Rahmi Turan bir CHP’li Saray’da gizli görüşme yaptı iddiasını ortaya atmıştı. Kılıçdaroğlu “Doğru ama isim vermiyorum” demişti. Külliye ise iddiayı külliyen yalanlamış ve hatta CB “Doğruysa ben CB’liğimi ortaya koyuyorum sen de genel başkanlıktan istifa edecek misin” diye el yükseltmişti.

Saray’ın kumpası mı? CHP içi muhalefet bastırma kumpası mı?

Önce R. Turan “kaynağı açıklamam ismi açıklıyorum” dedi: Muharrem İnce. Sonra İnce, “Bu bana, benim üzerimden parti içi muhalefete yönelik şerefsizce bir saldırıdır” diye cevap verdi. Sonunda R. Turan kaynağını da açıkladı: Talat Atilla. Talat Atilla da “Kaynağımın ismini söylemem söz konusu olamaz ama bir CHP’li” dedi.

Tüpçü sütçüyü, sütçü sucuyu, sucu bahçıvanı, ismi açıklanmayan kaynak da hepsini…

Maksat hâsıl oldu CHP karıştı. İnce basın toplantısı yaptı, Saray komplosu değil dedi ve onun sayesinde de Saraylılar inisiyatifi tamamen ele almış oldu.

Kılıçdaroğlu haklı olarak “CHP örgütlerine yönelik ciddi kumpaslar var” diyor. Daha önce de R. Turan iddiası için “Doğru ama isim vermiyorum” dememiş miydi? Demişti.

CHP’li olmayan solcular CHP yönetimine dair bir şey yapamazlar ki, çay içip kederle izlemekten başka.

Tank-Palet, bin lira altı emekli maaşı, ekonomik kriz, Trump mektubu filan, bunlar konuşulmayacak artık. Şimdi CHP geyiğiyle günler geçecek nitekim. Yandaş medya şıkır şıkır oynuyor.

Ve bütün önemli işler kapalı kapılar ardında el altından yapıldığında spekülasyon ve komplo teorileri kol gezer tabii ki.

Ama şahsen komplo teorisi yapmaya ihtiyacım yok. Herkesin yuvası kendi sarayıysa madem, ben de bizim Saray’dan isminin açıklanmasını istemeyen güvenilir bir kaynağımın verdiği bilgiyi paylaşarak gazetecilik yapacağım: “Elbette baş şüpheli Saraylılar. Sözcü tirajı yüksek bir ‘muhalif’ gazete (idi). Açılan davalarla başı dertteydi. Yargılaması sürerken son aylarda manşetlerinde manidar değişiklikler de yaşanıyor ve Saray doğrudan veya dolaylı destekleniyordu. Sözcü böylece Saray tezgâhında Hereke halısı dokumaya girişti. CHP yönetimini karıştırarak Saray’ın kurduğu kumpasa tetikçilik yaptı. Saray hem tirajı yüksek muhalif bir gazeteyi itibarsızlaştırarak bertaraf etmiş hem de CHP’yi karıştırmış oldu. Bir taşla hem Sözcü hem CHP kuşu yani. Yeter ki kuşluktan vazgeçmeyenler eksik olmasın. Tabii asıl vahimi CHP içi muhalefeti bastırma iddiası. İyi de zaten seçim galibiyetiyle ‘rakipsiz’ olan Kılıçdaroğlu niye buna ihtiyaç duysun? Ve daha da vahimi, zarf içinde zarf ve tuzağa düşürülen Kılıçdaroğlu’na İnce operasyon!”

Bizim Saray’dan haberler böyle. Bakalım ben de kaynağıma güvendiğim için pişman olacak mıyım!

(Güvenilir kaynağım, haber değeri var mı bilmiyorum ama, şunları da söyledi: Saray kumpaslarına ve CHP yönetiminin alışıldık beceriksizliklerine takılmamak lazım. Saray gitmemek için direnecek. Gitse bile rejimin devletteki ve toplumdaki kalıntıları –özellikle Suriye kaynaklı faşist cihatçılar– yüzünden kısa vadede huzur ortamı sağlanmayacak. Saray kumpasları bitmez, bunlara çanak tutan CHP yönetimindeki aymazlık da bitmez. Yoksulluğa karşı mücadele eden olmazsa o yoksullar yine cellâtlarının peşinden gider. Ancak sınıf mücadelesinin dili, Saray kumpaslarını ve CHP aymazlıklarını aşarak, yoksullara neden yoksul olduklarını anlatabilir. Diyeceksin ki, bunlar zaten bildiğimiz şeyler. Öyleyse önce bildiklerimizden başlayalım, bilmediklerimizi de öğreniriz.)

Madem CHP yönetimine lafımız geçmez…

Kettle çıt etti. Gidip çay demleyeyim bari.