2012’de Atatürk Orman Çiftliği (AOÇ) arazisinden 60 bin metrekare kiralayan Cumhurbaşkanlığı’nın 2016 sonunda işgal ettiği alan 310 bin metrekareye çıktı

Saray çiftliğe yayılıyor

NURCAN GÖKDEMİR nurcangokdemir@birgun.net @nurcangokdemir

Tarihi ve doğal sit statüsü, Atatürk’ün mirası niteliği taşıması nedeniyle Atatürk Orman Çiftliği alanına yapılması eleştirilen Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve eklentilerinin işgal ettiği alan beş yılda 60 bin metrekareden 310 bin metrekareye çıktı. Sayıştay, 148 kiracısı bulunan AOÇ’nin kiralanan alanları kontrolde sorun yaşadığı, bazı alanların ada parsel numaralarının bile sözleşmelerde yer almadığı, krokilerin sözleşmelere eklenmediğini tespit etti.

Sayıştay’ın Atatürk Orman Çiftliği’ne ilişkin 2016 yılı denetim raporunda yer alan bilgiler, Başbakanlık Hizmet Binası olarak inşaatına başlanan daha sonra Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne dönüşen, Cumhurbaşkanlığı konutu ve hizmet binalarının yanısıra cami, kongre salonu ve kütüphane ile genişleyen yerleşkenin yayıldığı 310 bin metrekareye ulaştı. 2012 yılında 60 bin metrekarelik alanın kiralanması ile başlayan inşaat için 2013 yılında 63 bin metrekare ve Saray’ın hizmete açıldığı 2014 yılında da 14 bin 208 metrekare alan Atatürk Orman Çiftliği’nden kiralandı.

2016 raporuna göre, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği üzerinde görülen araziler 132 bin 368 ve 177 bin 234’lik iki ayrı parselde toplam 309 bin 602 metrekareye ulaştı. Arsa ve bina olarak görülen bu taşınmazlar için Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Atatürk Orman Çiftliği’ne 782 bin 176 lira yıllık kira ödüyor. Bu alanlar için yapılan kiralama sözleşmesinin bitiş tarihi olarak 11 Şubat 2030 tarihi belirlendi.

Yarısına yakını kayıp
Sayıştay’ın raporunda, Atatürk Orman Çiftliği’nin 5 Mayıs 1925 tarihinde yaklaşık 55 bin 540 dekar olan arazilerinin devir veya satış sonucu 33 bin 256 dekara gerilediği bildirildi.

Çiftlik arazilerinde meydana gelen kaybın toplam alanın yüzde 40’ına karşılık geldiğinin altı çizilen raporda yer alan tespitler özetle şöyle:

»Meydana gelen arazi
kayıpları nedeniyle parçalı alanlar oluşmuş ve bu alanlar arazi bütünlüğünü bozduğundan işletilmesi bazı sorunlar yaratan mekânlar haline dönüşmüştür.

»Arazilerin kanunlarda belirtilen kamu yararı ve satış veya devir amaçlarına aykırı olarak, daha sonra başka kişi ve kurumlara satıldığı, devredildiği, tahsis edildiği veya atıl bir şekilde bırakıldığı görülmektedir.

59 dekar ihtilaflı 83 milyon alacak
4 bin 570 dekarlık alanın kiralandığı ve bunun toplam büyüklüğün yaklaşık yüzde 15’ini oluşturduğu belirtilen raporda, 59 dekar arazi ile ilgili bazı kişi ve kuruluşlarla ihtilaf bulunduğu belirtildi.

Sayıştay raporunda, AOÇ Müdürlüğü’nün gelir sağlamak ve bazı kuruluşların ihtiyacının karşılanması amacıyla kısa ve uzun süreli olarak kiralama yaptığı anımsatılan raporda, ödenmeyen kiralar dolayısıyla 83,6 milyon TL alacak bulunduğu bildirildi. 2016 yılında AOÇ, 37,6 milyon TL tahsilat yapabildi.

En büyük borçlu Büyükşehir
Tahsil edilemeyen 45,9 milyon TL’nin 45,8 milyon TL’sinin Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait olduğu ve bunun 39,7 milyon TL’sinin Ankara Şehirlerarası Terminal’in bulunduğu alanın kirasından kaynaklandığı belirtildi.
Belediyenin borcu 34 ay vade ile ödemeyi taahhüt ettiği, Haziran 2017’ye kadar 23,3 milyon TL tutarında ödeme yapıldığı, ancak borçların ödenmesinde aksaklıklar yaşandığı bildirildi.

Kiralar düşük
Şubat 2017 itibarıyla 87 resmi kurum, 61 özel kişi olmak üzere toplam 148 adet kiracı bulunduğu, AOÇ gayrimenkullerinin kira bedellerinin piyasa rayicinin altında belirlenmemesi, özellikle uzun süreli kiralamalarda kira bedellerinin günün ekonomik koşulları altında yeniden gözden geçirilmesi ve kira bedellerinin rayiç değerlere getirilmesi uyarısında bulunuldu.

Ada parsel numarası bile yok
Raporda, kiralanan taşınmazlara ilişkin eski protokollerde arsa ve kapalı alan genişlikleri ile açık bilgilerin yer almaması nedeniyle kullanılan alanın kontrol edilemediği bildirildi. Buna kapalı ve açık alanların yüzölçümü ve mevcut durumlarını gösteren plan veya krokilerin sözleşme eki olarak kiracılara teslim edilmemesi, aykırı davranışların kesin tahliye şartı konusunda yeterli açıklıkta hüküm bulunmaması, hatta kullanıma verilen alanın ada parsel numaralarının dahi sözleşmelerde yer almamasının yol açtığı vurgulandı.

Bazı kiracıların inşaat ve tesis yaparak açık alanları genişlettikleri, Saray inşaatında da en büyük sorun olan birinci derece tarihi ve doğal sit niteliğine karşın kapalı alan inşaatı yaptıkları kaydedildi.