AKP iktidarı; muhalif sanatçıları, onların eserlerini bilinçli ve kasıtlı olarak kamusal alandan uzaklaştırdı. Kendi görüşünden olmayanları susturmaya çalıştı. Bu sanatsal enkazı da kaldırmak hepimizin görevi.

Sanatsal enkazı biz kaldıracağız
Fotoğraf: Depo Photos

Birçok okuyucumuz belki bilmez ama biz 1983 yılından beri çeşitli aralıklarla tiyatro müzikleri yaptık. Bazen sahnede icra ederek bazen de oyuncu arkadaşlarımızın yorumlarıyla katkı sağlamaya çalıştık tiyatromuza. Geçtiğimiz sene Afife Tiyatro Ödülleri’nde “İki Efendi’nin Uşağı” oyununa yaptığımız müziklerle “Yılın En Başarılı Sahne Müziği Ödülü”nü almıştık. Bu sebeple hafta başı Afife ödülleriyle adı özdeşleşmiş Yapı Kredi Genel Müdürlüğü Konser Salonu’nda tiyatro ve tiyatro müzikleriyle ilgili çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Ne hoş değil mi bir bankanın genel müdürlüğünde ufak da olsa bir konser salonu olması. Çok uzatmayayım, bir soruya verdiğim yanıt belki de 40 yıllık müzik yolculuğumuzun en önemli kilometre taşıydı. Rahmetli Levent Kırca “kabiliyet iltifata tabidir” diyerek ve de bu sözü, yaptığımız tüm şarkılarda hayata geçirerek bizleri yüreklendirmişti. Gerçekten de sanatçıların üretebilmesinde olumlu eleştirinin önemli bir yeri var. Bizler son yıllarda iktidar tarafından bırakın olumlu birkaç sözü, iltifatı; hakkımızda “Cumhurbaşkanı’na hakaret, dini değerleri aşağılamak, halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve teşvik etmek” suçlarından dava açılmadığına şükreder olduk. Abarttığımı düşünüyorsanız gelin hatırlayalım yakın geçmişte neler yaşanmış, neler söylenmiş sanatçılarla ilgili.

GÖZALTILAR, TUTUKLAMALAR

2004 yılında Musa Kart çizdiği bir karikatür nedeniyle Erdoğan’ın hışmına uğradı. Kart’a tazminat davası açıldı, Erdoğan’ın kazandığı davayı Yargıtay bozdu. Sonrasında Musa Kart ile dayanışma adına Penguen dergisi birçok karikatüristin destek verdiği sayısında kapağı “Tayyipler Alemi” ile yine zamanın başbakanına ayırdı. Erdoğan yine dava açtı. Ama yine sonuç alamadı. Hatta bu karikatür 2018 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) mezuniyet törenindeki geleneksel geçit töreninde pankart olarak açıldığından bazı öğrenciler gözaltına alındı ve tutuklandı.

2006 yılında Kars’ta yapımına başlanan heykeltraş Mehmet Aksoy’un yirmi beş metre yüksekliğindeki “İnsanlık Anıtı” temalı heykeli yine Erdoğan tarafından “ucube” olarak nitelendi ve 2011 yılında yıkıldı. Yazarken bile tüylerim diken diken oluyor. Aklıma Taliban’ın patlattığı Buda heykelleri ve 1930 Nazi Almanyası’nda yakılan kitaplar geliyor.

Şu anda acaba yanlış bir işe mi giriştim diye de düşünmüyor değilim. Zira AKP döneminde sanata ve sanatçıya yapılan baskı, eziyet, aşağılama bir köşe yazısı değil bir yazı dizisine ancak sığardı ama yine de devam edelim.

2013 yılındaki Gezi Direnişi’nden sonra değerli oyuncu Mehmet Ali Alabora’nın yurt dışında yaşamaya mecbur bırakılması. Fazıl Say’ın Twitter üzerinden paylaştığı Ömer Hayyam Rubaisi’nden dolayı suçlu bulunması, yargılanması, 10 ay hapis cezası alması, sonunda hükmün ertelenmesi.

LİSTE UZAR GİDER

Halk Tv’de yayımlanan “Halk Arenası” programında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştirel ifadeler kullanan sanatçılar Metin Akpınar ile Müjdat Gezen’e ülkenin Cumhurbaşkanı’nın “sanatçı müsveddesi” diye hedef göstererek “İç savaş ve darbe çağrısı” iddiasıyla iki sanatçı hakkında soruşturma başlatılması. Sezen Aksu, Zuhal Olcay, Genco Erkal, Ferhat Tunç, Grup Yorum, Levent Üzümcü, Orhan Aydın, Suavi, Nilüfer Aydan, Erdal Güney, Yılmaz Odabaşı, Gülşen… Bu liste uzar gider…

AKP iktidarı, muhalif sanatçıları, onların eserlerini bilinçli ve kasıtlı olarak kamusal alandan uzaklaştırdı. Kendi görüşünden olmayanlara ne yerel yönetimlerde ne de kamusal alanlarda sahnelerini açtı. Birçok konser ve festival yasaklandı. Sadece ekonomik değil bu sanatsal enkazı da kaldırmak hepimizin görevi. Hatırlatmak istedim. Kalın sağlıcakla…