HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, HDP'li Erol Katırcıoğlu'nun "AKP ile uzlaşı" yönündeki mesajı üzerine açıklamalarda bulundu. İktidarın çözüm konusunda samimi adım atmasının imkansız olduğunu söyleyen Sancar, "Buna rağmen bir 'hamle' yaparsa, buna karşı çıkmayız" dedi, "Bunun dışında AKP'yle uzlaşma anlamına gelecek herhangi bir yaklaşımın veya girişimin içinde yer almayız" ifadelerini kullandı.

Sancar: İktidar çözüm için bir ‘hamle’ yaparsa karşı çıkmayız; bunun dışında AKP ile uzlaşma anlamına gelecek bir girişimde olmayız

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Erol Katırcıoğlu verdiği bir röportajda "Cumhurbaşkanı Erdoğan çözüm süreci için adım atsa HDP tekrar AKP ile uzlaşır mı?" sorusuna, "Çözüm konusunda bir adım atmayı düşünürse tabii ki konuşuruz. Ben bunun doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü Kürt sorunu sadece Kürt sorunu değil. Türkiye'nin hem eksik demokrasisinin sorunu hem de ekonomik bir sorun. Kürt sorununu çözen bir Türkiye ekonomik sorunlarına da çözebilir" yanıtını verdi.

HDP'nin kapatılmasına yönelik ikinci iddianamenin Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edildiği, HDP'li önceki dönem Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ve onlarca siyasetçinin Kobanî Davası'nda yargılandığı, İzmir HDP İl Binası saldırısında Deniz Poyraz adlı HDP'li çalışanın hayatını kaybettiği bir dönemde, Katırcıoğlu'nun sözleri hem HDP tabanında, hem de diğer siyasi çevrelerde tartışma konusu oldu.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Katırcıoğlu'nun bu açıklaması sonrasında yaşanan tartışmalara dair bianet'ten Ruken Tuncel'in sorularını yanıtladı.

"Mevcut iktidarın ideolojik harcı, siyasal zihniyeti ve pratikleri dikkate alındığında bu yönde 'samimi' bir adım atmasının imkansız olduğunu kolayca görebiliriz. Buna rağmen bir 'hamle' yaparsa, buna karşı çıkmayız" diyen Sancar, sözlerinin devamında ise "Bunun dışında 'AKP'yle uzlaşma' anlamına gelecek herhangi bir yaklaşımın veya girişimin içinde yer almayız" ifadelerini kullandı.

Sancar'ın konu ile ilgili yorumu şöyle:

"Erol Hocanın açıklamalarının, söyleşinin bütünü, sözlerin özel bağlamı ve kendisinin genel niyeti hesaba katılmadan tartışıldığını, içerik yerine spotlar üzerinden yorumlandığını düşünüyorum. Kendisi de bu çerçevede sosyal medya hesabından uzun bir paylaşım yaptı zaten.

Parti olarak bu konudaki yaklaşımımızı çeşitli vesilelerle defalarca açıkladık. Bu vesileyle bir kez daha özetleyeyim: Kürt sorununun demokratik çözümünün müzakere ve diyalog dışında bir yolunun olmadığını ısrarla belirtiyoruz.

Geçmişte bu yönde yaşanan deneyimlerin başarıyla sonuçlanmamış olmasını, müzakere ve diyalog modelinin doğru olmadığına kanıt göstermek çok ciddi yanılgılara ve yanlışlara yol açar.

Kürt sorununun diyalog ve müzakereyle çözümü için yolları açacak adımlar esas itibariyle iktidarlar tarafından atılır. Mevcut iktidarın ideolojik harcı, siyasal zihniyeti ve pratikleri dikkate alındığında bu yönde "samimi" bir adım atmasının imkansız olduğunu kolayca görebiliriz.

Buna rağmen bir "hamle" yaparsa, buna karşı çıkmayız, ama bunun HDP ile AKP arasında kapalı devre bir ilişki içinde yürütülmesini de kabul etmeyiz.

Geçek niyet Kürt sorununa demokratik çözüm konusunda yol almaksa, meseleyi seçim hesapları için araçsallaştımak en elverişsiz, hatta son derece tehlikeli bir yaklaşım olur.

Bizim önerimiz ve tercihimiz, muhalefetin tümünü kapsayacak, geniş bir toplumsal temele dayanacak, parlamentonun etkin bir biçimde rol üstleneceği, yasal çerçeveye bağlanmış ve şeffaf bir sürecin işletilmesidir. Böyle bir yol açılırsa, biz de üzerimize düşen sorumluluğu ve görevleri elbette yerine getiririz.

Bunun dışında "AKP'yle uzlaşma" anlamına gelecek herhangi bir yaklaşımın veya girişimin içinde yer almayız. Açıkçası muhalefet partilerinden ve demokrasi güçlerinden de Kürt sorununun çözümü bakımından, ana hatlarını belirttiğim "diyalog – müzakere – demokratik siyaset – toplumsal meşruiyet" modeli konusunda açık ve cesur davranmalarını bekliyoruz.

Şunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Son kongremizde aldığımız en önemli karar "demokratik cumhuriyete ve özgür geleceğe en geniş demokrasi ittifakıyla ulaşma" politikası ve hedefidir.

Bu karara bağlı olduğumuzu her fırsatta tekrarlıyoruz. Bu ay hayata geçireceğimiz üç aylık yeni mücadele programımızın temelini de, belirttiğim karar ve hedefi her alanda somutlaştırarak geliştirmek yer alıyor.

Nefret ve savaş politikalarından beslenen, talanı ve soygunu her alanda yerleştiren, bu tekçi ve despotik düzeni değiştirmenin ancak bu yolla mümkün olacağını savunuyoruz.

Parti olarak bu konularda üzerimize düşen görev ve sorumlukların bilincindeyiz. Toplumsal ve siyasal muhalefetin de bu farkındalık ve sorumlulukla hareket etmesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum."