Eskiden İstiklal Caddesi’nde kendimizi ödüllendirmek için gittiğimiz iki tatlıcı vardı: İnci Pastanesi ve Saray Muhallebicisi

Eskiden İstiklal Caddesi’nde kendimizi ödüllendirmek için gittiğimiz iki tatlıcı vardı: İnci Pastanesi ve Saray Muhallebicisi. Emek Sineması’yla beraber İnci Pastanesi’ni de AVM yapmak için yerinden ettiler. İnci, kapatma kararının ardından yüksek cezalar ödeyerek bir süre daha direndi. Sonra zorla kapattılar. İnci Pastanesi, Mis Sokak’a geçti; taşınmaktan ziyade sürgün oldu. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, kendi başkanlığı döneminde sürgün edilen İnci Pastanesi’ni yeni yerinde ziyaret edip, “Beyoğlu İnci’sine kavuştu” diye twit attı. Sayın Misbah, yediğin içtiğin senin olsun, yıktıklarını anlat. Geçen cumartesi yapılan Emek Sineması eyleminde, Emek ve İnci’nin yerine yapılan binanın inşaatını mühürledik. Yayındayız Misbah!
İstiklal Caddesi’nde aynı sırada bir de Saray Muhallebicisi vardı. Şu anda Demirören AVM’nin bulunduğu yerde. Boş masa bulmak için sıra beklerdik. Aşçılarının eline sağlık, tatlıları da şahaneydi. İçeri girince Kazandibi yerdim ama Saray Muhallebicisi, aslında vitrininde bir kule gibi görünen, şerbeti akan kadayıf demekti. Önünden geçtikçe en üstteki kadayıf parçasını alıp elma gibi dişleye dişleye yemek isterdim. Saray, yerini boşaltıp caddenin karşı kısmına taşındı. İnci için o kadar mücadele verildi, Saray Muhallebicisi ise sessiz sedasız, bir sandalyeden diğerine geçercesine karşı dükkâna geçiverdi. Meğer işin içinde bir makam koltuğu varmış. Efendim Saray Muhallebicisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Kadir Topbaş ve ailesine aitmiş.
Saray’ın işleyişi vitrinden göründüğü kadar tatlı değilmiş. 15-16 saati bulan çalışma saatlerine rağmen 8 saat çalıştıklarına dair belge imzalatılan, izin yapmaları engellenen Saray Muhallebicisi çalışanları; mesai saatlerinin ve izin günlerinin düzenlenmesini, fazla mesai ücreti verilmesini, asgari ücret üzerinden yatırılıp üstü elden teslim edilen maaşlarının emeklilik haklarının zeval görmemesi için gerçek rakamlarıyla yatırılmasını talep etti. Hakkını arayan 14 Saray Muhallebicisi çalışanı işten atıldı.
Firma işten çıkarma gerekçesini, ‘işyerinde gruplaşma, işi layığı ile yapmama, iş barışını bozma’olarak açıkladı. Tazminatlar ve içerdeki fazla mesai ücretleri verilmedi. İşçiler de haklarını arama yoluna gitti. Mahkeme süreci devam ediyor, pazar günleri işten atılan Saray işçileri, şubelerin önünde eylem yaparak müşterileri boykota çağırıyor.
İşçilerin beyanlarına göre yaptıkları her yeni iş başvurusunda, Saray Muhallebicisi yetkililerinin müesseseye açtığı telefonlarla işe girmeleri engelleniyor. Zaman zaman işçilerin kendi aileleri de devreye sokularak davalarından vazgeçmesi için baskı yapılıyor.
Biz Saray Muhallebicisi’nin sahibi Kadir Topbaş’ın “Emek” düşmanı olduğunu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda gösterdiği performanstan biliyorduk zaten. Direnen Saray işçileri bunu bir kez daha ifşa etti.
Kadir Topbaş ve ailesinin sahibi olduğu Saray Muhallebicisi’nden atılan işçiler örgütlendi. Osmanbey, Ataşehir, Kanyon ve Beylikdüzü şubelerinde çalışan 14 işçi, belki de hakları gasp edilene kadar birbirlerini tanımıyorlardı bile. Şimdiyse onları adliye önünde, eylemlerde omuz omuza görüyoruz. Saray’dan atılana kadar sendikalı olmayan işçiler, sonrasında mücadelesine sendikayla devam etme kararı aldı. Topbaş “bir turizm alanı olan Taksim’de” 1 Mayıs kutlanmasını doğru bulmadığını söylemiş. İşten atılan Saray işçileri 1 Mayıs’ta “Bir turizm alanı olan Taksim’de” Devrimci Turizm İş Sendikası’yla yürüyecekler.
Geleneğiyle övünen Saray Muhallebicisi 1935’te, Kadir Toptaş’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde talan edilen Kasımpaşa’da kurulmuş. Resmi internet sitelerindeki açıklamaya göre Saray Muhallebicisi şubeleri: “Son müşteri tatlı bir izlenimle ayrılana kadar dükkânlarını sabah saatlerindeki heyecanlarıyla açık tutuyorlar.” Son müşteri ayrılana kadar çalışan işçiler fazla mesai ücreti istediklerinde servis ettikleri kazan dibi bıraktırılıp işten atılınca kazan kaldırdı.
Yine sitede Saray, misyonunu şöyle açıklıyor: “İyi yemek yiyen iyi düşünür. İyi düşünen dostuyla paylaşır. Dost sohbeti dünyadaki en kıymetli şeydir. Çabamız dost sohbetlerini tüm dünyada çoğaltmak içindir.” Yediği ekmek elinden alınansa artık başka türlü düşünür. Hakkını almayı düşünen, bunu dostuyla paylaşır. Dost sohbeti dünyadaki en kıymetli şeydir. Çabamız dost sohbetlerini ve hak mücadelesini tüm dünyada çoğaltmak içindir.
Yıkılmadan önce Emek Sineması’nda çekilmiş bir film festivali tanıtımında şöyle deniliyordu; “Hayat hızla değişirken, bazı şeylerin kalıcı olduğunu bilmek güzel”
Saray Muhallebicisi tanıtımında; “Her şeyin hızla değiştiği bir dünyada bir geleneği değişen istek ve beklentilerin tüm zamanlarda karşılığı olacak şekilde sürdürmek Hüseyin Topbaş’ın çocuklarına bıraktığı bu sırla mümkün oldu.” demiş. Bu sır da şuymuş: “Kendimizin zevkle yemeyeceği bir tatlıyı müşterimize vermeyeceğiz.” Vermeyin. Zira hak yiyenin muhallebisi yenmez.
Tatlıların şerbetine birkaç damla limon sıkılır ki şerbet şekerlenip tatlıyı mundar etmesin. Sürekli gaz yiyerek gözümüze limon sürmek zorunda kaldığımız İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın sahibi olduğu Saray Muhallebicisi’nin tatlıları da işçilerinin hakkını yemesiyle mundar oldu.
Saray Muhallebicisi Boykot!