HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada AKP'nin partilerine gerçekleştirdiği ziyarete yönelik konuştu. AKP'yi "Önce karar verin. Bu ülkenin başı Soylu mu siz misiniz?" sözleriyle eleştiren Sancar, muhalefete de tepki gösterdi. Partisinin AKP ile iş birliği yaptığı yönündeki yorumlara yönelik Sancar, "Bu iktidarla gerçek ve yıkıcı iş birliği, bu iktidarın varlığını dayandırdığı temel unsurlara, mesela Kürt sorununda inkarcı zihniyete, güvenlikçi anlayışa ve savaş politikalarına destek olmak değil midir?" ifadelerini kullandı.

Sancar'dan AKP'ye: Bu ülkenin başı Soylu mu, siz misiniz?

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmeler yaptı.

Konuşmasında AKP'nin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başkanlığında partilerine gerçekleştirdiği ziyarete değinen Sancar, hem iktidar hem de muhalefet kanadına eleştirilerde bulundu.

Bozdağ'ın ziyaretinin ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başta olmak üzere birçok AKP'linin ziyareti olumsuz değerlendirmesine tepki gösteren Sancar, "AKP, Adalet Bakanı ve AKP’li vekiller ile bir heyet gönderiyor. Ertesi gün İçişleri Bakanı tehditlerine devam ediyor. Bize saldırılarını daha da yükseltiyor. Kirli işlerin içinde olduğuna dair sayısız albümlere sahip bir İçişleri Bakanı sizi temsil ediyorsa bize gelen heyet kimi temsil ediyor? Önce buna karar verin" dedi.

Muhalefetin partilerine yönelik AKP ile işbirliği yaptığı yönündeki yorumlara sert bir dille yanıt veren Sancar, "Biz mücadelemizden de siyasetimizden de taviz vermiyoruz. Bu iktidarla gerçek ve yıkıcı iş birliği, bu iktidarın varlığını dayandırdığı temel unsurlara, mesela Kürt sorununda inkarcı zihniyete, güvenlikçi anlayışa ve savaş politikalarına destek olmak değil midir? Bu politikalara destek olanlar, iktidarla gerçek iş birliğinde olan çevreler değil midiri?" ifadelerini kullandı.

"ALEVİLERİN TALEPLERİ TORBALARA SIĞMAZ"

AKP'nin Alevilere ve cemevlerine yönelik açılımlarının yer aldığı torba kanun teklifine tepki göstermek için TBMM önünde yürüyüş gerçekleştirmek isteyen Alevi yurttaşlara yönelik polis müdahalesine değinen Sancar, "Bugün, Alevi canlar, eşit yurttaşlık haklarını haykırmak için Meclis'teydiler. Bu iktidarın oyunları bitmiyor. Alevi sorununu, elektrik, su, beton meselesine indirgeyecek torbalar getiriyor. Alevilerin talepleri bu torbalara sığmaz. Bütün Alevi canlarının ilk talebi, cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşturulması ve bunun Anayasal güvence altına alınmasıdır. Alevilik, folklorik ve gösteri nesnesi değildir, kim böyle bakarsa on yılların mücadelesine hakaret etmiş olur. Alevilerin kendini yaşama hakkı vazgeçilmezdir, dokunulmazdır. Hiçbir güç ve iktidar, Alevilerin ve Aleviliğin ne olduğuna, ibadetlerinin ve ibadethanelerinin neresi olduğuna karar veremez. Eşit yurttaşlık diyorsak, cemevlerinin ibadethane olarak tanınması ve bu statünün güvence altına alınması gerekiyor. Özgürlükçü, laik eğitim talep ediyorlar... Bizler de diyoruz. Din derslerinin Alevilerin çocuklarına zorla okutulmasına karşıyız. AİHM'den AYM'ye kararlar ortada ama bu iktidar bu kararları uygulamak yerine çeşitli oyunlar çevirerek Alevi mücadelesini nasıl bölebiliriz, kendime nasıl bir yandaş Alevi camiası yaratırım diye uğraşıyor. Nafile...

