İKSV’nin “Kültür-Sanat Dünyasında Toplumsal Cinsiyet” raporunun yazarı Erhart, “Kadınlar, özellikle de ‘erkek işi’ olarak kodlanmış alanlarda ciddiye alınmak için çok çaba göstermeleri gerektiğini söylüyor” diyor.

Sanatta cinsiyet eşitsizliğine hayır

Işıl ÇALIŞKAN

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) kültür politikaları çalışmaları kapsamında hazırladığı “Kültür- Sanat Dünyasında Toplumsal Cinsiyet: Tartışmalı Konular, Yapısal Sorunlar, Çözüm Önerileri” başlıklı rapor, Türkiye’de yaratıcı sektörlerin nasıl daha eşit, adil ve kapsayıcı hale gelebileceğini ele alıyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Itır Erhart tarafından kaleme alınan rapor kamu kurumları, sendikalar ve meslek örgütleri, sanat okulları, yapım şirketleri ve sivil toplum kuruluşları gibi pek çok paydaşın sorunların çözümüne katkı vermesi için somut öneriler de sunuyor. Araştırma, İstanbul’daki kültür-sanat sektörü içinde, en çok istihdam sağlanan üç disiplin olan tiyatro, sinema ve müzik ekseninde hazırlandı. İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece ve “Kültür-Sanat Dünyasında Toplumsal Cinsiyet” raporu yazarı, İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Itır Erhart ile konuştuk.

İKSV’nin 10’uncu kültür politikaları çalışmaları raporunu yayımladınız. Yeni raporunuz “Kültür-sanat dünyasında toplumsal cinsiyet eşitliği” üzerine. Neden bu konuda bir rapor hazırlama ihtiyacı duydunuz? Bu rapor neyi hedefliyor?

Özlem Ece: 10’uncu raporumuzu bu konuya adama ihtiyacı duyduk çünkü dünyadaki kimi örneklerin aksine Türkiye’de yaratıcı endüstriler özelinde toplumsal cinsiyet eşitliğine dair somut veriler yok. Bu durum kültür politikası üretim süreçlerinde konunun dikkate alınmamasına sebep oluyor. Bu rapor öncelikle dünyanın en büyük metropolleri arasında sayılan İstanbul’un her köşesine yayılmış olan çok dinamik, çok değişkenli ve çok paydaşlı kültür-sanat evreninin temsili bir fotoğrafını çekerek, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin görünür kılınmasını hedefliyor. Buna ek olarak, kadın istihdamını artıracak eğitimlerin hayata geçirilmesi, alanda yeni kaynakların geliştirilmesi ve finansmana erişim imkânlarının artırılması, uzun vadeli stratejiler ve politikalar geliştirilmesi için kamu kurumları, STK’lar ve sanat dünyası arasındaki diyaloğun güçlendirilmesinin önemini vurguluyor.

sanatta-cinsiyet-esitsizligine-hayir-1005824-1.
Özlem ECE

Raporda özellikle sinema, tiyatro ve müzik alanlarındaki cinsiyet eşitsizliğine değiniliyor. Öne çıkan örneklerden birkaçını paylaşır mısınız?

Itır Erhart: Üç sektörde de kadın ve erkeklerin cinsiyet temelli görev dağılımları olduğunu görebiliyoruz. Ses, ışık tasarımı, görüntü yönetmenliği, kurgu gibi teknik alanlarda neredeyse hiç kadın yok; yönetmen ve yazarlara baktığımızda da kadınların sayısı, erkeklere oranla, çok az.

sanatta-cinsiyet-esitsizligine-hayir-1005823-1.

