HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Geçtiğimiz hafta HDP olarak bizleri derinden sarsan, üzüntüye ve utanca boğan iki çirkin olay yaşandı. Partimize mensup iki milletvekili, kadına karşı şiddet ve cinsel saldırı olaylarıyla gündeme geldiler." dedi.

Sancar: Eksiğimiz varsa halkımıza hesap vermekten kaçınmayız

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Temmuz ayının acı olayların yıl dönümünün toplandığı bir ay olduğunu belirterek, "20 Temmuz 2015'te Suruç katliamı yaşandı. Suruç katliamı, acının coğrafyasında acının tarihine kapkara bir sayfanın eklenmesi anlamına geliyordu ve yeni bir kanlı dönemin başlangıç noktasını oluşturuyordu." ifadesini kullandı.

Suruç'taki saldırıya ilişkin davanın kara mizah örneğine dönüştüğünü belirten Sancar, bugüne kadar 14 duruşmanın yapıldığını ancak olayı aydınlatmaya ve sorumluları ortaya çıkarmaya yönelik herhangi bir gelişmenin bugüne kadar yaşanamadığını söyledi.

Sancar, "Suruç katliamından iki gün sonra yine aynı bölgede bir başka kanlı karanlık oyun devreye sokuldu. İki polis memuru evlerinde katledildi. İktidar tarafından bu olay bahane edilerek savaş politikalarına dönüş ilan edildi. İktidar, bu kanlı cinayetlerin de üstünü örtmek istiyor." değerlendirmesinde bulundu.

İktidarın, aradan geçen beş yılda Ceylanpınar'da iki polisin öldürülmesini konuşmak istemediğini savunan Sancar, konuya ilişkin Meclis'te defalarca araştırma önergesi verdiklerini ancak bunların hiçbirisinin kabul edilmediğini dile getirdi.

20 TEMMUZ VURGUSU

Sancar, 2015 yılından günümüze yaşanan siyasi gelişmeleri anlatarak, 15 Temmuz darbe girişimini, iktidarın "bir lütuf olarak gördüğünü" ve bundan sonuna kadar yararlandığını söyledi. 15 Temmuz darbe girişiminin başarısızlığa uğradığını anımsatan Sancar, "Silahlı herhangi bir darbe girişiminin, siyasi herhangi bir darbe oyununun asla başarılı olmasını istemeyen güçlerin başında bizler geliyoruz. O günkü tavrımızda çok açıktı. 15 Temmuz'u lanetledik ve 15 Temmuz'a karşı yeni bir demokratik gelişme programının ilan edilmesini önerdik. Darbelerle ancak bu şekilde mücadele edilebileceğini söyledik." diye konuştu.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuz 2016'da olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini hatırlatan Sancar, şöyle devam etti:

"Türkiye, artık bir sürekli darbe ortamına girmişti. Bu darbeler askeri güçler tarafından değil siyasi iktidar tarafından tezgahlanıyordu. 4 Kasım 2016'da o dönem eş genel başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte milletvekillerimizin gözaltına alınması da bu darbe serisinin yeni bir halkasıydı. Siyasi darbe çarkı işlemeye devam ediyordu."

HDP milletvekilleri hakkındaki iddialara değinen Sancar, "Geçtiğimiz hafta HDP olarak bizleri derinden sarsan, üzüntüye ve utanca boğan iki çirkin olay yaşandı. Partimize mensup iki milletvekili kadına karşı şiddet ve cinsel saldırı olaylarıyla gündeme geldiler. Böyle bir olayla ya da bu tür olaylarla gündeme gelmek elbette bizi sarsar, saflarımızda bu çirkinliklerin yaşanması elbette bizi utandırır ama HDP'nin ilkeleri sağlamdır, değerleri köklüdür. Bu değerlerin, ilkelerin en güçlü sütunu kadın mücadelesidir. Bu parti kadın mücadelesiyle varolmuş bir partidir." dedi.