Ortada bir güncel tartışma var HDP ile ilgili yürütülen. Bizim kendimizi uzun uzun anlatmamızı gerek yok. Özgüvenimiz tam, ne yaptığımızı iyi biliyoruz. Bu iktidara karşı mücadeleyi, bu rejimin inşasına karşı direnişi her türlü bedeli göze alarak yürüten bir partiyiz biz. Mücadele nedir, bu iktidarın politikalarına ve kurduğu rejime karşı nasıl bir siyaset yürütülür sorusunun cevabını bulmak isteyenler HDP'nin 7 yılda yaptıklarına baksınlar.

Biz, eşit ve ortak bir geleceği, birlikte yaşamın, demokratik Cumhuriyet düzeninde gerçekleşmesini savunuyoruz. Baştan beri programımıda, kuruluş belgelerimizde bu hedef yer alıyor. Adalet, barış, eşitlik, özgürlük vazgeçilmezimidir. Demokratik siyasete yönelik hiçbir baskı bizi bu yoldan alıkoyamaz.

Bugün Alevi canların bu çok meşru ve haklı etkinliğine yine polis saldırdı. Celal Fırat Dedemiz, Meclis hastanesine kaldırılmış darbe aldığı için. Alevilerin sorunlarını böyle mi çözeceksiniz? Biz iyi tanıyoruz bu iktidarı" şeklinde konuştu.

Sancar'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"Ülkenin ve toplumun içinde bulunduğu sorunlar ağırlaşıyor ve çözümsüzlük siyaseti ülkeyi ve toplumsal yaşamı kilitlemeye devam etmektedir.

İktidarıyla, muhalefetiyle -bizleri ayırıyoruz- siyaset eğer çözümün değil sorunun parçası haline dönüşüyorsa, çıkmazlar büyür, geleceğe dair umut ve güven yıkılır. Bir toplumun yaşayabileceği en büyük facialardan biri budur. HDP'yi diğer partilerden ayıran temel özellik burada yatıyor. Biz demokratik seçeneklere dayanan, halkı esas alan, çözüm odaklı bir politik mücadele yürütüyoruz. Temel sorunları inkar eden, derinleştiren bir iktidar anlayışı var. Bu iktidar; yalan, talan ve kan üzerine bir siyaset oluşturmuştur. Bu siyaset toplumu bu felaketlere, sürükleyen temel faktördür. Bizim dışımızdaki muhalefete bakıldığında tablo çok aydınlık görünmüyor. Kalıcı çözümler üretmekte gerekli cesareti ve iradeyi ortaya koyamayan bir muhalefet bloğu ile karşı karşıyayız.

Cumhuriyet'in 2. yüzyılına girerken tüm sorunların cesaretle, demokratik bilinç ve programla çözüleceğini söylüyoruz. Çözebileceğimiz gücün bu toplumda mevcut olduğuna inanıyoruz. Yeter ki, bu güçleri birleştirelim. Gücümüzü birleştirdiğimizde çözüm vardır, mümkündür ve yakındır.

İktidarın neler yaptığını, yapmak istediğini her vesile ile anlatıyoruz. Ortada faşizmi kurumsallaştırmaya azmetmiş, sömürüyü ekonominin temeline oturtmuş, kutuplaşmayı ilke edinmiş bir anlayış var. En kararlı, tutarlı, samimi mücadeleyi yürüten yine bizleriz. Bu sorunları çözümsüz kılan anlayışları bu ülke taşımak zorunda değil. Bu gidişatı değiştirecek güce sahiptir.

HDP'nin mücadelesi ve öncülüğünü yaptığı siyaset, temel sorunların çözümü için bir güç merkezi yaratacaktır. Her geçen gün bunun örneklerini topluma sunuyoruz. Çözümün güç merkezi olmaya and içtik, bu yolda yürüyüşümüde kararlılıkla devam ediyoruz.

