İnsanlar sanal ortamda birbirinin izini sürüp, eşleşip, flört edip, sevişip ve hatta tek hamlede tekmeyi vuruyorlar. Bana kalırsa insan canlısı çağın tüm deformasyonuna karşın hassas ve kırılgan bir varlık. Uygulamalara ve tüm sanal aşk işlerine hiç karşı olmasam da, insan ruhsallığı üzerindeki etkisini biraz hoyratça buluyorum

Sanal aşk oyunları: Matching,  sexting, ghosting vs.

NESLİ ZAĞLI

Ekonomiden eğitime, hak ve özgürlüklerden sağlığa her alanda ülke olarak geri kalmışlığımız bir yana, çağı yakalayabildiğimiz yegâne özelliğimiz bilişim teknolojilerini aktif kullanışımız. En yaygın global sosyal medya ağlarının takipçi sayılarının en yüksek olduğu ülkelerden Türkiye. Hal böyle olunca durum partner bulma ve eşleşme uygulamalarında da farklı değil. Pandemi ve zorunlu izolasyonun eşleşme uygulamalarında da bir azalma yaratması beklenirken aksine en yaygın uygulamalarda özellikle 1995 ve sonrası doğumlularda, yüzde 20’ye varan bir artış gösterdiği söyleniyor. Görünen o ki heteroseksüel veya LGBTİ+ bireylerin flört, randevulaşma ve seks ihtiyaçları sekteye uğramadan devam edebilmiş. Peki, ama nasıl? Sanal dünya salgın koşullarında gerçek veya sanal kavuşmalar için nasıl bir ortam sağladı? Aşk sanal cephelerde nasıl yaşandı? Ve asıl soru tüm bu sanal faaliyetlerin adı hâlâ aşk mı?

Söylenen o ki insanlar çeyrek asra yakın zamandır eşleşme uygulamaları üzerinden birbirlerine ulaşıp bir şeyler paylaşıyor ve bir başka deyişle tüketiyorlar. Asla bu uygulamalara karşı biri olmadım kişisel ve mesleki olarak; sanal da olsa flörtün, görünür kılınmanın ve arzulanmanın canlandırıcı etkisine inanıyorum. Bu uygulamalar da bunu iyi başarıyorlar. Düşünsenize kocaman bir kendiliği bir küçük profile sığdırıp aşk arenasına dalıyorsunuz. Gelen geçen alıcı gözlerle size bakıyor ve biri sizi kaydırıyor kenara (uygulamaların bir kısmında bu hamle profilin beğenildiği anlamına geliyor). Türkiyeli bir kadınsanız bunu her amaçla, her türden erkeğin yapabileceğini bildiğinizden belki anlık olarak çok şey ifade etmiyor. Yine de herkes kendi dışında birçok profilin de kenara ayrıldığını bildiği halde bir “biriciklik” illüzyonu yaşamaktan kendini alamıyor. Alamaz da çünkü biricik hissetmek en temel insani ihtiyaçlarımızdan biri. Diyaloğun başlamasının ardından ise aslında herkes neyi arzularsa onu alıyor uygulamadan. Bu kimi zaman pandemiye rağmen bir randevu da olabilir, günler haftalar süren bir çevrimiçi flört de, kısa ve amaca yönelik bir sanal seks de… Kısacası olasılık çok, yeter ki libidolar bir olsun.

Tüm bu sanal eşleşme hadiseleri yaşanırken en önemli boyut görsellik. Karşılıklı üretilen mesaj metinleri ne kadar etkileyici olursa olsun insanların kafalarındaki imajı tamamlaması için boydan bir resme ihtiyacı var. Bu şaka değil, uygulamada yazışılsa bile iş önemseniyorsa mutlaka bir Instagram profili talep ediliyor. Eşleşme uygulamaları ve sosyal medya üzerinden birileriyle tanışıp görüşen kişilerin kendilerini bir süre sonra bu konuda uzman gibi gördüklerini gözlemliyorum. Artık herkesin kafasında bir kişiyle ilgili bilgilerin nasıl bir görsellikle tamamlanması gerektiğine dair bir fikir var. Stalklamak denilen iz sürme işlemiyle çok kısa sürede “bana göre” veya değil kararı alınabiliyor. Neye dikkat ettiklerini bilmiyorum, belki sadece fiziksel özelliklere, belki bulunduğu mekânlara, belki hayat görüşünü yansıtan postlara belki de sadece kolundaki saate. Kronik uygulama kullanıcılarının bu konuda zaman içinde profesyonelleştikleri kesin. Bana bu nedenle arayışlar umutsuzlaşmış, diyaloglar fast-foodlaşmış ve olay anlık haz tatminlerine dönmüş gibi geliyor.

