Dün Anıtkabir ziyaretçi rekoru kırmıştır. 10 Kasım’da Atatürk’ü ziyaret edenlere “örgütlü” bir yeni grup katıldı bu yıl. Bir başka rekor da, Erdoğan’ın 10 Kasım konuşmasındaydı; galiba daha önce hiç bu kadar çok Atatürk dememişti.

AKP örgütleri “Anıtkabir” kampanyası başlattı. Sokaklara “Anıtkabir’e gidiyoruz”, “Anıtkabirde’yiz” pankartları asıp; İstanbul’dan İzmir’den otobüsler kaldırdılar. Gece yarısı yollara düşüp sabah Ankara’ya vardılar.

Aydınlık, bu göz yaşartıcı ilgiyi “ayakta alkışladı”. E, tabii; iyi bir şey AKP yaptı diye kötü olacak değil ya!

Yavaş yavaş AKP’den soğumaya başlayan “Beyaz AKP’liler” olduğunu, 2019’a giderken mutlaka onların da gönüllerinin alınması gerektiğini söyleyip bu yeni yönelişi böylesi bir niyet okumayla sorgulayanlar var. Dün, Erdoğan da; “Biz Atatürk’e Atatürk dedik diye bir sürü senaryolar yazı(lı)yor” dedi.

Yine de biraz riskli AKP’nin yaptığı. Malum İslamcı çevreler; laikliği getiren Atatürk’e karşılar. Tekke zaviyeleri yasaklayan, fesi çıkarttırıp şapka giydiren, rotayı Batı’ya döndürüp hilafeti kaldıran Atatürk’e karşılar. Hilafeti de kurtarmak için Samsun’a giden MustafaKemal’e değil. Allah adına gâvurla savaşıp, muzaffer olan Gazi Mustafa Kemal’e değil! “Atatürk”ten sakınıp “Gazi” demeleri ondandı.

Tam da 2019 öncesi, uzaklaşan Beyaz AKP’lilere (Anıtkabir’e) giderken, Atatürk’ten pek hazzetmeyen evdekilerden olma riski var!

Neyse, onlara da; “Anıtkabir’de sadece Atatürk yatmıyor, Gazi Mustafa Kemal de aynı yerde” denilir! Yüzde 50 + 1 şartı varken armudun sapı üzümün çöpü dememeleri söylenir. Demokrasilerde sandığın anlamı ve şu 15 yılda ne kazanıldıysa sandık sayesinde kazanıldığı vurgulanır!

Hem Atatürk diyenler de çeşit çeşit…

Gardrop”, Atatürkçülük önüne takılmış en bilinen sıfat. “GardropAtatürkçüleri”; kravat, papyon takıp Batılı kıyafeti yeterli bulan, Atatürkçülüğü de özel günlerde dolaptan çıkarıp giyinenler işte.

Bir internet sitesinde gördüm; pek çok sıfat saymışlar Atatürkçülük önüne konulan: “Papağan Atatürkçüler”, “Tören Atatürkçüleri”, “Reklam Atatürkçüleri”, “Korku Atatürkçüleri”, “Ticaret Atatürkçüleri”, “ModaAtatürkçüleri”, “SöylevAtatürkçüleri”, “10KasımAtatürkçüleri”, “OlağanüstüDönemAtatürkçüleri”. Hepsi var da; başlıkta kullandığım, zamanın ruhuna da uygun en önemlisini atlamışlar: Sandık Atatürkçülüğü!

Adından da belli; “Sandık Atatürkçülüğü” seçimde size birkaç puan getireceğine inandığınızda sarılınan Atatürkçülük oluyor.

Aslında, bu sadece Atatürkçülük için değil, siyasette en yüce değeri sandık saydığınızda çok şey için geçerli oluyor. “Sandık Müslümanlığı” oluyor, misal. Demokratik değerleri mezara kadar değil de sandık konulan Pazar’a kadar savunanlarınki de “Sandık demokratlığı”…

Geçen gün muhtarlara konuşurken, biraz alaycı, 2019 için CHP’ye eşcinseller üzerinden çaktı Erdoğan: “Milletimizin değerleri ile bağları öylesine kopmuştu ki, CHP’li ilçe belediyesi, mahalle komiteleri için yapılacak seçimde 5’te 1 oranda eşcinsel kotası koyabiliyor. Allah şaşırtmasın, şu hale bak ya. Böyle nereye savrulacağı belli olmuyor. Biz bu partinin hangi söylediğini dikkate alalım. … Milletimizin değerlerine savaş açanlarla işimiz olmaz.

Buna, bu ara pek görünür olan “AK LGBTİler” ne der bilmiyorum. Ama insan böyle düşünebilir, hep böyle düşünebilir, düşüncelerini zamanla değiştirebilir de; bunu anlarım. Ancak, düşünce değişimleri ile sandık tarihleri çakışınca, “savunulan yeni düşünce”nin önüne “sandık” sıfatı cuk oturuyor.

2002’de misal, tam da sandık öncesi, Abbas Güçlü’nün Genç Bakış programına konuk olan Erdoğan, bir gencin eşcinsel vatandaşlarla ilgili sorusuna, gayet ciddi, şöyle yanıt vermişti: “Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart. Zaman zaman bazı televizyon ekranlarında onların da muhatap oldukları muameleleri insani bulmuyoruz.

Sandık bu; nelere kadir!