Şampiyonluk laneti

Leicester City bu sezon fabrika ayarlarına döndü gibi. Geçen sezon, muhtemelen önümüzdeki yüz yıl boyunca konuşulacak bir şampiyonluğa imza atan Tilkiler bu sezon düşme hattının sadece 1 puan üzerindeler. Championship yolunu tutarlarsa bu çizgiye imza atan son takım olmayacaklar.

Leicester, geçen pazar akşamı kendi evinde Manchester United’a 3-0 kaybetti ve artık düşme korkusunu ciddi anlamda hisseden bir son şampiyon haline geldi. Takım son 15 maçta 2 kez kazanabildi, son 5 maçta gol dahi kaydedemedi ve üst üste 4 mağlubiyet aldı. Bu çizginin elbette bir tepkiye yol açması bekleniyordu ve Leicester yönetimi yaptığı açıklama ile hiçbir şüphe bırakmaksızın Ranieri’nin arkasında olduklarını belirtti, ancak açıklamada “tüm kulübün üzerinde birleştiği ölçüde, sonuçların iyiye gitmesi gerektiği ortadayken” şeklinde bir ayrıntı da vardı. Yani, şampiyonluğunuza 1/5000 verilen bir sezonda, modern futbolun en güzel hikâyelerinden birini yazsanız da takımın sahibi ve başkanı Tayland’ın en zengin 7. adamı Vichai Srivaddhanaprabha olunca (oğlu Aiyawatt da 2. Başkan pozisyonunda) işler kötüye gittiği anda, yarattığınız mucizeden 6 ay geçse dahi koltuğunuz sallanabiliyor. Bir de işler iyi giderken halının altına süpürülen olumsuzlukların, rüzgâr tersine döndüğünde bir anda ortaya dökülmesi geleneği var elbet. Geçen sezon yedek kulübesinden gelerek takıma önemli bir katkı yapan Arjantinli golcü Leonardo Ulloa, ocak ayının sonunda 7 milyon sterlinlik Sunderland teklifinin reddedilmesi üzerine “Ranieri bana 4-5 milyon civarı bir teklife evet diyecekleri konusunda söz vermişti, ancak ihanete uğradım ve bir daha bu kulüp için oynamayacağım” diyerek saha dışında da atmosferin iyi olmadığının sinyallerini verdi. Kabul edelim bu tür şampiyonluklar kendi ivmesini yaratıyor. İtalyan hocanın takımı geçen sezon 27 Şubat-3 Nisan arasında oynadığı 7 maçın 5’ini 1-0’lık skorla kazanmıştı. 2014-15 Süper Lig şampiyonu Galatasaray’ın son 7 maçının 4’ünü 1-0’lık skorla kazandığını hatırlatalım.

Leicester hafta sonunda, kendileriyle aynı puana sahip ve düşme hattının hemen üstündeki Swansea City deplasmanına gidecek ve yeni teknik adamları Paul Clement göreve geldiğinden beri formunda gözle görülür bir çıkış yaşayan Kuğular’la oynayacakları maç onlar için çok önemli bir dönemeç olacak. Peki Leicester bu gidişi geri döndüremez ve küme düşerse bir ilke mi imza atacak? Sorunun cevabı hayır. Daha önce dünya futbolu, İngiltere dahil olmak üzere, benzer sayısız örnek yaşadı.
1936-37 sezonunda Manchester City 107 gol atarak İngiltere şampiyonluğunu kazanmıştı ve sevinçlerini ikiye katlayan bir olay yaşanmış, Manchester United aynı sezon küme düşmüştü. İzleyen sezon 21. sıra yine bir Manchester takımına aitti. Son şampiyona. İlginç olan 80 gol atıp +3 averaj tutturmalarına rağmen küme düşmeleriydi. Peki ezeli rakipleriyle alt ligde buluştular mı? Hayır, onlar düşerken Manchester United 1. Lig’e geri dönmüştü. 1967-68 sezonunda Bundesliga’nın kurucu takımlarından olan Nürnberg, Franz Brungs’un 25 gol attığı sezonu zirvede bitirmeyi başardı. İzleyen sezonun başında Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası ilk turunda, efsane olmaya doğru yolculuğunu başlatmış Ajax’tan aldıkları 4-0’lık mağlubiyet sonun başlangıcıydı adeta. Sezon sonunda 17. olarak küme düştüler. Nürnberg ile şampiyonluk yaşayan Avusturyalı August Starek sezon başında Bayern Münih’e satılmıştı. Eski takımı küme düşerken Starek şampiyon kaldı ve Bayern tarihinin ilk şampiyonluğunda büyük pay sahibi oldu. 1987-88’de İsrail şampiyonu Hapoel Tel Aviv’di. Sonraki sezon ligin dibini gördüler ve küme düştüler. 1999-2000 sezonunda Danimarka şampiyonluğunu kazanan Herfølge Boldklub (kulübün ilk şampiyonluğu idi), lig bittiğinde zirvede sadece +3 gol averajına sahipti. İzleyen sezon ilk 4 maçta 2 kez 5 gol yiyerek lige başladılar. Yani sezonun sonunda olacaklar daha ilk haftalardan belliydi. Herfolge, güvenli bölgeye 9 puan uzaklıkta gümbür gümbür küme düştü. Bu düşüş öyle keskindi ki Herfølge 2009 yılında iflasını açıkladı ve Køge BK ile birleşti. Bugün Danimarka 2. Ligi’nde mücadele ediyor. Bu, Kuzey Avrupa’da ne ilk ne de son benzer hadise. Tarihte, Norveç, Finlandiya ve Danimarka’da 3, İsveç’te 4 kez son şampiyonlar bir sonraki sezon küme düştüler. Benzer hikayenin son temsilcisi 2012 Campeonato Brasilerio şampiyonu Fluminense’ydi. 2013 sezonunda 46 puanla küme düşme hattında ligi bitirdi. Ancak Brezilya Futbol Federasyonu, Portuguesa ve Flamengo’ya, ligin son haftasında cezalı futbolcu oynattıkları gerekçesi ile 4 puan silme cezası verince Fluminense ligde kaldı. Herhalde bu hikâyelerin en çarpıcısı Cezayir’den. Entente Setif takımı 1986-87 sezonunda Cezayir Şampiyonu oldu, 1987-88 sezonu oynanırken 1988 Afrika Şampiyon Kulüpler Kupası başladı, kupa devam ederken kendi liglerinde küme düştüler. 1988-89 sezonunda 2. Lig’de mücadele ederken Aralık 1988’de oynanan Şampiyon Kulüpler Kupası finalini kazanıp mutlu sona ulaştılar ve kıta tarihinde 2. Lig’de oynarken bu başarıya imza atan ilk takım oldular, hala da tek takım durumundalar.