Sanıkları Masum, Yakılanları Suçlu Olan Ülke

Turan Eser

2019 yılında 50 hasta mahpus cezaevinde yaşamını yitirirken, Sivas’ta insan yakanın serbest bırakılması nasıl bir adalettir?

İHD verilerine göre, hapishanelerde 457’si ağır olmak üzere, toplam 1333 hasta mahpus bulunurken, özellikle İslamcı bir mahpusların, cumhurbaşkanlığı affından yararlanması hangi eşitlik anlayışında mevcuttur?

İnsan Yakmaktan Hüküm Giymiş Ahmet Turan Kılıç’a Af

Bazı İslamcı STK’lar, “AhmetDedeyeÖzgürlük” kampanyası düzenlediler.

İddalarına göre, “Ahmet Turan Kılıç masum ve suçsuz yere mahkum edildi. Sağlık durumu cezaevinde kalmasına uygun değildi.”

Hatta İslamcı bir STK, 17.05.2019 tarihinde Kılıç için “kocama hali yok, cezaevinde kalabilir” raporu veren Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu üyelerinin hepsine ceza verilmesi için 30 Ekim 2019 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştular.

“Suçsuz ve masum” denilen Ahmet Turan Kılıç, yedi kamu görevlisinin resmi kayıtlara geçen ifadelerine göre; Arkadaşlar bu bir cihattır, yürüyelim diye kalabalığı tahrik ederek otele doğru sevk eden, kamu malına toplu zarar vermek, yanıcı-patlayıcı madde ile ızrar, yangın çıkartarak 35 kişiyi kasıt altında öldürmek, 45 kişiyi yangın çıkartmak suretiyle öldürmeye kalkışmak, otele taş atmak ve bu suçları işlemeye teşvikten” dolayı idama mahkum olmuştu. İdam cezasının Anayasa'dan çıkarılmasıyla, cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrilmişti.

Yananların Talebine Sağırlar, Yakanların Tarafına Saf Tutarlar

Yananların çığlığını duymayanlar, yakanların avukatlığını üstlenip, milletvekil, bakan ve belediye başkanı oldular.

İnsanlığa yönelik bir suçlarda “zaman aşımı” olmaz. Ama 27 yıldır Sivas davasında adaleti bulamayan yargı, Mart 2012'deki Sivas katliamı davasında “zaman aşımı” kararı verdi. AKP iktidarı da bu karara “hayırlı olsun” dedi.

Sivas’ta yakılan 33 insanın ailesi ve avukatları, firardaki sanıkların yurtdışındaki adreslerini yargıya teslim ederek, faillerin geri getirilmelerini talep ettiler. Ama AKP aranan failler bilinçli bir tercihle bulunamadı. Yurtdışına kaçan sanıkların “suçluların geri iadesi” konusunda samimi adımlar atılmadı.

Sivas katliamına ilişkin bugüne kadar hiç bir idari ve siyasi sorumlular hakkında hiçbir işlem yapılmadı.

Katliamdan sorumlular kollandı. Adil yargılama olmadı.

Örneğin davanın 1 numaralı sanığı Cafer Erçakmak hiçbir zaman yakalanamadı. Bu kişi aranırken Sivas’ta yaşamaya devam etti. 1999’da evlendi, 1997’de askere gitti, çocuğunu nüfusa kayıt etti, 2000 yılında ehliyet aldı ama devlet kırmızı bülten ile aranan bu adamı bulmadı!

Söz konusu Sivas katliamının İslamcı hükümlüleri olunca, onların hukuksal savunulması olunca, af talebi ile serbest bırakılması talebi olunca, AKP iktidarı tüm yetkilerini ve gücünü kullandı.

Cezaevinde bulunan Ahmet Turan Kılıç'ın kalan cezası, Adli Tıp Kurumu'nun verdiği sağlık raporu gerekçesiyle, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından affedilip, serbest bırakıldı.

Bu Af İdeoloji Kokuyor.

Adalet, eşitlik duygusundan yoksun, bu İslamcı af kamuoyu vicdanı rahatsız etmiştir.

Siyasi taraftarlık üzerinden verildiği ayan beyan. Eğer hasta mahpusların hakları üzerinden eşitlikçi ve adil bir uygulama olsaydı, 457’si ağır toplam 1333 hasta mahpusun dilekçeleri göz önünde bulundurulurdu. Bu hastaların birçoğu ölümün sınırlarında yaşama tutunmaya çalışıyor. Ellerindeki Adli Tıp Kurumu ve hastane raporlarına rağmen, AKP iktidarı onları serbest bırakmıyor.

Çünkü AKP iktidarının insan hakları algısında evrensellik yok, ümmetçilik var. O nedenle Sivas katliamında derin devletin işbirlikçisi olan siyasal İslamcı sanıkların kurtarmayı “hak” saydılar.

Eğer insan haklarına dayalı adalet ve herkes için eşitlik temelinde kurumsallaşsaydı, affın rengi İslamcılık ve ideolojik olmazdı.

Hasta mahpuslara “senin mahpusun, benim mahpusum” diyen bir anlayış, adalete, eşitliğe ve insan haklarına dayalı bir hukuk devleti inşa edemez.

Hasta mahpusların sağlığa erişim hakkının sağlanması, cezaevlerinin sağlığa uygun yapılanması, hasta mahpusların durumu ile hasta haklarına saygı temelinde ilgilenmek, insan haklarının vazgeçilmez bir unsurudur.

Sağlığı cezaevinde kalmaya uygun olmayan hasta mahpusların serbest bırakılması ve eşit haklarla sağlık hizmetlerine erişim hakkı, insan ve hasta hakkıdır.

Adalet Bakanalığı’nın verilerine göre, 2013-2017 arasında cezaevlerinden tahliye edilemeden 451 hasta mahkûm yaşamını yitiriyorsa, bazı mahpuslar için “toplum güvenliği” gerekçe gösterilerek tahliye edilmezken, insan yakanları “toplum güvenliğini” tehdit etmeyen “masum-mağdur” gibi sunulması, adaleti ve vicdanı sorgulamamızı zorunlu kılıyor.

Yani sorunumuz adalet. Sorunumuz vicdan.

Sivas katliamını hazırlayan, o karanlık derindekiler ortaya çıkmayacaksa, yargılanmayacaksa, adalet karşısında hesap vermeyeceklerse, o adaletin vicdanı kirlenmiştir, çürümüştür.

"Anayasa’ya uyun" diyorlar.

Hadi gelin uyalım;

Anayasa "yurttaşların eşit ve özgür olduğu, temel insan haklarına dayalı, sosyal hukuk devletidir" diyor.

Madem “hukuk devletiyiz” Sivas Madımak Oteli katliam davası neden 27 yıldır sonuçlanmadı?

Madem Anayasanın 10. Maddesinde; "herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kimseye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz” denilmektedir.

O zaman bu mezhepçi ve İslamcı af imtiyazı neden?