Teknolojide hangi zirveye ulaşmış olursak olalım, karşımızdaki engeller nedeniyle onmaz olduğu anlaşılan trajedimiz, sonraki pandeminin de yayılmasının ve katastrofisinin kısa sürede engellenemeyeceğini gösteriyor.

Sana da iyi yıllar Omikron
Fotoğraf: AA

Esin DAVUTOĞLU ŞENOL

Pek çok bilim insanı ve benim kanaatim, pandeminin beklenmedik kahramanının ve tüm zamanların yıldızının “Omikron “olduğu. Bu yıl Kasım sonunda da Omikronun birinci yılını kutladık. Yüzyılın ilk ama sonuncu olmayacak bu pandemisinde tam işler biraz yoluna girecekken unuttuğumuz, her yeni varyant çıktığında sınırlarını kapattığımız Afrika’nın adını “Omikron” ve artık yeni bir enfeksiyon hastalığı olarak hayatımızda olan “maymun çiçek hastalığı” ile sıkça anımsadık. Omikronun, beş yüz tane alt varyantı var, çok bulaşıcı, çok gezenti, çok hızlı ve bayrak yarışında bayrağı bir yıldır başka bir türe kaptırmıyor. Omikron, şu sözü hatırlatırcasına “Vardığımız yer, henüz başlayacağımız yerdir” (Çetin Balanüye, Naturans) bu yeni yıla Çin’de giriyor.

EN UZUN SÜREN VE YAYILAN SALGIN

Bundan yüzlerce yıl sonra bulunması için bir zaman kapsülüne şöyle bir not bırakmak isterdim. “Çin’den başlayan salgın Çin dışındaki tüm ülkeleri kasıp kavurdu. Çalışmaların yıllardır ürettiği bilgi, yani yarasalardaki bir koronavirüsün sıçrayıp, büyük çaplı bir salgına yol açabilmek potansiyeli, gerçekleşmişti. Oysa sesi pek duyulmayan bir avuç bilim insanı dışında herkes her şey bir anda oldu zannediyordu. Zombi filmlerindeki o korkunç mutant sahnedeydi. Yalnızca bu yüzyılın değil tüm zamanların en uzun süren ve en çok yayılan salgını oldu.

2022 biterken, pandeminin üçüncü yılına girerken, salgın 228 ülke ve bölgeye yayılmış, dünyada toplam vaka sayısı 600 milyonu geçmiş, toplam ölüm ise 6,5 milyon olmuştu. Fazladan ölümlere dayalı hesaplamalar ile yapılan iyi modelleme çalışmaları ölümlerin bundan en az 3,5 kat fazla olduğunu yani 20 milyondan fazla olduğunu gösteriyor. Tüm vakaların ve ölümlerin üçte biri, salgın başladığında, bu salgının Asya kıtasının laneti olarak kalacağını zanneden Avrupa’da gerçekleşti.

EN FAZLA ÖLÜM ABD’DE

Dünyada en çok vaka ve ölüm görülen ülke, o zamanki başkanları Trump’ın virüsü “Çin virüsü” olarak dillendirdiği ABD oldu. Nüfusu, dünya nüfusunun %5 den azı olan ABD’de tüm ölümlerin ve vakaların %15’i gerçekleşti. Çin ise 6000 civarında ölüm ile en az ölümün görüldüğü ülke oldu. “Ama Çin bu istikrarı sürdürebilmek için sürekli karantina ve kapanmalar uygulayarak adeta kendini dünyadan izole etti.” Notu bu son cümle ile ve bir noktalı virgül ile burada bırakayım.

