Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

RTE’ye göre “Bütün kötülüklerin anası Cehape zihniyeti”dir!

“CHP pisliktir, çöplüktür, tezektir…”

Reis’in dilinin kemiği yok, ağzına geleni söylüyor. Konuşmalarda artık “makam ciddiyeti”, “Cumhurbaşkanlığı sorumluluğu” diye bir şey kalmadı. Mahalle kavgasında bile söylenmeyecek sözler, resmi sıfatı “AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı” olan kişinin ağzından hiçbir denetime uğramadan çıkabiliyor…

Ama ben asıl şu “Cehape” söylemine bitiyorum!

Bizim abecemizde “ha” diye bir harfin olmadığını; Türkçedeki tüm sessiz harflerin, önlerine “e” ünlüsü konularak seslendirileceğini; CHP kısaltmasının da bu nedenle “Ce-He-Pe” diye söyleneceğini ilkokul bebeleri biliyor bugün.

Gelin görün ki bin yüz odalı Saray’ın geçici sakinine bunu anlatmak pek kolay görünmüyor!

Gerçek bu iken, Reis’in diplomasıyla ilgili tartışmalar çok da anlamlı gelmiyor bana artık. Biz daha işin abecesinde olduğumuza göre, RTE’nin yükseköğrenim diploması olsa ne yazar!

RTE’nin Sarayı’nda “Başdanışman” bolluğundan geçilmiyor! Bana sorarsanız, oraya ivedilikle bir “Türkçe Danışmanı” gerekiyor!

Ha, bir de kısaltması İHH olan İslamcı bir vakıf var, biliyorsunuz.

O kısaltmayı da televizyonlarda İ-Ha-Ha diye seslendirenlerin dilini eşekarısı soksun!

• • •
Virgülü ya yanlış ya eksik kullanıyoruz
14 Mayıs 2018 tarihli BirGün’ün 8. sayfa manşetinden bir başlık:

“O tekme atandan hesap sormazsam, namerdim”

Bu başlıkta virgülün yeri var mı?
15 Mayıs 2018 tarihli BirGün’ün 1. sayfasındaki şu başlıkta da virgülün hiç yeri olmaması gerekiyor:

“TRT’nin Cumhur İttifakı’na 37 saat ayırıp, muhalefet partilerine yer ayırmamasına tepkiler sürüyor.”

Burada “ayırıp” sözcüğü ulaçtır. Ulaçlar, tümcedeki ilk öğeyi sonraki öğeye bağlar. Dolayısıyla araya virgül koymak gerekmiyor. Ayrıca başlıkta geçen “ayırmak” eylemini yinelemiş olmamak için, ikinci söz öbeğini “muhalefet partilerine yer vermemesine tepkiler sürüyor” diye yazabilseydik anlatımı zenginleştirmiş olurduk.

Bir başka örnek, 16 Mayıs 2018 tarihli BirGün’ün “Yeşil BirGün” sayfasından:

“… Madencilik Şirketi’nin, bir yıllık maden arama ruhsatı aldığını öğrenen Ayvalıklılar, eylem yaptı”.

“Gözlerini şimdi de denize diktiler” başlıklı haberdeki bu virgüller de çok gereksiz.

Yine 16 Mayıs 2018 tarihli BirGün’ün 8. sayfasında dört sütuna çekilen başlıkta, bu kez virgül olması gereken yere noktalı virgül konulmuş:

“Parlamenter sisteme veda; kaos kapıda!”

Noktalama imlerinin her birinin tanımlanmış işlevi var. Eksik, fazla ve yanlış kullanımdan sakınmak gerekiyor.
• • •

Yıl ve tarih karıştırılıyor
“Yıl” ve “tarih” kavramlarının çoğu zaman karıştırıldığını birkaç kez örneklemiştik. İşte yanlış kullanıma ilişkin iki yeni örnek daha:

-“1 Ocak 1923 yılında İstanbul’da doğan Seyfettin Karadayı…” (Cumhuriyet, 12 Ağustos 2017, Kültür Servisi)
-“3 Haziran 1963 yılında hayata gözlerini yuman Komünist Şair Nâzım Hikmet…” (“Nâzım Hikmet anılıyor”, BirGün, 2 Haziran 2018, s. 2)

Bu tümcelerde kullanılması gereken doğru sözcük, “yılında” değil “tarihinde” olmalıydı…

***

Haftanın notu

Hasta mahpuslar
Türkiye’de çok acımasız bir “infaz hukuku” işletiliyor! Hapishaneler “cezaevi” olmaktan çıkmış, birer “ezaevi”ne dönüşmüş! Fiziksel koşulların elverişsizliği bir yana, insanlık onurunu ayaklar altına alan uygulamalarıyla da vicdanları ayaklandırıyor bu çağdışı infaz kurumları…

Cezaevleri ülkemizde hiçbir zaman insani koşullara uygun olmamıştır. Ama son yıllardaki uygulamaların sıkıyönetimler döneminde bile görülmediğini söylemek zorundayız. İnfaz koruma görevlilerinin mahpuslara kötü davranışları, çıplak aramalar, yaşam boyu tekli hücrelerde tutma, kitap-dergi-mektup yasakları, ama en önemlisi de hasta hükümlü ve tutukluların sağlık haklarından yararlanamamaları…

Cezaevlerinden mektuplar alıyoruz. Yirmi yıldır tek kişilik hücrede tutulan ve insan sesine hasret kalmış mahpusların çığlığına sesiz kalamayız. Bunların çoğu ağır hasta. İçlerinde eli, kolu, bacağı olmayanlar; yatalak olanlar var. En yaşamsal gereksinimlerini tek başlarına karşılayabilecek durumda değiller. Beslenemiyor, temizliklerini yapamıyor, ilaçlarını alamıyorlar…


Muhalefet partilerinin, toplama kamplarına benzeyen cezaevleriyle yakından ilgilenmeleri gerekiyor. CHP’nin “vitrindeki” milletvekillerinden birine, ciddi sağlık sorunları olan bir hükümlünün adını ve adresini vermiş, kendisiyle ilgilenmesini rica etmiştim. Üç kez söz vermiş olmasına karşın ne yazık ki sözünü yerine getirmedi bu sayın vekil. Oysa cezaevlerindeki mahpuslar, bu acımasız koşullardan bir an önce kurtulmak, cezalarını insanca çekmek istiyorlar.