Dortmund…Almanya’nın Ruhr bölgesinde, 1970’li senelere kadar kömür madenleri, çelik üretimi, birası ile adını dünyaya duyurmuş, günümüzde iki büyük üniversiteye sahip, nüfusunun yüzde 8’ini Türklerin oluşturduğu, 586 bin nüfusuyla ülkenin 8. büyük şehri, bölgenin idari, ticari ve kültürel merkezi. İşte o şehrin 1909 senesinde kurulmuş, geçtiğimiz aralık ayında 109. yaşını kutlayan takımı Borusia Dortmund, nam-ı diğer […]

Dortmund…
Almanya’nın Ruhr bölgesinde, 1970’li senelere kadar kömür madenleri, çelik üretimi, birası ile adını dünyaya duyurmuş, günümüzde iki büyük üniversiteye sahip, nüfusunun yüzde 8’ini Türklerin oluşturduğu, 586 bin nüfusuyla ülkenin 8. büyük şehri, bölgenin idari, ticari ve kültürel merkezi. İşte o şehrin 1909 senesinde kurulmuş, geçtiğimiz aralık ayında 109. yaşını kutlayan takımı Borusia Dortmund, nam-ı diğer “Die Schwarzgelben” (Kara Sarılar). 1909 senesinin aralık ayında, yerel kilisenin sponsorluğunda bir Katolik cemaatinin genç takımında top koştururken kilisenin baskısından fena bunalmış gençler tarafından, “Zum Wildschütz” adında bir birahanede kurulmuşlar. Kulübün adı şehirde isim yapmış bir bira fabrikasından miras, ne de olsa bölge halkının milli içereceği! Kurulduğu zamanlarda renkleri mavi beyazmış ama zaman içinde şehri o yıllarda en iyi anlatan, işçi sınıfıyla özleşmiş iki rengi tercih etmişler, kömürün karası, biranın sarısı… (Tanıl Bora, birlikte yazdığımız “Kimi Başrol Kimi Karakter-Kulüp Hikâyeleri” kitabında, Borusia Dortmund’a selam durduğu enfes yazısında anlatmıştı renklerin hikâyesini.)

Simgeleri “Echte Liebe” (Gerçek Aşk), bir futbol kulübü bundan güzel nasıl tarif edilir ki, malum bir şehri tribünden sevmektir taraftarlık! Şehir sakinlerin gerçek aşkı takımları. 2013 senesinde Şampiyonlar Ligi finaline hak kazandıkları zamanlarda 24.042 bilet için 502.567 bin taraftar akın etmiş kulübe. Ülke futbolunda en çok üyeye sahip 3. kulüp, dünya futbolunda maçlarında en çok taraftar ortalamasında ilk sıradalar. Takıma 1974 senesinden beri ev sahipliği yapan 81.359 kapasiteli Westfalen Stadı ülkenin en büyüğü, “Sarı Duvar” olarak nam salmış futbol aleminde. 2017-18 sezonunda mabetlerinde oynadıkları 17 maçta 1.351.439 taraftarı ağırladılar, maç başına taraftar ortalaması 79.496. Yakın geçmişte “The Times” tarafından Avrupa’nın en iyi 10 futbol mabedi sıralamasında ilk sırayı aldı. Avrupa statları içinde en iyi atmosfere sahip, futbol sevdalıları için inşa edilmiş gerçek futbol mabedi olarak tanımlamış “Times”, tüm kupa finallerinin bu statta oynanması gerektiğini vurgulayarak. 55 bin kombine biletli taraftara sahipler, 30 bin taraftar bekleme sırasında…

Ülke futbolunda sekiz şampiyonlukları var, 1966 senesinde kazandıkları Kupa Galipleri kupasıyla Avrupa Kupası kazanan ilk Alman takımı olarak tarihe geçmişler. Her futbol kulübü gibi düşüşe geçtikleri zamanlar da olmuş. Kulüp hisselerini halka açtıkları 2000’li senelerin başında hesapsız harcamalar nedeniyle parasal sıkıntılar yaşamışlar. 2003 senesinde topçuların parasını ödeyemeyecek duruma geldiklerinde Bayern Münih yetişmiş imdatlarına, düşmana 2 milyon borç vermiş muhtemel eski rekabetin hatırına…
***
Bu yazının yazıldığı zamanlarda Bundesliga’da 21 maçta topladıkları 50 puanla ilk sıradalar. Şubat ayının ortalarında Şampiyonlar Ligi maçında Wembley Stadında Tottenham Hotspur deplasmanında Lucien Favre’nin takımı. Son üç sezonda dört kez karşı karşıya geldi iki takım, ikişer galibiyetleri var. 18 yaşındaki Jadon Sancho 2017 senesinde Manchester City’de forma şansı bulamayınca Almanya’nın yolunu tuttu, bu sezon Bundesliga’da 8 gol, 10 asist ile yıldızı parlayanlardan, o zorlu lig tarihinin en genç İngiliz golcüsü. 4-2-3-1 dizilişinde Dortmund, savunmanın ortasında Ömer Toprak, hücum hattının önünde Sancho, Dahoud, Pulisic ve ileride golcüleri Gotze. Tottenham temkinli, Dortmund ofansif başlıyor maça, 7. dakikada Moura’nın vuruşunda gole yaklaşıyor ev sahibi. Kaptıkları topları çabuk kullanarak savunma arkasında Son’a pozisyon yaratmaya çalışıyorlar, ilk bölümde topla daha çok oynayan takım Dortmund. Oyuna genişlik kazandırdıkları anlarda Pulisic ve Sancho ile tehlikeli misafir takım. Tottenham’ın oyun kurucusu Eriksen etkisiz ilk 30 dakikada, Kane’nin yokluğunda hücumda zorlanıyorlar. İki takımın da topa eşit derecede sahip olduğu, Dortmund’un rakip kaleyi üç kez bulduğu devre golsüz kapanıyor.

İkinci devreye golle başlıyor Tottenham, savunmanın hatasından kaptıkları topu ağlarla buluşturan Son, golde Vertonghen’in pası enfes. Golün getirdiği iştahla Tottenham yükleniyor, misafir takımda orta sahada top kayıpları… Eriksen ve Moura ile tempoyu yükseltiyor Tottenham, Vertonghen takımın generali bu yarıda. Son 15 dakikada savunmanın solundan Zagdou’yu oyundan alıp Schmelzer’i oyuna alıyor Favre, mağlup durumda olmalarına rağmen kale arkasındaki 10 bine yakın Dortmund taraftarı şarkılarını söylemeye devam ediyor. Tottenham’ın baskısı 83’de ikinci golü getiriyor, Aurier’in pasını ceza sahasında gole çeviren Vertonghen. 86’da kullanılan kornerde Llorente takımının üçüncü golünü kaydederken, ilk devrede üstün olan, ikinci devrede çöken Dortmund’un turu geçmesi mucizelere kalıyor. Maçtan sonra Ömer Toprak’a tur şanslarını soruyorum, zor olduğunu ama deneyeceklerini vurguluyor. Milli takımdaki durumunu sorduğumda cevabı kayda değer: “Çağıran yok ki!