Uzun yıllardır çözüm arayan ülke sorunları, iktidarın inşa etmeye çalıştığı yeni rejimle birlikte daha da büyümüş, çöküş noktasına gelmiştir. Siyasal, toplumsal, ekonomik anlamda yaşanan bu çöküşten kurtulmanın yolu, halk kesimlerinin dahil olduğu demokrasi ittifakıdır.

Çoğulcu, ortak ilkelere odaklanmış geniş demokrasi birliktelikleri oluşturulduğunuda, yıllardır ülkelerin başına musallat olan otoriter rejimler çöküyor. Burada da aynısını yapacağız, Latin Amerika'dan esen rüzgarı Avrupa ve Orta Doğu'ya taşıyacak bir merkez yaratacağız. Bu sorumluluğun bilincindeyiz.

Türkiye'yi kuşatmaya çalışan bu tekçi yapıya alternatif olarak yine çoğulcu, tam demokratik katılımı yansıtmayarak, kriz üreten sistemi restorasyonla ayakta tutmak isteyen politikalar var diğer muhalefet partilerinin ürettiği... Bizler büyük demokrasi yürüyüşü ittifakı çalışmalarımızı yürütüyoruz. Gerçek alternatif, sahici seçenek ve hakiki umut inşa ediyoruz. Zaman daralıyor, kimsenin bu sorumluluklardan kaytarma lüksü, birlikte mücadeleden kaçma hakkı yoktur.

Önümüzdeki aylar bu ülkenin yıllarını belirleyecek. HDP, bu konuda demokratik sorumluluğunu yerine getiren, mücadelede tereddüt göstermeyen bir hatta geleceği inşa etme hedefinde. Bunu, büyük demokrasi ittifakı ile taçlandırdığımızda bu ülkede çözüm de aydınlık da yakındır. Bir adımlık mesafededir... Bunu yapmak zorundayız.

Bizler, demokratik Cumhuriyet istiyoruz. Özgür ve eşit bir toplum hedefliyoruz. Gelin, Cumhuriyet'i ve demokrasiyi kopmaz bağlarla birbirine yapıştıralım.

Bütün güçlerin ilk hedefi özgürlükleri yok etmektir ama en başta basın ve düşünce özgürlüğünü kaldırmaktır. Bu iktidar da bunu yapıyor.

Savaş politikaları, kaynakların talanına, canların yitimine sebep oluyor. Bu, bizleri daha fazla acıya sürüklüyor. Militarist yöntemlerden vazgeçilmesi gerekiyor.

Savaş uygulamalarına, nefret diline, ayrıştırma zihniyetine karşı bütünlüklü bir tavır ortaya koymak zorundayız.

Enflasyon almış başını gitmiş, açlık derinleşiyor, İSİG verilerine göre 30 binin üzerinde işçi can verdi. 20 yıl içinde AKP iktidarında en az 800 900 gazeteci tutuklandı. 5 ayda Diyarbakır ve Ankara merkezli özgür basın çalışanlarına yönelik yapılan operasyonda 26 kişi tutuklandı.

Kadınlara şiddet iktidar döneminde katlanarak devam ediyor. Cezaevindeki hukuksuzluklar, tecrit...

Çöküş her alanda çok derin. Ama umutsuzluğa yer yok. Bu kara tabloya bakıp kimse karamsarlığa kapılmasın. Gücümüz var, başaracağız. Biz diyalog ve müzakereyi Kürt sorunu için değil, bütün sorunları çözüm yolu olarak öneriyoruz.

Toplumsal mücadele ve siyasal müzakere, birlikte yürütülmesi gereken değerli iki yöntemdir. Kürt sorunundan Alevi sorununa, tüm alanlardaki meselelere verinceye kadar çözüm için toplumsal mücadeleyi büyütmek, siyasal müzakere kanallarını genişletmek hedefindeyiz.

