“İstanbul Bisiklet Rehberi” ve 'Bir Tur Versene' kitaplarının yazarı Aydan Çelik, bisiklet kullanımının yabancılaşmaya karşı bir çıkış olduğunu vurguluyor

Sana dün bir seleden baktım aziz İstanbul

MEHMET EMİN KURNAZ

İlk olarak 18 yüzyıl sonlarında ortaya çıkıp 1860’lar Avrupa’sında yaygınlaşan bisiklet, bugünlere dek tüm dünyada en yaygın eğlence, spor ve ulaşım araçlarından biri olarak kullanılıyor. Günümüz dünyasında motorlu araçların hükümranlığı yaşansa da bisikletin önemi her geçen gün biraz daha artan bir olgu haline geliyor. Günümüzde bisiklet dernekleri, bisiklet yolları hatta bisikletçi Aydan Çelik’in kaleme aldığı bir “Bisiklet Manifestosu” bile var.

“İstanbul Bisiklet Rehberi” ve “Bi Tur Versene” kitaplarının yazarı, Aydan Çelik ile bisiklet kültürü ve İstanbul’un zamanla değişen yapısını konuştuk. Çelik, bisiklet ile gezip kaleme aldığı şehir rehberlerinde, İstanbul’un çevresel, tarihi ve kültürel değişimini de gözler önüne seriyor.

sana-dun-bir-seleden-baktim-aziz-istanbul-516714-1.

Fotoğraf: Samet Kunaç

Yabancılaşmayakarşı çıkış

► Bisiklet Manifestosu’nu kaleme aldınız. Bisiklet sizin için ne ifade ediyor?
Bunun için çok şey söyleyebilirim, ama Bisiklet Manifesto’nun ilk üç maddesi bile yeter aslında anlatmak istediklerime; Eşitliktir: Bazen o sizi taşır, bazen siz onu. Özgürlüktür: Ferman padişahın, dağlar bizimdir. Kardeşliktir: Bir ağaç gibi tek ve hür öte yandan. Bisiklet özellikle iki binli yıllardan itibaren kent halkının bir parçası oldu. Ekolojist olması, trafik sorununa çözüm üretmesi, insan sağlığı için yararları özellikle günümüz motorize dünyasında bence insanın kendine yabancılaşmasına karşı bir duruş bisiklet.

sana-dun-bir-seleden-baktim-aziz-istanbul-516536-1.

► Birçok Avrupa ülkesinde bisiklet önemli bir araç, Türkiye’de bisiklete bakış açısı nasıl?
Bence bisiklete bakış açısı olumlu, ancak olumlu olan her şey bu ülkede olumsuz bir yön de taşıyor. Yani hayata olumsuz halde geçiyor. Mesela geçen sene Bağdat Caddesi’nde bir bisiklet yolu açıldı. Yapılırken destek gören bu girişime, yol yapıldıktan sonra ‘Bisiklet yolu trafiği daralttı’ şeklinde eleştiriler geldi. Teori ile pratik arasında çelişki var. Trafikte bisikletlilere hak ettiği değer verilmiyor.

sana-dun-bir-seleden-baktim-aziz-istanbul-516534-1.

Fotoğraf: Samet Kunaç​



Bisiklet binen insanın itirazı vardır
► Sınırlar derken, “Bir şehri keşfetmenin en iyi aracı bisiklettir” demiştiniz. İstanbul Bisiklet Rehberi İstanbul’un ruhuna dair ne söylüyor, İstanbul zamanla neler kaybetmiş?
İstanbul ile 35 yıllık bir ilişkim var. İstanbul Şehir Rehberi’nde romantik bir yolculuk yaptım aslında. Bisikletin selesine oturunca tarihsel mirası görmeye, zamanda yolculuk yapmaya çalıştım. Tarihi Yarımada’dan başlayıp Haliç, Boğaziçi gibi şehrin en çarpıcı yerlerine kadar gittim. Bisiklet deyince aklınıza temiz hava bol oksijen de gelir mesela, ama bugün Silivri dışında İstanbul’da temiz hava alabileceğiniz yer yok. Silivri’de pastoral güzel köyler var, ama bu üçüncü köprü ve Kanal İstanbul projeleriyle tehdit ediliyor. Ayçiçek tarlalarında TOKİ’lerin başladığını görüyorum. Bugün mevcut anlayış bu güzellikleri tahrip ediyor. İnsanoğlu kendi yaşadığı dönemi sanırım biricik zannediyor.

Bisiklet binen insanların birçoğu çevrecidir, kentine, doğasına, tarihine sahip çıkar. Bilinçlidir ve her şeyi olduğu gibi kabul etmez, itirazı vardır. Ben şöyle düşünüyorum aslında; Bi Tur Versene kitabımda ifade etmiştim: Bisiklet binen insan dünyayı olduğu gibi değil de olması gerektiği gibi gören insandır.

***

sana-dun-bir-seleden-baktim-aziz-istanbul-516535-1.

Fotoğraf: Samet Kunaç​

‘Şehirlerimizi geri istiyoruz’
► Başka şehirlere dair de bisiklet rehberi hazırlamayı düşünüyor musunuz?
Cemal Süreya’daki şemsiye veya Edip Cansever’deki masa teması benim için bir ‘sele’ temasına dönüşüyor. Kendi icadımız olan ‘Troya’ isminde katlanabilir bir bisiklet yaptık. Bu bisiklet şehri içeriden fethetmek anlamına geliyor. Troya’yı ‘Şehirlerimizi ger istiyoruz’ sloganıyla öne çıkardık. Troya ile Türkiye’de çıkan tek bir bisiklet dergisi var; Cyclist Türkiye. Bu dergiye ‘Türkçe Konuşan Bisiklet Dergisi’ diyoruz. Bu dergide her ay bir şehre gidiyoruz. Şu an 18 şehri yazdık. Katlanabilen bu Troya bisikleti Sinop Cezaevi’nde Sabahattin Ali’nin kaldığı zindana kadar sokmayı başardık. Mümkün olan tüm illeri gezip bisiklet rehberleri yapmak istiyoruz.