Arzu tatmini bu yapay ortamda mümkün mü derseniz size bağlam yapay da olsa kişilerin çok gerçek olduğunu hatırlatmak isterim. Sanal seks belki de insanlık tarihi kadar eski. Şaka bir yana, arzu dediğimiz şey zaten görselliğin, metnin ve ihtiyaçlarımızın kurgulandığı arka fonun boyut kazanmış hali değil mi? İnsanlar yüzyıllar boyunca romanlarla, şiirlerle ve hatta mektuplarla arzuya dair imgelemler üretmediler mi? İşte sanal seks dedikleri şey bu yeniden üretimin bazen çıplak fotoğraflı bazen de kameralı versiyonu. Her iki taraf da razı olduğu müddetçe ortada bir sorun yok gibi. Bu durum uygulamalar üzerinden gerçek randevu ve seksler yaşayanlar için de geçerli. Bu noktada sadece bir çekince var: Üretilen, tüketilen ve yeniden üretilen arzu ruhsallığımızı nasıl etkiliyor? Sanal temas veya sanal bir eşleşme üzerinden yaşanan hızlı ve gerçek bir temas bizi daha yalnız kılıyor mu? Bu soruların yanıtları bireysel farklılıklara, ihtiyaç ve önceliklere göre değişecektir. Ama şurası kesin ki sanal ortamdaki eşleşme ve çiftleşme etkinliklerinin ıskaladığı duygusal ve tinsel bir boyut var. Ancak bunu sanal aşk, aşk değildir görüşüyle söylemiyorum.

Eşleşme uygulamalarının 1 saatte sağladığı temas sayısına bazen bir yetişkinin bir ayda ulaşması mümkün olmayabilir. Dolayısıyla müthiş bir hız ve sayısız olasılık illüzyonu ortaya çıkıyor. Hem erkek, hem kadın için bu eşleşilen kişiye daha az yatırım yapmak anlamına geliyor. Daha az merak etmek, daha az ilgilenmek, daha az kavuşma arzusu duymak. Tanıdığım uygulama kullanıcılarının genellikle çoklu flörtleri var. Çok uzun zamandır kimseden sadık bir mektup arkadaşı gibi kıymetli tek bir ötekiyle yazışan duymuyorum. Bazen insanlar her bir flörtün ayrı bir ihtiyaç ve arzuyu karşılama işlevi gördüklerini söylüyorlar. Benim aklıma çok amaçlı “İsveç çakısı” taşımak geliyor; neyle karşılaşacağım belli olmaz yanımda dursun. Bu yedekleme hali aslında bence ghosting dedikleri şeyin ardındaki illüzyon aynı zamanda. İlişkiler, gölgeler ve hayaletler adlı BirGün Pazar yazımda yazmıştım, ghosting gölgede bırakmak gibi bir şey. Spotu birinin üzerinden alıp diğerlerine kaydırmak, yenileri gün yüzüne çıkarmak. Günlerce yazıştığın, birçok şey konuştuğun, hatta belki de karşılıklı olarak cinsel tatmin yaşadığın bir kişi bir anda ortadan kayboluyorsa ve bu artık evrensel bir hale geldiyse bunu ciddiye almalıyız. Kırık kalpler durağı romantizmi değil, gerçek bir psikososyal fenomen bu.

Velhasıl insanlar sanal ortamda birbirinin izini sürüp, eşleşip, flört edip, sevişip ve hatta tek hamlede tekmeyi vuruyorlar. Bana kalırsa insan canlısı çağın tüm deformasyonuna karşın hassas ve kırılgan bir varlık. Uygulamalara ve tüm sanal aşk işlerine hiç karşı olmasam da, insan ruhsallığı üzerindeki etkisini biraz hoyratça buluyorum. Danışanlarımın ve çevremdeki kullanıcıların bazen çok hırpalanıp, kırıldıklarını görebiliyorum. Çünkü genel anlamda her türlü ihtiyaçları karşılanmış sanırken çağın o kaçınılmaz boşluk duygusunu hissedebiliyorlar. Belki de sanal ortamda yaşanan aşklarda düşünce ve arzu düzeyindeki tatmine karşın duygu boyutu ıskalanıyor. Bunun istisnası elbette vardır, ulu uygulamalar gerçek hayatta bir araya gelmesi imkânsız iki insanı bir araya getirip reel bir ilişkisel üretime neden de olabilir. Çünkü aşk üretmektir, sanalı daha çok tüketime özgü. Uygulamaları kullanmayalım mı yani derseniz elbette kullanın, bana göre bir oturuşta bir sezon dizi izlemekten çok farklı değil. Aynı dürtüsellik, aynı duyarsızlaşma ve uyuşma, aynı yutup devam etme ihtiyacını karşılıyor. Ama yine de görünür olmak güzeldir, flört baldan tatlıdır ve sanalı da gerçeği de olsa seks temel bir ihtiyacımızdır. Buradan uygulama kullanıcılarına önerim sadece seçim ve yatırım yaparken kendilerini koruyacak şekilde davranmaları ve kişisel sınırlarının ihlaline ihtimal bırakmamalarıdır. İyi uçuşlar.