15 Ocak günü büyük şair Nâzım Hikmet’in doğum günüydü. Nâzım Hikmet Kültür Ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen bir dizi etkinlikle kutlandı. Bu yıl şairin 120’nci yaşıyla beraber 22 Mayıs 1991 tarihinde kurulan vakıf da 30’uncu yılını geride bıraktı. Şairin kızkardeşi SamiyeYaltırım’ın çağrısıyla bir araya gelen Nâzım Hikmet dostları tarafından hayata geçirilen Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı, şairin 90’ıncı doğum yılı için “Nâzım Hikmet Aramızda” adıyla bir hafta düzenleme kararıyla faaliyetlerine başlamıştı. Böylece 1992 yılının Ocak ayında bir hafta süresince Nâzım Hikmet ilk kez kendi ülkesinde tüm yönleriyle anlatılmış, anılmıştı. O günden bu yana sergiler, tiyatro oyunları, şiir ve müzik dinletileriyle Nâzım Hikmet okurlarıyla, sevenleriyle buluşuyor ve sevdalısı olduğu memleketinde yaşıyor.

***

Aradan geçen 30 yılda Nâzım Hikmet dostlarının özverili girişimleriyle Bolşoy Balesi’nin temsillerinden Fazıl Say’ın Nâzım Hikmet Oratoryosu’na, Joan Baez’dan, Zülfü Livaneli, Genco Erkal, Işık Yenersu’ya, Şükran Kurdakul, Özdemir İnce, Cevat Çapan, Füsun Akatlı’ya, Adonis’e, Balaban’dan Mehmet Aksoy’a sayısız sanat insanı onu genç kuşaklara tanıttılar. İlk başkan Samiye Yaltırım’ın ardından Aydın Aybay ve bugüne değin de Rutkay Aziz başkanlığında çalışmalarını sürdüren vakfın yönetim kurulunda olmaktan çok büyük onur duyduğumu söylemeliyim. Bugün artık aramızda olmayan sevgili Tarık Akan’ın Nâzım Hikmet’i ona yaraşır şekilde yaşatmak için katkılarını anmazsam bu öykü eksik ve yarım kalır.

***

30 yılın ardından bu yıl 15 Ocak günü Nazım Hikmet’in 120’nci doğum günü ve Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nın 30’uncu yılı için vakfımız tarafından hazırlanan, senaryosu ve yönetmenliği Nebil Özgentürk’e ait “Nazım Aramızda” belgeselinin ilk gösterimi İstanbul Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde Cemal Reşit Rey konser salonunda gerçekleşti. Metin Uca’nın sunuculuğu üstlendiği gecede belgesel gösterimi ardından Ferhat Livaneli Orkestrası ile Serenad Bağcan sahne alarak Nazım şarkıları seslendirdiler. Vakfımız adına başkan vekilimiz Kıymet Coşkun’un açılış konuşmasının ardından Nebil Özgentürk ve Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu duygu ve düşüncelerini paylaştılar. Salon kalabalık ve coşkuluydu.

***

Genç oyuncu Şahin Sancak bizi Nâzım Hikmet’in emek, eşitlik, barış mücadelesine adanmış mahpuslarda, sürgünde geçen çileli ömrünün çeşitli dönemlerine tanıklık ettiğimiz bir yolculuğa çıkardı. En zor koşullarda bile yaşama sevincini, umudunu, ilkeli ve onurlu duruşunu, direniş inancını hiç yitirmeyen Nâzım Hikmet’in şiirlerini, yazdıklarını yasaklayan, onu düşünceleri nedeniyle mahkûm eden karanlık bizi kuşatmaya devam ediyor hâlâ! Yıllarca bizi Nâzım Hikmetin şiirleriyle buluşturan büyük oyuncu Genco Erkal gericiliğin kıskacında yargılanıyor. Nâzım’ın şiirleri okul kitaplarından çıkarılıyor. Şiirlerini paylaşan öğrenciler gözaltına alınıyor.

Bursa’da havlucu Recep’e düşman olanlar Hopa’da meyve çağında ağacı korumak için direnen Metin Lokumcu’ya düşman bugün. Onlar Soma’da öldürülen yakını için adalet isteyen madenciye, Boğaziçi’nde özgür ve özerk eğitim hakkı için direnen öğrencilere, akademisyenlere, gerçekleri yazan gazetecilere, sistemi eleştiren emekçiye, ocağına aş koyamayan ev kadınına düşman. Şiire, bilime, sanata, aydınlık sabaha bile düşman onlar.

***

Nâzım Hikmet’le ilk tanışmam annemin armağanı Yaşamaya Dair isimli kitaptaki “Yine Yağmur Üstüne” şiiriyle olmuştu.

“Serçe kuşları gibi yağmur

çinko damlara serptiğim

​​ekmek kırıntılarını

​​yiyor telaşlı telaşlı, tıkır tıkır.

Serçe kuşları gibi yağmur.”

***

Her gün bir sanatçımızın yalnız olmadığını haykırmak zorunda kalıyoruz. Mahkeme kapılarında özgürlükleri için direniyoruz. İşte bugün de gericilerin, yobazların hedefinde bir ‘minik serçe’ var. Cehaletin, nefretin ve kötülüğün hedefinde bu kez Sezen Aksu var. Bu ülkenin tüm yurttaşlarını kategorize ederek düşmanlık siyasetiyle taraftar yaratarak oy bulmaya çalışanlar doğasından ekonomisine kadar yerle yeksan ettikleri ülkenin kanayan gündemini güncel bile olmayan bir şarkı sözünden din suiistimali üreterek oyalamaya, ayıp örtmeye çalışırken ilkelliklerinden de utanmıyorlar. İktidarın minik ortağı milletin meclisinde grup toplantısında “Serçeysen serçeliğini bil. Kuzgunluğa heves etme.” sözleriyle had bildiriyor. Ne büyük, ne derinlikli bir buluş! Minik ortak büyüğünü kurtarmak için kuzgunluğa heves etmekte.

***

Sezen Aksu’yu tek bir kelime ile tarif etmek gerekse o kelime ‘vicdan’ olurdu. O siyaseten çok eleştirildiği ‘evet’ oy tercihini açıklarken de vicdanıyla hareket etmişti, belki kimilerine göre yanlıştı yaptığı. Ama yanlış ya da doğru tercihlerinin arkasında durmuş, herkesten önce kendi vicdan muhasebesini yapmış bir sanatçıdır Sezen Aksu. Bunu bazen bir ağıtla, bazen bir mektupla, bazen bir şarkıyla toplumla paylaşmayı da görev bilmiş ve her zaman kalbinin en derininden seslenmiş kalplerin en derinine erişmiştir. Hangi görüşte, inançta, yaşam tercihinde olursa olsun bu ülkenin tüm vatandaşlarını buluşturmuş, onları şarkılarıyla, sesiyle ve vicdanıyla etkilemiş bir sanatçıyı elbette bu kadar kolay sökemezler kalplerdeki yerinden. Bu zavallılık ondan.

***

Uzun zamandır vicdansızlık bu ülkenin en temel sorunu. Gencecik evlatların hayatına son verdiği günlerde işine geldiğinde muhalif olan sözde demokratlar bile tarikatları savunmak için özlerine dönmekteler. Çığlığını, mutsuzluğunu ölerek bile en yakınına duyurmayı başaramayan Enes’in dramından siyasi mesaj çıkaranların vicdansızlığı tokat gibi yüzümüze iniyor. Ölümün soğuk yüzünden, acılardan taraftarlıklarını bileyleyecek slogan bulanlara laf anlatmaya çalışıyoruz. Sevgisizler.

***

Onlar ümidin düşmanı. Akrep gibiler, korkak bir karanlık içinde. Ama biz biliyoruz bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler.

Sanatçılarımıza, gençlerimize, emekçilerimize biçtikleri karanlıktan çıkmanın yolu yasaklara, baskılara, zulümlere rağmen silemedikleri yaşam sevincidir şairlerin. Nâzım Hikmet’in taşıdığı umut, şiirlerindeki vatan sevgisi, yurttaşlık bilinci yenilmez bir şekilde kalplerde, Gezi’ye ilham veren haklılıkta ve vicdanımızda.

İyi ki doğdun Nazım. Fevkalade memnunuz dünyaya geldiğine.