Katılımcılardan biri şöyle özetliyor sinema sektöründeki durumu: “22 yıldır bu meslekteyim, teknik işlerin erkek işi olduğu ön yargısı hâlâ bitmedi. Bu sektörde kadının yapacağı işler kostümdür, makyajdır gibi başlıklarla sınırlı kalıyor. Işık, kamera, set genelde erkek işi oluyor.” Ankete katılanlar arasında erkek olmadıkları için dezavantaj yaşadığını belirtenlerin oranı yüzde 63; yalnızca yüzde 15’i çalıştıkları sektörde fırsat eşitliği olduğuna inanıyor, yüzde 13’ü eşit işe eşit ücret ilkesinin uygulandığını düşünüyor. Kadınlar, özellikle de “erkek işi” olarak kodlanmış alanlarda ciddiye alınmak için çok daha fazla çaba göstermeleri gerektiğini ifade ediyor. Bir yandan da özel alanda da sahnede de güzel, genç olma baskısı hissediyor. Bulgularımız kadınların kendi aralarında da eşit olmadığını gösteriyor. Örneğin, trans kadınlar, ileri yaştaki kadınlar, sahnenin arkasındaki kadınlar, başörtülü kadınlar daha fazla ayrımcılığa maruz bırakılıyor.

Kültür-sanat alanındaki cinsiyet eşitsizliğinin nedenleri nelere dayanıyor sizce?

Itır Erhart: Raporda gördüklerimiz cinsiyet rollerinin, beklentilerin, ev içindeki sorumluluğun ağırlıklı olarak kadının üzerinde olmasının ve buna bağlı olarak ortaya çıkan fırsat eşitsizliğinin yansıması bir bakıma. Çocuklara alınan oyuncaklar, kitaplar, kıyafetler, önerilen sporlar onları çok küçük yaşlardan itibaren cinsiyet rollerinin içine sıkıştırmaya başlıyor. Meslek, alan, enstrüman seçimlerini yaparken de beklentileri karşılama baskısı kendini hissettiriyor. Kurgu, ışık gibi alanlarda kadınların, makyaj, saç tasarımı gibi alanlarda ise erkeklerin var olmakta zorlanmasının nedeni tercihlerinin beklentileri karşılamaması. Aynı şekilde kadınların “doğaları gereği” daha duygusal oldukları ve duygusallığın yanlış kararlar vermeye yol açabileceği ön kabulleri nedeniyle kadınlar yönetici pozisyonları için tercih edilmiyor. Filmlerin, oyunların büyük bir kısmı, cinsiyet beklentilerini yeniden üretiyor ya da normalize ediyor. Farklı kadınlık ve erkeklik hallerine yer verecek işler, ana akımda kendine yer bulamamak, para kazanamamak gibi riskler barındırıyor çünkü.

sanatta-cinsiyet-esitsizligine-hayir-1005825-1.
Prof. Dr. Itır ERHART

Kültür-sanat alanında cinsiyet eşitliğine katkı sağlayacak çözüm önerileri neler olabilir? İşe nereden başlamalı?

Özlem Ece: Bu soruya cevap verebilmek için önce rapordaki bazı temel verileri hatırlatayım: Araştırmaya katılanların yüzde 81’i iş hayatlarında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmadığını düşünüyor ve sektör çalışanı kadınların yüzde 52’si cinsiyete dayalı ayrımcılık yaşadığını belirtiyor. Sadece bu iki çarpıcı bulgu bile, bir yandan eşitlik arayışında yolumuzun hâlâ ne kadar uzun ve çetrefilli olduğunu, diğer yandan işe bu zor meseleyi görünür kılarak başlamanın ne kadar isabetli olduğunu gösteriyor. Bu konuları daha derinlikli şekilde tartışmaya açmak için hem cesarete hem de somut verilere ihtiyacımız var.

10 KİŞİDEN 6’SI TACİZE UĞRADI

Rapor bulguları ışığında kültür-sanat dünyasındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliği:
•Ankete katılanların sadece yüzde 62’si sigortalı.
•Katılanların yüzde 15’i çalıştıkları sektörde fırsat eşitliği olduğuna inanıyor, yüzde 13’ü eşit işeeşit ücret ilkesinin uygulandığını düşünüyor.
•Araştırmaya katılan kadınların yüzde 63’ü erkek olmadıkları için dezavantajlar yaşadığınıdüşünüyor.
•Sektör çalışanı kadınların yüzde 52’si cinsiyete dayalı ayrımcılık yaşadığını belirtiyor.
•Her 10 katılımcıdan 6’sı çalıştığı sektörde taciz/mobbing yaşadığını belirtiyor.
•Katılımcıların sadece yüzde 62’si bu durumda ne yapılması gerektiğini bildiğini belirtiyor.
•Araştırmaya katılanların yüzde 81’i iş hayatında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmadığını düşünüyor.