Normalleşme adımları kapsamında gündeme gelen mart ayı itibarıyla “kademeli normalleşme” planları akıllara bir yıldır yaprak bile kıpırdamayan kültür sanat sektörünü getirdi. Örgütlü mücadelenin sanatçılar arasında en büyük eksiklik olduğuna değinen sanatçılar, “Bir olmadıkça eksilen ilk biz olacağız” diyor.

Sanat karşıtı politikaların panzehiri örgütlülüktür

Işıl ÇALIŞKAN - isilcaliskan@birgun.net

PANDEMİNİN kültür sanat sektöründe açtığı yara gitgide derinleşiyor. Bu mahrumiyet müzik, tiyatro, sinema gibi istisnasız sanatın her alanı için geçerli.
Canına son verme noktasına gelen sanatçıların çaresizliği sürerken AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kongrelerindeki kalabalıklar da sosyal medyada sanatçıların tepkisini çekti. Sanatçılar bir yıldır yeterli devlet desteğinden faydalanamadıkları gibi hiçbir gelecek öngöremiyorlar. Mart ayı itibarıyla atılması planlanan kademeli normalleşme adımlarının kültür sanatı nasıl etkileyeceği ise merak konusu.

Dayanışma kültürünün; hükümetin sanata, kültüre geliştirdiği yaklaşımlara karşı durmakta ve sanatçıların kişisel haklarına sahip çıkması noktasında fayda sağlayacağına dikkat çeken sanatçılar, en büyük eksikliklerinin örgütsüzlük olduğuna vurgu yapıyor. Öte yandan kültür sanat sektörünün ne zaman normalleşeceğine dair hiçbir öngörüde bulunamadıkları gibi ümitsizlikleri de sürüyor.

Yaşananları “sakatlanma” olarak değerlendiren sanatçılardan Müjdat Gezen, Halil Ergün, Ayşe Tütüncü ve Derya Köroğlu ile konuştuk. Daha fazla uzatmadan sözü ustalara bırakalım...

***

sanat-karsiti-politikalarin-panzehiri-orgutluluktur-845523-1.

Ayşe Tütüncü: Yüzde 30 kapasiteli sistem kurulmalıydı

“Ne olacak bu müzisyenlerin hali” dediğimizde piyanist Ayşe Tütüncü dünyadan bir örneklemeyle başlıyor sözlerine: “3-4 gün önce Avusturya’dan bir müzisyen arkadaşımdan mail geldi, Türkiye’deki müzisyenlerin devlet desteğinden nasıl faydalandığını sormuş bana. Orada Nardis gibi bir konser mekânında 3-4 kameralı bir video sistemi kurmuşlar. Her gün konser verilmeye devam ediyor, ama seyirciler mekâna gitmeyip internet üzerinden seyrediyorlarmış, mekân da müzisyenler de para alıyorlarmış, seyirciler ise para ödemiyormuş, çünkü bu tamamen devlet desteğiyle gerçekleştiriliyormuş.” Tütüncü, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Her ülkenin koşulları aynı olmaz, dolayısıyla aynısını kopya çekeceğiz diye bir şey yok. Ama bu bir örnektir ve burada bir düşünüş var, müziğin ve müzisyenin hayatını sürdürebilmesi için bu döneme özgü olarak desteklenmesi fikrini görüyoruz. Ki müzisyenler ölmesin, bu dönemin ötesine hem hayatta kalarak, hem de müzisyenlik mesleğinde kalarak geçebilsin…”

“Ülkemizde bütün sanat kolları için yüzde 30 kapasiteli çalışan bir sistem kurulsaydı, akmasa da damlıyor olurdu” diyen Tütüncü, “Elbette bu meseleyi toplumu yönetenlere anlatabilmek için bıkmadan usanmadan uğraşmak bize düşüyor, çünkü bunu yapmadıkça eksilen ilk önce biziz. Peki müzisyen olmayanlar bu durum için ne yapabilir? Onlar da, müzisyenler bunu her anlatmak istediğinde müzisyenlerle dayanışma gösterebilir” diye konuşuyor.

sanat-karsiti-politikalarin-panzehiri-orgutluluktur-845524-1.

Müjdat Gezen: Tiyatroların durumu Allah’a emanet

Oyuncu Müjdat Gezen ise, tek bir cümleyle özetliyor durumu: “Bütün özel tiyatroların Allah yardımcısı olsun. Çünkü hiçbir şekilde devlet yardımcı olmuyor.”

sanat-karsiti-politikalarin-panzehiri-orgutluluktur-845525-1.

Halil Ergün: Acil görevimiz örgütlenmeyi becerebilmek

Hem tiyatro hem sinema alanlarındaki gözlemlerinden yola çıkan oyuncu Halil Ergün, örgütlülüğün gerekliliğine vurgu yaparak, “Her alandaki sanatçılar kendi özlük, sanatsal ve hayati çıkarları noktasında örgütlenme kültürüne sahip çıkmalılar ve örgütlenmeyi becerebilmeliler” diyor. Dayanışma kültürünün hükümetin sanata, kültüre karşı yaklaşımlarına karşı durmakta ve sanatçıların kişisel haklarına sahip çıkması noktasında fayda sağlayacağına dikkat çeken Ergün, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kimse alınmasın ama bu sanatçılarda büyük bir eksiklik. Sanatçılar hem ülkeden hem insandan hem dünyadan ve hayattan sorumlu olmak konusunda görev yapar. Burada bize çok büyük sorumluluklar düşüyor. Örgütlenmeyi sadece kısa çıkarlar anlamında söylemiyorum. Tüm bunları bağrında toplayan bir içerik anlamında örgütlenmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum.”

sanat-karsiti-politikalarin-panzehiri-orgutluluktur-845529-1.

Derya Köroğlu: Bu bir sakatlanma olarak devam edecek

Müzik sektörünün çok büyük darbe gördüğünü ifade eden müzisyen Derya Köroğlu, Mart ayı itibarıyla planlanan normalleşme adımlarına ilişkin “Bu küçük açılmalar ne kadar işe yarayacak bilmiyorum ama bizim gibi hizmet sektöründe hiçbir iş yapamayan insanlar artık intihar ediyor. Eve aş götüremeyenler var. Acil çözüm getirilmeli” şeklinde konuşuyor. Köroğlu, müzisyenlerin ve müzik emekçilerinin yaşadıklarına, “Bu bir sakatlanma olarak devam edecek gibi görüyorum. Yıl sonuna kadar düzelemeyebilir” öngörüsünde bulunuyor.