Kadın Meclisi'nin partilerinin omurgası olduğuna ve yaşanan gelişmeler üzerine hemen harekete geçtiğine dikkati çeken Mithat Sancar, "Mensur Işık için Merkez Disiplin Kurulu'na başvurdu ve derhal bu milletvekili Merkez Disiplin Kurulu'na sevk edildi. Buradaki süreç devam ediyor. Belli usulü işlemler var, o nedenle henüz bir sonuç çıkmadı. Bu usulü işlemlerin gerçekleşmesi için belli sürelere ihtiyaç var ama Merkez Disiplin Kurulu'nun gerekli kararı vereceğinden şüphe duymuyoruz." diye konuştu.

"HESAP VERMEKTEN KAÇINMAYIZ"

sancar-eksigimiz-varsa-halkimiza-hesap-vermekten-kacinmayiz-759367-1.

Sancar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Diğer çirkin olay Mardin Milletvekili Tuma Çelik, bir kadına cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla gündeme geldi. Bu olayla ilgili Kadın Meclisimiz bir açıklama yaptı. O açıklamada da olayın daha önce haber alındığı, haber alındıktan hemen sonra da harekete geçildiği açıkça belirtiliyor. Bu olay haber alındığında Kadın Meclisimiz beklenileceği üzere gecikmeden araştırmasına başladı. Yine Kadın Meclisimizin açıklamasında, 'Kadınla doğrudan görüşmeler gerçekleşti. Elbette bizde kadının beyanı esastır ilkesi tartışmasız geçerli. Kadına ısrarla sorulmasına rağmen cinsel saldırı veya tacizle ilgili herhangi bir beyanı olmadığı' kayda geçirildi. Ancak daha sonra kadının savcılığa başvurduğu anlaşıldı ama bizim bundan haberimiz olmadı. Bir eksiğimiz, gecikmişliğimiz varsa budur. Bunun sebeplerini de araştırıyoruz, ortaya çıkarırız. Kusurumuz varsa önce kendi içimizde bunların gereğini yerine getiririz. Bir eksiğimiz varsa halkımıza hesap vermekten asla kaçınmayız.

HDP olarak bizlerin kadına karşı şiddet ve kadına yönelik suçlar konusunda en ufak bir tereddüdü olamaz. Hiçbir şekilde, hiçbir düzeyde mazeret üretmeye izin verilmez. O nedenle buradan bize yönelik saldırıların amaçladıkları sonuca ulaşmaları mümkün değildir."

HDP Merkez Disiplin Kurulu'nun Mardin Milletvekili Tuma Çelik'in partiden kesin ihracına karar verdiğini hatırlatan Sancar, "Bütün siyasi partilerin ve devlet organlarının yapması gereken şey; kadına karşı şiddetle ve kadına yönelik suçlarla dürüstçe mücadele etmektir. Siyasi partilerin de nerede ortaya çıkarsa çıksın bu şiddete fırsat vermeden karşısında durmaları görevleridir, sorumluluklarıdır, yükümlülükleridir. HDP olarak bizim yaptığımız da budur." ifadesini kullandı.

Kadına yönelik saldırıların her türlüsüne karşı durduklarını ve bundan sonra da karşı durmaya devam edeceklerini vurgulayan Sancar, "HDP, yıllardır örülen kadın mücadelesini ve kazanımlarını hiçbir gücün ve hiçbir erkeğin yok etmesine izin vermeyecektir." dedi.

Sancar, bu mücadelede eksikliklerin ortaya çıkabileceğini, geç kalmışlıkların yaşanabileceğini ancak bunun özeleştirisini kendilerine, kurullarına ve halka vermekten tereddüt duymayacaklarını söyledi.

Mithat Sancar, "Kadını nefessiz bırakmayı varoluşunun temeli gören güçler elbette mesele bizim içimizde olunca söz söylesinler ama dönüp aynaya da baksın. Biz, hem içimize hem bütün Türkiye'ye hem de bütün güçlere bu temiz değerlerin aynasını tutmaya devam edeceğiz." şeklinde konuştu.