Sanat, pandemi ve benzerlerini tanımaz
Usta sanatçı Erkan Oğur, Bodrum Gümüşlük’te‘Erkan Oğur Müzik Okulu’nu açıyor. Müzik eğitiminin kendisi açısından sağlıklı toplum yetiştirebilmenin bir aracı olduğunu düşünen Oğur, sanatın pandemi ve benzerlerini tanımayacağını söylüyor.
IŞIL ÇALIŞKAN
1976 yılında henüz 22 yaşındayken perdesiz gitarı icat eden ve dünya müzik tarihine geçen usta müzisyen Erkan Oğur, birikimini genç nesillere aktarmak üzere bir müzik okulu hazırlığında. Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı Gümüşlük mahallesinde açılacak ‘Erkan Oğur Müzik Okulu’nun en yakın zamanda faaliyete geçmesi planlanıyor.
Bölgedeki bir okulun restore edilmesiyle açılacak dört sınıflık okulda Oğur’un makamsal müzikle evrensel armoninin harmanlandığı özgün müzikal yaklaşımı ile doğaçlama tekniklerine dair dersler verilecek. Okulun programında kopuz ve bağlama gibi Türk Müziği sazlarının yanı sıra keman, klasik gitar gibi enstrümanlara dair atölye çalışmaları ve masterclasslar var. Okulun öğrencisi olmak için ise herhangi bir yaş sınırı bulunmuyor.
Müzik eğitiminin ömürden uzun sürdüğünü belirten müzisyen, okul açma fikrinin nasıl geliştiğini şöyle anlatıyor: “Genel olarak eğitimde doğru zamanlama esastır. Son on yıldır eğitim konusundaki düşüncelerimi insanlarla çeşitli şekil ve evrelerde paylaşmaya başladım. Bunun neticesi bende okul kurma düşüncesini oluşturdu.”
Oğur ile ‘Erkan Oğur Müzik Okulu’nu konuştuk.
Türkiye için büyük bir adım oldu Erkan Oğur Müzik Okulu. Aklınızda ne zamandır vardı bu fikir? Bu kararı vermeniz nasıl oldu?
Müzik eğitimi önem verdiğim bir konudur. Ömürden uzun sürer. Genel olarak eğitimde doğru zamanlama esastır. Son on yıldır eğitim konusundaki düşüncelerimi insanlarla çeşitli şekil ve evrelerde paylaşmaya başladım. Bunun neticesi bende okul kurma düşüncesini oluşturdu.
Okul projesi duyurulduğunda insanların büyük kısmı çok sevindi. Sevinçle beraber şaşırtıcı bir de sürpriz oldu. Bu sevinci ve şaşkınlığı neyle ilişkilendirirsiniz? Yarım yüzyıldır halk ile bütünleşme çabasının karşılığı olabilir mi? Erkan Oğur Müzik Okulu neyin eksikliğini gidermek için yola çıktı?
İnsanımızın özellikle gençlerimizin yetenek ve zekâlarına çok güveniyorum. Birlikte çalışma disiplini oluşturmak hedefim, onların geleceği için bilgilerimizi paylaşacağız.
Nasıl bir eğitim verilecek?
Karşılıklı birebir etkileşim, bilgi ve tecrübe paylaşımı eğitimin ana temeli.
Okulda kimlerle çalışacaksınız?
Ben ve çeşitli branş hocalarıyla. Yaş sınırı olmaksızın herkese açık, katılımcı veya dinleyici olarak.
Devletin mevcut müzik ve sanat eğitimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sanat eğitimi çok erken yaşta ve uzman eğitimciler eşliğinde başlatıldığında insanların zekâ, estetik anlayışı ve üretime yönelik becerileri çok hızlı gelişecektir. Sağlıklı toplum için sanat eğitiminin insan hayatına katkısı çok yüksektir.
Müjdat Gezen Tiyatro Okulu, tiyatromuz için adeta bir ekol. Bu ve benzeri ekollerin varlığı da şu soruyu beraberinde getiriyor: Devlet ve sanatçı ilişkisi nasıl olmalı? Ne dersiniz?
Devletler ve hükümetler ülkelerin kültürel değerlerini, sanatını ve dünya üzerindeki paylaşımını desteklemelidir.
İYİ MÜZİK YAPMANIN DIŞI YOKTUR, İÇİ VARDIR
Müzik ve piyasa kelimelerini birbirine yakıştıramadığınızı söylemiştiniz. Sanata bakışınız ve yansıttığınız da bu yönde. Okulda Erkan Oğur felsefesiyle yetişecek müzisyenler olacak gibi. Ne dersiniz?
