Sandıktan Topan Karakılçık çıktı!

L. Doğan Tılıç

dogantilic@birgun.net

Seçime şunun şurası birkaç ay kaldı; az zaman sonra bütün adaylar belli olmuş ve 31 Mart’ta sandıktan çıkmak için kampanyalarına başlamış olacaklar.

Sandıktan çıkanlar, sandıkların kurulduğu yerlerde hayata nasıl ve ne kadar dokunacaklar? O dokunuşlar ranta-talana mı dönüşecek, yoksa “bir başka hayat” için üretim-tüketim ilişkileri içinde yaşamlarına değdikleri insanları gönendirmeye mi?

İkincisi de mümkün ve doğru dokunuşlarla hayatlar değişebiliyor!

Kars’ın Boğatepe köyünü anlatmıştım bu köşede; doğru bir dokunuşla değişen hayatlardan; köyden kaçanların geri dönüşünden; yok olan tahılın, etin, sütün, peynirin tekrar ortaya çıkışından; “ekmeğin kokusunun, damağın tadının” geri gelişinden söz etmiştim.

Yıllardır siyaseten kazanmanın böyle başarı öyküleri yaratmaktan geçtiğini yazar söylerim, solun ancak bunu yaparsa toplumsallaşıp çoğalacağına inanırım.

Boğatepe’den söz edip de üretici pazarlarında keyifle dolaştığım Seferihisar’dan, oradaki başarı öyküsünden söz etmemek haksızlık olacaktı.

“Topan Karakılçık” yaşlı bir köylünün sandığından çıktı; Seferihisar’ın Gödence köyünde!

Yok olduğu sanılıyordu. Yerel buğday türlerinden biriydi ve tarımımız on yıllardır yediğimize içtiğimize de musallat olan emperyalizmin elinde can çekişirken, yerli tohumların satışını yasaklayan yasalar çıkarılırken Topan Karakılçık Buğdayı da kaybolmuştu.

Seferihisar Belediyesi, şehrini dünyanın parmakla gösterdiği bir yer yapan başkan Tunç Soyer’in “başka bir tarım mümkün” politikası gereği, sandıktan çıkan o bir avuç tohumu 4 yıl süren çalışmalar sonucu çoğalttı. “5’inci yıl 6 dönüm, 6’ncı yıl 120 dönüm, 7’nci yıl 280 dönümde hasat” yaptılar ve “bu yıl da yaklaşık 500 dönüm ekildi”.

Seferihisar’ın köyleri, ki onlar büyükşehir yasasıyla mahalle yapıldılar, “Ekeceğiz de ne olacak?” kaygısıyla üretimden kaçmıyorlar. Belediye’nin “Alım Garantili Üretim” projesiyle, üretici, Belediye’ye ne kadar üretim yapacağının, Belediye de devletin açıkladığı buğday taban fiyatının iki katına satın alacağının sözünü veriyor.

Seferihisar’ın adını belki de Türkiye’nin ilk “Cittaslow” (Yavaş/Sakin Şehir) ilçesi olduğunda duydunuz. Belki sadece gidip görülecek bir turizm beldesi olarak düşündünüz, belki orada emeklilik düşleri kurdunuz.

Ancak, Seferihisar bunlardan çok fazlası; orada yaşayanların ürettikleri, üreterek hayatlarını iyiye güzele doğru değiştirdikleri bir yer.

Orada; kendisini çocukların aldığı nefesten, içtiği sudan sorumlu hissettiğini; kadınların eşit yaşamalarını, yaşlıların mutluluğunu; toplum sağlığını; kuşaklar arası köprüler kurmayı asli görevi saydığını söyleyen bir belediye var.

Üretici pazarları açıp, üretici birlikleri ve kooperatifler kurarak, tarım ürününü işleyip sanayi ürününe dönüştürerek insanların toprakları terk etmesine engel olmuş, yaşam kalitelerini yükseltmiş bir belediye var.

Yerli tohuma sahip çıkıp, her yıl Türkiye’nin dört bir yanına 1 milyonun üzerinde yerli tohum ve fideyi ücretsiz dağıtarak, Seferihisar örneğini başka yerlere de taşımaya çalışmış bir belediye var.

Bütün köyleri dolaşıp sandıklarda kalan son tohumları toplayarak, o tohumların takasını sağlayarak, Can Yücel Tohum Merkezi kurarak yürüyen bir yerel yönetim var.

Okumayı burada kesip Youtube’dan Seferihisar videoları izleseniz orada yapılanları belki daha net görecek (https://www.youtube.com), başarılarının tarımla sınırlı olmadığını fark edecek, keyifli bir hafta sonu geçireceksiniz!

Partilerin “Bütün Türkiye’yi böyle yapacağız” diye anlatabilecekleri başarı öyküleri olmalı diyorum ya; alın işte Seferihisar!