Ülkenin artık altıncı şampiyonu var. “Büyükşehir çalışıyor” esprileriyle başladılar, üstlerine koyarak devam edip sonunda zafere ulaştılar. Üç büyüklerden çok daha iyi yönetildikleri aşikâr. Peki varlık sebepleri, büyüme şekilleri, iktidarla olan ilişkileri… İşte onları düşününce, bu biraz da buruk bir şampiyonluk olsa gerek.

Şampiyonlar ama sevinen yok

İstanbul’da kritik dönemeç… Bir tarafta şampiyonluk kovalayan Medipol Başakşehir, öbür yanda düşme hattındaki Kayserispor. Ev sahibi kazanırsa, ülkenin altıncı şampiyonu olarak taçlanacak. Kazanamazlarsa, Trabzon’dan gelecek neticeye göre yine mutlu sona ulaşacaklar. Deplasman ekibi üç puan alırsa, alt sıralar daha da karışacak. Ligin boyu bu kadar kısalmışken, her maç hayati; her puan önemli!

Konya’da kötü bir sınav veren İstanbul temsilcisinde Okan Buruk, bu sefer işi bitirmek istiyor. Başarılı teknik direktör Aleksic’i kenara çekmiş, Mahmut’u sahaya sürmüş. Futbolculuk kariyerinde yedi defa şampiyon olan Buruk, hocalığında elde edeceği, özgeçmişini daha da güzelleştirecek ilkin peşinde. Abdullah Avcı idaresinde birden fazla kez son düzlükte geriye düşen Başakşehir, bakalım onun halefiyle bu sefer mutlu sona ulaşabilecek mi…

Kesin düştü gözüyle bakılırken, Berna Hanım’ın başkanlığında, Prosinecki’nin idaresinde aldığı neticelerle lige bir şekilde tutunan sarı-kırmızılılarda takımın dinamosu Mensah ile savunmanın belkemiği Diego cezalı. Onların yokluğunda, 17. sıradaki takımın göstereceği performans merak ediliyor. Haftaya da Trabzonspor’la buluşacak Kayserispor, ateşten gömlek giymişe benziyor.

İlk çeyrekte Kravets, Epureanu’nun ikramını değerlendiremiyordu. 19. dakikada ev sahibi öndeydi. Soldan harika gelen Başakşehir’de Clichy getirmiş, Mahmut bitirmişti. Takımda 14. sezonunu geçiren kaptan, ilk kurşunu sıkmıştı. 36’da VAR yardımıyla kazanılan penaltıyı kullanan Visca, Lung’u geçemiyordu. Soyunma odasına Başakşehir şampiyon gidiyordu.

İkinci yarıda tempo düşüktü. Patlatılan havai fişekler, 65’te giden elektrikler, Türkiye’de olduğumuzu bize hatırlatıyordu. Jeneratörlere kedi mi girmişti acaba… Şaka bir tarafa bu maçta olacak şey değildi. Şüphesiz, bu sıkıntı Şampiyonlar Ligi için de kötü bir provaydı…

80’de Trabzonspor’un kaybettiği haberi geliyor, sahadaki bir avuç izleyici tarafından şampiyon tezahüratı yapılıyordu. Kalan süre artık ev sahibi için formaliteden ibaretti. Derken elektrik yine gidiyordu. Yaşanan tek kelimeyle rezaletti! Son düdüğü müteakip Queen’in unutulmaz klasiği “We are the Champions” çalmaya başlıyordu.

Ülkenin artık altıncı şampiyonu var. “Büyükşehir çalışıyor” esprileriyle başladılar, üstlerine koyarak devam edip sonunda zafere ulaştılar. Üç büyüklerden çok daha iyi yönetildikleri aşikâr. Peki varlık sebepleri, büyüme şekilleri, iktidarla olan ilişkileri… İşte onları düşününce, bu biraz da buruk bir şampiyonluk olsa gerek. Okan Buruk’a gelince… Oyunculuğundan sonra hocalığında da ipi göğüsleyen teknik direktör, bu sezonun en iyisiydi. Hakkını teslim etmek lazım.

Yeni Türkiye’de artık yeni bir şampiyon var! Bakalım devamı gelecek mi…