplumsal muhalefetin birleşik mücadele alanlarını güçlendirmek gerekiyor.

***

KAZANIMLAR ÖNEMLİ

Muhalefete oy veren seçmende de bir demoralizasyon var. Özellikle sol ve sosyalistler yerel seçime giderken bu moral bozukluğunu gidermek açısından bir rol üstlenebilir mi?

Öncelikle şunun altını çizelim. Bizim başarımız sosyalist olun, toplumsal örgütlenme düzeyi ile çok ilintilidir. Yani ne kadar toplumsal örgütlenmeniz varsa o kadar seçim ve sandıkta başarılı olursunuz. Geçmişte Fatsa’da yerel yönetimi kazandık. Bu tabii bir yerel yönetimin ötesinde bir şeydi. Güçlü bir örgütlenmeye dayanıyordu. Yerel seçimleri, halkın örgütlü muhalefetini geliştirme konusunda ve sosyalistlerin dayanması gereken doğrudan demokrasi pratikliğini geliştirme konusunda seçimleri bir imkan olarak değerlendirebilecek miyiz? Yani öyle bir yerel seçim siyaseti ortaya koymamız gerekiyor ki bu yerel seçim siyaseti doğrudan demokrasi ufkunu toplumda geliştirsin. Bütün toplumsal dinamikleri içerebilecek kent meclisleri üzerinden bir ortak siyaseti geliştirebilirlerse ve ortak siyasetle ve ortak adayla en azından bazı yerlerde kazanımlar ortaya çıkabilir. Yerel yönetimlerde solun bu makus tarihinin bu psikolojik bu demoralize ortamının giderebilecek örnek pratikler yaratma imkanına sahip olduğunu göz ardı etmeden, yerel seçimlere hazırlanmak gerekiyor.