Belki söze kaldığımız yerden devam etmek gerekecek çünkü. Burada hemen şimdi şu söze dönelim; “Pandemiler ileriye doğru yaşanır ve geriye doğru anlaşılır.” Aslında bu söz akışını kontrol edemediğimiz halde kavramak zorunda olduğumuz hayatın kendisi için de çok kullanılır ve kanımca hayat için daha uygundur. Çünkü pandeminin akışını kontrol edebilmek elimizdeydi yani geriye doğru anlayıp, ilerlemesini önlemek mümkündü diye düşünüyorum. Mesela, toplam ölümlerin üçte ikisi, pandemiden çıkış anahtarı olarak tanımladığımız aşı bulunduktan sonra oldu. Aşılamadaki eşitsizlik, kolayca aşı karşıtlığına evrilen politik iklimde serpilen safsata ve hurafeler de eklenince, pandemiden çıkışın altın anahtarı okyanusa atıldı.

Pandemik sürece dair yüzbinlerce akademik makale yazıldı. En totaliter rejimlerin hüküm sürdüğü coğrafyalarda bile bilimin teknik olarak iyi bir üretme kapasitesine sahip olduğu anlaşılıyordu. Ancak bilim, bilimin ürettiklerine gerçekten en çok ihtiyacı olanlara ulaşamıyordu. Ulusçuluk, kibir, bencillik, bağımsız ve etkin olamayan bilim, seçilmişlerin ferasetsizliği, pandeminin akışını kontrol edebilmemizin önündeki en önemli engellerdi. Teknolojide hangi zirveye ulaşmış olursak olalım, bu engeller nedeniyle onmaz olduğu anlaşılan trajedimiz, bir sonraki pandeminin de yayılmasının ve katastrofisinin kısa sürede önlenemeyeceğini gösteriyor.

ÇİN VE BASINÇLI KONTROL

Pandeminin başladığı Çin’in şimdiye kadar sürdürdüğü pandemi kontrolü sayesinde, dünyadaki ölümler Çin’deki ölümlerin 200, ABD’deki ölümler ise 800 katı oldu. Bu yaz başından itibaren, büyük ekonomisi olan ülkelerdeki hükümetler pandemi bitti ilan ettiğinde “Tüm kıtalarda pandemi kontrolü sağlanılmadan ve öngörülebilir bir ritme geçtiği anlaşılamadan bitmez” demiştik. Çin, bu yıl “Omikron” adlı beş yıldızlı varyant ile fırtınaya tutulduğunu anladığında basınçlı kontrol politikasını sürdüreceğini şu sözlerle duyurdu “Bir yelkenlinin akıntıdaki seyrini sürdürebilmesi için ya ileriye ya geriye doğru sürülmesi gerekir.” Ve şöyle açıkladılar “eğer hiçbir şey yapmazsak, 1.5 milyon kişi ve hızla ölebilir.” Ama toplumsal tepki nedeniyle şimdi fırtınanın ortasında öylece kıpırtısız durmak zorunda kaldılar.

Aslında Çin aşılamayı iyi yaptı, nüfusun %91’i aşılı ancak ileri yaş nüfusunun üçte biri aşılı değil ve genel olarak yaptıkları inaktif aşılar hem daha az hem daha kısa etkili. Bir buçuk milyar nüfusunun henüz yalnızca 10 milyonu bu virüs ile karşılaştı. Omikron ile ilişkili daha hafi f hatta grip gibi olduğu ya da pandeminin son çıkış dalgası olacağı söylentilerini pandemik günahlara katalım.

Ölen ölür diyen ülkelerde Omikron en çok 65 yaş üzerini öldürüyor. Ölümlerin yüzde doksanı hatırlatma dozlarını yaptırmamış ileri yaş kişiler. O vakit sonsuz zamanı aralayan takvim zamanı yeni bir yılı gösterirken yeni yıl partisini Çin’de vermeye karar veren Omikronu izlemeye devam edelim. “Bizim uygarlığımız belki binlerce yıl sonra yaşayan insanlara da geçecek. Bizim attığımız temeller üzerine yenilerini koyacaklardır. Ah! Onlar da bizi hatırlayıp bıraktığımız notlar için teşekkür edebilseler” (Tablet 1-Sümerli Ludıngırra, Muazzez İlmiye Çığ, Kaynak Yayınları - Muazzez İlmiye Çığ Kitapları Dizisi)