Sanat alınıp satılan bir meta olamaz. Alınıp satılan her şey değerini kaybeder ve ucuzlar. Benimle zamanını, bilgisini, becerisini, öğrenme arzusunu, gelecek planlarını paylaşmak isteyenlere faydalı olacak bir kapıyım.
Bir müzisyen iyi müzik yapmanın dışında nasıl kriterlere sahip olmalı sizce?
İyi müzik yapmanın dışı yoktur içi vardır, çok çalışmak, disiplin, özveri, istikrar, sabır ve zaman bedellidir, hayatı belirler, kararlılık esastır. Bu kararın uygulanabilmesi için insanların okuma alışkanlıklarını, yakın ve uzak tarihlerini, yaşadıkları toprakların kültür katmanlarını, ülkelerini karış karış tanımlarını ve halkları ile bütünleşmelerini öneririm. Bu konuda ailelere ve eğitimcilere büyük sorumluluklar düşüyor.
Erkan Oğur Müzik Okulu’nda yetişmek için kriterler neler?
5 şey var: İnanç, sevgi, istek, çalışma azmi ve zaman.
Anadolu müziklerini günümüzde nerede görüyorsunuz?
Anadolu müziklerinin günümüzde de geçmişte de çok yüksek düzeyde olduklarını sezmekteyim, buna karşın hiçbir zaman bir müziği diğer müzikten üstün tutmadım. Benim için müzik birdir.
Müzik için “ölmekte olan bir lisan” demiştiniz. Bunu biraz açar mısınız?
Müzik unutulmaya yüz tutmuş bir dil gibidir. İnsan giderek ondan uzaklaşmaktadır. Eteklerinden tutmaya çalışıyoruz.
GERÇEK MÜZİK BİR KEREYE MAHSUSTUR
Müziğin kaydedileninden ziyade canlı olanını öncelediğinizi biliyoruz. İnsanlığın koronavirüsle mücadele ettiği bu günlerde sahneler suskun. Nasıl yorumluyorsunuz bu günlerin müziğe olan etkisini?
Evet, müzik kaydedildiğinde ölür, gerçek müzik bir kereye mahsustur. Hafızalara alındığında esas değerini bulur. Bu pandemi günlerinde insanların kendileriyle pek çok alanda iç hesaplaşmalar yaşadığı bir gerçek, müzik de bundan nasibini almış olabilir. Sahne ya da müziklerin sergilenmesi olayı ise günümüzde tam anlamı ile dikkat edilen ve değer verilen bir durumda değildir.
“Pandemiden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” deniliyor. Siz müzik sektörü için bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Müzik sektörü ilgi alanımın dışındadır. Müzik ilmi ise benim için sağlıklı toplum yetiştirebilmenin bir aracıdır. Sanat, pandemi ve benzerlerini tanımaz.
Müziğinizdeki hüznün insanlığın ta kendisi olduğunu ve içinizdeki çocuk sayesinde yaşadığınızı biliyoruz. İçinizdeki çocuk size ne söylüyor?
Müziğimdeki hüzün insan olmamın acizliğindendir. İçimdeki çocuk ise giderek küçülmekte, gülen, ağlayan, uyuyan, meme emen bir bebeğe dönüşmekte ve annesinin kokusuna özlem duymaktadır.
Politika ve siyaset üstü bir anlayışınız olduğunu dillendiriyorsunuz. Peki nasıl bir dünya dilerdiniz?
Dünya mahvolmadan, sulh diliyorum.
4 EYLÜL’DE YENİ ALBÜM GELİYOR: HALDEN HALE ŞARKILARLA GEÇİŞ
Müzisyen Erkan Oğur’un enstrümantal caz albümü ‘Kimse Kalmadı’, 4 Eylül’de Kalan Müzik’ten çıkıyor. 6 enstrümantal eserden oluşan albümün 3 eseri Anadolu ozanlarına ait (Davut Sulari, Nesimi Çimen ve bir anonim Selanik türküsü) diğer 3 eser ise kendi besteleri. Albümün ismi olan ‘Kimse Kalmadı’ hızla değişen, dünya düzenine ve kendini yalnızlaştıran insana vurgu yapıyor. Sesine kopuzu ile eşlik ederek halk müziği alanında yeni bir farkındalığa ulaştıran usta müzisyen, yeni enstrümantal albümü ile bir kez daha bize müziğin, insanlığın tek ve birleştirici gücünün olduğunu hatırlatıyor. Oğur, bu müziği ‘trippin, telvin’ müzik içinde ağırlıklı doğaçlamalar ile gerçek hayatta olduğu gibi halden hale geçme şeklinde tanımlıyor.