Sanatta algoritma yükselişe geçti
Sanat dünyası, teknolojiyle birlikte bambaşka bir evreye giriyor. Bireysel sanatçılar, büyük teknoloji şirketleri, müzeler ve koleksiyoncular, algoritmaların yaratıcı gücünü keşfetmeye devam ediyor.

Yeşer SARIYILDIZ
Tuvalde fırça izleri, mermerde yontular ya da film karesindeki kompozisyon kadar, bugün kod satırlarıyla yaratılan eserler de artık sanatın bir parçası. Geçtiğimiz aylara kadar “Yapay zekâ ile üretilmiş eserler sanat mıdır?” sorusu gündemi meşgul ederken, bugünlerde Refik Anadol ve Efsun Erkılıç’ın kurucuları olduğu, 2025 sonunda Los Angeles’ta açılması planlanan Dataland, yapay zekâ sanatının fiziksel bir sergi alanında kendine yer bulacağı yeni bir mekân olarak duyuruldu. Müzeyi kuran ekip, algoritmalar tarafından yaratılan eserlerin yalnızca dijital dünyada değil, insan bedeninin doğrudan deneyimleyebileceği somut sergi alanlarında da yer alması gerektiğini savunuyor. Bu girişim, yapay zekâ sanatının ayrı bir kategori olarak kabul görmesi yolunda önemli bir adım olarak görülüyor.
AI DESTEKLİ ESERLER
Londra’daki Tate Modern, Electric Dreams sergisiyle algoritmik sanatın tarihine ışık tutuyor. 1950’lerden itibaren sanatçıların bilgisayarlarla nasıl çalıştığını gösteren bu sergi, sanat ve teknolojinin iç içe geçmiş hikâyesini ortaya koyuyor.
Müzayede evleri de bu dönüşümün dışında kalmıyor. Sotheby’s ve Christie’s, AI destekli sanat eserlerini kataloglarına almaya başladı. 2018’de 'Edmond de Belamy' isimli yapay zekâ tablosunun 432 bin dolara satılması, algoritmik sanatın yalnızca estetik bir deneyim değil, finansal bir yatırım aracı olarak da değerlendirilmeye başladığını göstermişti. Christie’s, 2023’te yapay zekâ sanatına dair düzenlediği paneller ve açık artırmalarla bu alanı koleksiyon dünyasına entegre etme çabalarını hızlandırdı.
Sanatçılar ve yapay zekâ arasındaki ilişki, geleneksel sanat anlayışının sınırlarını zorluyor. Kimileri yapay zekâyı adeta bir fırça gibi kullanırken, kimileri de onu bağımsız bir yaratıcı olarak kabul ediyor.
Refik Anadol, büyük veri setlerini yapay zekâ ile yorumlayarak üç boyutlu enstalasyonlara dönüştürüyor. Google Arts & Culture işbirliğiyle ürettiği projeler ve MoMA’da sergilenen 'Unsupervised' serisi, AI sanatının müze ortamında nasıl yer bulduğunu gösteren en etkileyici örneklerden biri.
Mario Klingemann’ın sinir ağlarını kullanarak yaratılan AI portreleri, geleneksel portre sanatının sınırlarını zorluyor. Klingemann, algoritmaları sanatsal bir araç olarak kullanıyor, ancak sürecin sonucunu tamamen kontrol etmiyor. Bu da insan sezgisi ile makine zekâsının birleştiği yeni bir sanatsal alan açıyor.
Sanatçı Anna Ridler, yapay zekâyı eğitmek için kendi veri setlerini oluşturarak algoritmaların sanatçının kontrolünde gelişebileceğini gösteriyor. Sanatçının özel veri setleriyle ürettiği eserler, makine öğreniminin yalnızca bir tekrar mekanizması olmadığını, sanatsal niyetin de yönlendirebileceği bir süreç olduğunu vurguluyor.
Bu üç sanatçı da, yapay zekânın yalnızca bir araç değil, yaratıcı bir ortak olarak sanat üretim sürecine nasıl entegre edilebileceğini ve her yapay zeka ile görsel üretebilen “sanatçı” olamayacağını kanıtlıyor.