"SOMUT CEVAPLARIMIZI MYK TOPLANTIMIZDAN SONRA AÇIKLAYACAĞIZ"

AKP heyeti grubumuzu ziyaret etti ve kıyamet koptu. Neden bu kadar fırtına koparılıyor? Spekülasyonlar üretme yarışı başladı. Görüşmenin sebebi ve konusu belli. AKP heyeti başörtüsü teklifiyle ilgili Anayasa değişikliğini anlatmak için diğer partiler gibi bizimle de görüştü. Arkadaşlarımız da kendilerine temel ilkelerimizi hatırlattı ve bu teklifi eş başkanlar aracılığıyla kurullarımıza taşıyacağımızı belirtti.

Bizim ilkelerimiz belli. Bizler demokratik işleyişi esas alan bir partiyiz. Bize gelen bir teklifi görüşmeden açıklamayız. Somut cevaplarımızı yarınki MYK toplantımızdan sonra açıklayacağız. Bizler açısından karmaşık bir durum yok. İlk sözüm AKP’ye. Kabineyi kim temsil ediyor? AKP, Adalet Bakanı ve AKP’li vekiller ile bir heyet gönderiyor. Ertesi gün İçişleri Bakanı tehditlerine devam ediyor. Bize saldırılarını daha da yükseltiyor. Kirli işlerin içinde olduğuna dair sayısız albümlere sahip bir İçişleri Bakanı sizi temsil ediyorsa bize gelen heyet kimi temsil ediyor? Önce buna karar verin. Bu ülkenin başı Soylu mu, siz misiniz?

"İŞ BİRLİĞİ YAPAN SİZ MİSİNİZ BİZ Mİ?"

AKP heyetinin ziyaretinden bizim AKP ile iş birliğine hazır olduğumuz yorumunu yapanlara gelelim. Bu iktidara; kurduğu ve yerleştirmeye çalıştığı rejime karşı en etkili muhalefeti biz yürütmüyor muyuz? Korunaklı sığınaklarda yer kaparak değil, bedel ödeyerek yürütüyoruz bu mücadeleyi... Eski Eş Genel Başkanlarımız, milletvekillerimiz, on binlerce yoldaşımız, belediye başkanlarımız bu mücadeleyi kararlılıkla yürüttükleri için bedel ödüyorlar. Korunaklı alanlara çekilerek, güvenli sığınaklardan HDP'ye ahkam kesecekseniz şu gerçeği görmeye çalışın:

Bu iktidar, bu rejimi yerleştirmek için en büyük engelin biz olduğumuzu biliyordu. O yüzden 4 Kasım operasyonlarını, Kobani kumpas davalarını, kapatma davalarını devreye soktu. Korktuğu güç biziz. Müzakerenin de değerini biliriz. Mücadeleden bağımsız bir şey değildir. Bir görüşmeyi iş birliği diye yorumlayanlara sözüm olacak. Biz mücadelemizden de siyasetimizden de taviz vermiyoruz. Bu iktidarla gerçek ve yıkıcı iş birliği, bu iktidarın varlığını dayandırdığı temel unsurlara, mesela Kürt sorununda inkarcı zihniyete, güvenlikçi anlayışa ve savaş politikalarına destek olmak değil midir? Bu politikalara destek olanlar, iktidarla gerçek iş birliğinde olan çevreler değil midir? İktidarın asıl destekçileri onun varlığını sürdürmesine yardımcı olanlar, temel konularda onun çizdiği oyun sahasından ayrılmayanlardır. İktidarla iş birliğinin hangi örneklerini sayayım, savaş tezkerelerini söyledim... HSK üye seçimi Meclis'te yapılıyor, partilere kontenjanlar tanınıyor ve HDP'yi bu tür durumlarda dışlamak için iktidar elinden geleni yapıyor. Peki bizim dışımızdaki diğer partiler ne yaptılar? Gittiler HSK pazarlığına oturdular, 2 sana 1 bana, gerisi iktidara... İş birliği hangisi? İktidarla iş birliği HSK pazarlığına oturup 2 sana 1 banaya razı olup, yargının bu sefaletini meşrulaştıranlar mı, rutin bir ziyareti kabul edip görüşme yapan biz miyiz?"