Sanatın vicdanı: 'Susamam' ve 'Olay'

BURAK ABATAY

Cuma günü iki şarkı yayımlandı ve neredeyse ülke gündemi değişti. Yayımlanan şarkılardan birisi Şanışer’in 17 arkadaşıyla beraber seslendirdiği şarkıydı. İkincisi ise Ezhel’in şarkısıydı. İki şarkı da milyonlarca kez dinlendi. Aynı gün sokakta yürürken onlarca arabada aynı şarkıyı duyduk. Metroda, otobüste bu şarkı kulaklıklardan taşıyordu. Neydi bu şarkılar? Neden bahsediyordu?

Şanışer; Fuat, Ados, Hayki, Server Uraz, Beta, Tahribad-ı İsyan, Sokrat St, Ozbi, Deniz Tekin, Sehabe, Yeis Sensura, Aspova, Defkhan, Aga B, Mirac, Mert Şenel ve Kamufle ile beraber ’Susamam’ isimli bir şarkı yayımladı. Şarkıda, eğitim, özgürlük, adalet, kent, yaşam, kadına ve hayvana yönelik şiddet ile faşizm gibi konular işleniyor, 18 müzisyen ayrı ayrı meseleleri işliyor.

Ezhel ile ’Olay’ isimli şarkısıyla yine ’özgürlük’ ve ’adalet’ derken şarkının video klibinde Çorlu Tren Faciası, 10 Ekim Ankara Katliamı, Gezi Direnişi, Demirtaş’ın cezaevine gönderilmesi, Ali İsmail Korkmaz’ın katledilmesi ve birçok toplumsal muhalefet eylemlerinden görüntülere yer veriyor.

İki şarkı da toplumda benzer etkileri yarattı. Neden bu kadar sevilmişti? “Rap dinlemiyorum ama…” diye başlayan cümlelerin sonu hep büyük bir korku duvarının aşıldığını söylüyordu. Tekrarlanan İBB seçimlerinde sabaha kadar yüzlerce Tweet atıp ’Her Şey Çok Güzel Olacak’ diyen sanatçılarda da benzer bir hissi yaşamıştık. Sanatçılar ayağa kalkmıştı. Güzeldi. Bu kezse birçoğunun hiç tanımadığı, hatta isimlerini bile anlamadığı kişiler, tabiri caizse bam güm sistemle kavga ediyordu. Bu büyük bir kavgaydı. Üstelik Ezhel gibi, daha önce anlamsızca bir sebepten hapis yatmış birisi için tekrar ayağa kalkıp sözünü söylemek çok daha anlamlı bir şeydi. Susamam’da yer alan ve müzisyen arkadaşım Ados, Cumhuriyet’ten Orhun Atmış’a verdiği röportajda, “Korkacak kadar vicdansız değiliz!” diyor. Nitekim ne yapıyorsa vicdan için yapan insanları, vicdanı olan insanları etkiledi şarkı. Serkan İnci gibi vicdansızları değil.

Ama Rap de böyle bir şey. 15 yıldır dinlediğim bu türün en önemli özelliği vicdanı. Sokakta büyümüş biz gibilerin vicdanını temsilen sahnedeler. Aralarındaki tüm kavgaları, tüm dissleşmeleri bir kenara bırakıyorum. Hoş, o da sanatlarında şiddete karşı başka bir temsil. O başka bir yazının konusu. Şu da var ki, Ege Çubukçu’nun “Sen niye yoksun diyenlere cevabım #SUSAMAM diyen dostlara selamım olsun! Böyle bir harekete katkıda bulunmak için davetiye beklenmez” diyerek paylaştığı performans da dayanışmanın, vicdanın en güzel seslerinden. Ancak bilinmesi gerekir ki ’Susamam’ ve ’Olay’ gibi birçok şarkı var. Ama ’Susamam’ da sıradan politik bir rap şarkısı değil. Prodüksiyonu ile aranjmanı ile her şeyi ince ince düşünülmüş. En çok da bu yüzden bravo!

Bugün geldiğimiz nokta ise rap müziğin ’yeraltı’ kültürünü ’yerüstüne’ taşıması. Onlarca röportajımda, “Ama bunu sakın yazma, başım belaya girmesin” denilerek biten cümleleri bugün bir şarkıda duyuyorum. İşte bu gerçek bir vicdan, gerçek bir sanatçı sorumluluğu. Tamam, herkes bu cesarete sahip değil, kaybedecek çok şeyi var ama rapçiler, sokağın en içinden ve cesaret onların sözlerinde.

Sıla sahnede rakı içti diye; Melek Mosso sahnede kadınlara yönelik, “Açmak istiyorsanız açın, konuşmak istiyorsanız konuşun” deyip bacağını açtı diye; Gökhan Özoğuz seçim için yorumunu yaptı diye linçe maruz bırakılmaya çalışılıyorsa, hangi türden olursa olsun, ’Susamam’ ve ’Olay’ gibi şarkılar bunun önüne geçecektir. Çünkü bizi sanat iyileştirecek. Sanat birleştirecek. Çünkü sanatın vicdanı içindeki en büyük hazinedir.

Fotoğraf: Leo Xandre