GARANTÖR BLOCKCHAIN
NFT’ler ve blockchain teknolojisi, algoritmik sanatın kaderini belirleyen en büyük dönüşümlerden birine kapı
aralıyor. Dijital sanatın sahipliği uzun yıllar boyunca tartışmalı bir konuydu, ancak blockchain ile sanat eserlerinin orijinalliğini ve sahipliğini garanti altına almak mümkün hale geldi.
Dijital sanatçı Beeple, Everydays: The First 5000 Days isimli eserini 2021’de Christie’s’te 69 milyon dolara sattığında, NFT ve AI sanatının finansal potansiyeli dünya çapında büyük yankı uyandırdı. NFT piyasasında yapay zekâ ile sanat üreten isimler de dikkat çekmeye başladı. Claire Silver, tamamen AI ile oluşturduğu eserlerini NFT olarak satışa sunan sanatçılardan biri.
Bunun yanı sıra, yapay zekâ ile üretilen eserlerin geleneksel sanat dünyasında da ödüller kazanmaya başlaması, tartışmaları daha da alevlendirdi.
Jason M. Allen, 'Théâtre D’opéra Spatial' eserini yapay zeka programı Midjourney ile oluşturmuştu. Bu eserle 2022’de Colorado Eyalet Fuarı’nda dijital sanat kategorisinde birincilik ödülü kazandı. Yapay zekâ ile üretilen sanatın, geleneksel sanat yarışmalarında bile tanınmaya başlaması büyük bir dönüm noktası olarak kabul edildi.
Alman sanatçı Boris Eldagsen’in yapay zekâ ile ürettiği 'Pseudomnesia: The Electrician' fotoğrafı, 2023 Sony Dünya Fotoğraf Ödülleri'nde birincilik kazandı. Ancak, eserin yapay zekâ tarafından oluşturulduğunun ortaya çıkması, sanat dünyasında büyük tartışmalara neden oldu. Yapay zekâ sanatının geleneksel sanat alanlarında ödüllendirilmesi konusundaki etik tartışmalar, henüz son bulmuş değil.
Sanatın üretim, sergilenme ve satılma biçimlerinin giderek daha fazla dijitalleştiği bu dönemde, algoritmik sanat yalnızca bir trend değil, köklü bir dönüşümün parçası olarak görülüyor. Kodun ve makine öğrenmesinin yaratıcı süreçlerdeki etkisi, sanatçılar kadar izleyicilerin de deneyimini değiştiriyor. Bugün müzelerde, sergi salonlarında ve açık artırmalarda algoritmalar ile üretilen eserleri görmek normalleşirken, gelecekte sanatın hangi yönlere evrileceği sorusu daha da kritik hale geliyor. Sanatın dijitalleşmesi kaçınılmazsa, bu yeni dönemde algoritmalar yaratıcılığımızı devralacak mı? Yoksa insan sezgisi, sanatta her zaman belirleyici unsur olarak kalacak mı?
∗∗∗
ALGORİTMİK SANAT NEDİR?
Algoritmik sanat, sanatçıların matematiksel algoritmalar, kodlar ve yapay zekâ kullanarak ürettiği eserleri kapsayan bir sanat dalıdır. Kökleri 1960’lara dayanır ve ilk örnekleri, sanatçıların bilgisayarlarla deneyler yaptığı dönemde ortaya çıktı. Frieder Nake, Harold Cohen ve Vera Molnár gibi öncüler, algoritmaların estetik üretimde nasıl kullanılabileceğini keşfeden ilk isimler arasında.
Bugün algoritmik sanat, farklı disiplinlerden gelen kod sanatçıları, yapay zekâ mühendisleri, veri bilimcileri ve görsel tasarımcılar tarafından şekillendirilen geniş bir ekosistem halini aldı. Yeni nesil sanatçılar, açık kaynak kodlar, makine öğrenimi modelleri ve dijital araçları kullanarak kolektif üretim süreçleri geliştirmeye devam ediyor.