Sanatın ve bilimin birincil ihtiyaç olduğunu belirten Aydoğan, “Sanata bakışım yeniliğe inanan, kendisini yenileyen, insan odaklı düşünceyle hareket ediyor” diyor.

Sanata bakışım bir devrim gibi

Anıl VARLI

Dünyanın bir bunalım sürecinden geçtiği bu günlerde sanatın ve bilimin birincil bir ihtiyaç olduğunu belirten Vahap Aydoğan “Sanata bakışım durağan olmayan yeniliğe inanan kendisini yenileyen, insan odaklı bir düşünceyle hareket ediyor” diyor.

Her sanatçının ayrı bir motivasyonu, ayrı bir süreci var. Sizin motivasyonunuz nedir?
Motivasyonumu sağlayan en büyük güç sınırlı imgeler ile sonsuz bir dünya inşa etme çabası. Hem üretimi bir yolculuk olarak görüyor, hem de bu yolculukta yalnız yürümüyorum. İmgelerin tabloya kattığı güç bir lokomotif gibi... Ama ayrı bir yol ve yeni bir yöntem olarak karşıma çıkıyor. Bir beyaz zemine bir yaşam, bir mücadele sığdırmak inanılmaz bir motivasyon. Çünkü her insanın dünyası, yaşamı farklı ve bana yansıyan bu yaşam ve imge kendini tekrar etmeyen sürekli yenilenen ve dönüşen bir perspektif sunuyor. Bu süreçte, söylenmeyeni söyletmeyi, görünür olmayan bir gizemi başka sanrılar içinde stilize etmeyi amaç edinmiş, kollektif çalışma sunuyorum kişiye.

Biyografik içerik diyebileceğimiz tablolarınız birbirinden farklı duygu ve düşünceyi içeriyor. Size ne ifade ediyor?
Biyografik içerik tanımı biraz daha yüzeysel bir tanım olur. Her eserin ve yaşamın ifade biçimi de bende farklı bir etki bırakıyor. Tamamen gerçek hayatlar, gerçek kişilerle çalışıyorum. Tablolarımdaki imgeler gerçek ama portrelerin tamamı hayalidir. Hayatların imgeler ile tabloyla buluşmasıdır. Biyografileri hangi dilde, hangi renkte, hangi coğrafyada ifade etmiş olursam olayım insana dair olan her duygu önemlidir benim için.

Biyografilerini yansıttığınız tablolarınız için canlandıracağınız karakterleri nasıl seçiyorsunuz?
Bu konuda çok seçiciyim. Çalışmaların temeli güven duygusuna dayanan bir çizgi. Kişi hiç görmediği bir tabloya çizimi yapılmadan sezgisel olarak yaklaşıyor. Olmayan, daha temeli dahi atılmayan bir tabloyu görmeden kabulleniyor. Tam da biyografi çalışmalarının mihenk taşı bu oluyor. Karşılıklı güven duygusu. Eserler tek ve özgün gerçek hayatların yansıması olduğu için eseri sergilemek ya da başka bir mekânda görücüye çıkarma ihtimali yok. Hem kişiye özel hem de bir tek örneğinin olması kurguyu ve eseri çok daha farklı bir yere götürüyor.

Sanatın binlerce yorumu, anlamı var. Sanata bakışınız nasıl ve günümüz kuşağının sanata bakışı hakkındaki düşünceleriniz?
Sanat evrenin genetiğini olumlu yönde evirir; yüzünü taşa dönse heykel, toprağa dönse seramik, suya dönse ebru, insana dönse farkındalık yaratır. Doğru tanım bu. Bir de beslendiğiniz kaynaklar var. Doğdunuz coğrafya kaderiniz denir ya. Kader dediğimiz coğrafya da değişebilir; dönüşebilirsiniz. Hatta yol arkadaşlığınız yalnız ve soğuk duvarlardaki silinmemiş izler gün gelir yüzünüzdeki çizgilerle kader arkadaşlığı yapar. O çizgiler soğuk ve yalnız duvarlardan yüzünüze, yüzünüzden de tablonuza bir film şeridi gibi akar. Bu sebeple Mezopotamya’nın kalbinde Mardin’de doğmuş olduğum için o topraklara minnet duyarım. Yaşamımdaki sıradışı olayları bu gün ile olgunlaştıran geçmişim, yarınıma bugünüme ışık tuttu. Sanata bakışım bir devrim gibi, durağan olmayan yeniliğe inanan, kendisini yenileyen, insan odaklı düşünceyle hareket ediyor. Günümüz kuşağı sanatçıları da, sanatın ve bilimin olmazsa olmazlarımız olduğunu farklı bir ifadeyle anlatmaya çalışıyor. Sanatın ve bilimin birincil bir ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyorlar.