Kahramanmaraş ve Hatay depremlerine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan raporda, birçok sorunu görmezden gelse de birkaç cümle ile arama kurtarma faaliyetlerinde gecikmeler yaşandığı ve ağırlıklı sorumluluğun merkezi yönetimde bulunmasının ‘aksaklık’ yarattığı kaydedildi.

Saray’ın deprem raporu: Arama kurtarmada gecikmeler yaşandı
Fotoğraf: DepoPhotos

HABER MERKEZİ

6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde enkaz altından çıkarılamayan on binlerce insanın hayatını kaybetmesine neden olan arama kurtarma faaliyetlerindeki gecikmeler, Cumhurbaşkanlığı’nın hazırladığı rapora da girdi. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan raporda bu gecikmelerin yanı sıra, merkezi yönetimin yetki ve sorumluluğunda sürecin yürütülmesinin ‘aksaklık’ yarattığı kaydedildi.

Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7.7 ve 7.6’lık iki deprem ile 20 Şubat’ta Hatay’da yaşanan 6.4’lük depremlere ilişkin ‘2023 Kahramanmaraş ve Hatay Depremleri Raporu’ hazırlandı.

Raporda, hükümetin deprem öncesi gerekli önemleri almayışı, deprem sonrası koordinasyon zafiyeti ve liyakatsiz kadro politikasının yarattığı ‘ikincil afet’lere hiç değinilmedi. Depremin ardından ortaya çıkan onca soruna karşın raporda yalnızca iki bölümde, ‘arama kurtarma faaliyetlerinde gecikmeler yaşandığı’ ve merkezi yönetimin ağırlıklı sorumluluğunun ‘aksaklıklara neden olduğu’ kaydedildi.

Raporda merkezi yönetime ilişkin, “Depremin aynı anda 11 ile yaygın olması sonucunda yetki ve sorumluluğun ağırlıklı olarak merkezi yönetimin kontrolünde olmasının getirebileceği aksaklıkları ortaya koymuştur” denirken, arama kurtarma faaliyetlerine ilişkin ise “Afetlerde illerdeki arama kurtarma ekiplerinin yetersiz olması halinde en yakın Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğünden afet bölgesine intikal edilmektedir. Ancak, Kahramanmaraş Depreminde il sayısının çokluğu ve yollarda meydana gelen hasar nedeniyle gecikmeler yaşanmıştır” ifadeleri kullanıldı.

Raporun “Afetlere Direnç İçin Risk Azaltım Önerileri” başlıklı son bölümünün “Kurumsal kapasite” alt başlığında yer alan ifadelerin tamamı şöyle:

TAMP, Türkiye Afet Risk Azaltma Planı ve 81 il için hazırlanan İl Risk Azaltma Planları, görev ve sorumlulukları farklı kurum ve kuruluşlara dağıtan çok aktörlü bir afet yönetimi yaklaşımını içermektedir. Ancak bu planlar her ne kadar çok aktörlü bir nitelik taşısa da; depremin aynı anda 11 ile yaygın olması sonucunda yetki ve sorumluluğun ağırlıklı olarak merkezi yönetimin kontrolünde olmasının getirebileceği aksaklıkları ortaya koymuştur.

Afetlerde ve acil durumlarda TAMP’ın uygulanmasına ilişkin yaşanan tecrübeler ışığında güncellenmesi gerekmektedir.

TAMP uygulamasına ilişki sorumlulukları olan kurumların yöneticilerinin düzenli olarak bilgilendirilmesi (özellikle görev değişiklikleri sonrasında); bu kapsamda yetkililerle düzenli tatbikatların yapılması gerekmektedir. Yerelde afet müdahale sürecinin sorumluları olan vali ve kaymakamların bilgilerinin güncelliğinin her daim sağlanması ve farkındalıklarının artırılması yararlı görülmektedir.

AFAD’ın bir koordinasyon birimi olduğu dikkate alınarak yetki ve sorumluluklarının orantılı, insan gücü kapasitesiyle uyumlu ve etkili bir koordinasyonu sağlayacak şekilde belirlenmesi uygun olacaktır.

AFAD’ın yatay bir yapılanmaya geçmesi, yetkilerinin artırılarak herhangi bir afet anında müdahale kabiliyetinin hızlandırılması ve artırılması için gerekli mevzuat düzenlemesinin yapılması yararlı olacaktır.

AFAD’ın Güvenlik ve Acil Durum Koordinasyon Merkezi olanaklarından afet koşullarında daha etkin yararlanılması gerekmektedir.

Kamu yönetiminde devamlılığın sağlanması ve kurumsallaşmanın gözetilmesiyle oluşmuş kurumsal kapasitenin korunması, afetlere hızlı müdahale edilmesinde önemli görülmektedir. Bununla birlikte, afet yönetimine ilişkin aksaklıkların giderilmesi için AFAD’ın yeni bir kurumsal yapılanma ile yetki ve sorumluluk değişiklikleri yapılması ve sistemin oturması ile zaman kaybetmek yerine mevcut yapılanmanın işleyişindeki eksikliklerin detaylı bir şekilde tespit edilerek gerekli önlemlerin alınması daha uygun olacaktır.

Bu kapsamda, teknolojik ve yenilikçi çözümleri uzman personelin kullanımına sunan ve kurumsal kapasiteyi sürekli artıran çözümlere odaklanılması doğrultusunda, afet zararlarının minimize edilmesinde alanında uzman ve teknik personelin en yüksek kalitede ve tecrübeli kişilerden istihdamının sağlanması önemli görülmektedir. Hem ulusal düzeyde hem yerel düzeyde görevin gerektirdiği kadroların istihdamının sağlanması ve tecrübeli personelin muhafaza edilmesi için tedbir alınması gerekmektedir.

Afetlerde illerdeki arama kurtarma ekiplerinin yetersiz olması halinde en yakın Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğünden afet bölgesine intikal edilmektedir. Ancak, Kahramanmaraş Depreminde il sayısının çokluğu ve yollarda meydana gelen hasar nedeniyle gecikmeler yaşanmıştır. Türkiye’de yerel yönetimler daha çok afet öncesi risk ve zarar azaltma çalışmaları konusunda yapı denetim, imar mevzuatı ve kentsel dönüşüm gibi uygulamalara ilişkin yetki ve sorumluluklara sahiptir. Yaşanan felakette, en azından afetin ilk müdahale sürecine ilişkin kriz yönetimi aşamasında yerel düzeyde yetkilerin ve idari, teknik ve kurumsal kapasitenin artırılmasının önemi artmıştır.

Yerelde yeterli müdahale, arama kurtarma, hasar tespit ve ilk yardım konularında hizmet verebilecek teknik personel ve uzmanın olmaması özellikle müdahale ve hasar tespiti konusunda sorunlar yaşanmasına neden olmaktadır.

Belediyelerin yanı sıra, başta AFAD il müdürlükleri ile afet ve acil durum arama ve kurtarma birlik müdürlükleri olmak üzere merkezi kurumların yerel teşkilatlarının afetlere müdahale kapasitelerinin araç-gereç, bilgi birikimi ve uzmanlık bağlamında artırılarak yapısının güçlendirilmesi gerekmektedir.

Kahramanmaraş depremleri; afet ve acil durum yönetiminde merkezi ve yerel kamu kurumları ile kamu dışı aktörler arasındaki işbirliğinin; sorumluluk, uzmanlık, bilgi, kaynak ve iletişimin paylaşılmasının gerekliliğini kanıtlamıştır. Afete müdahale esnasında yaşanan aksaklıklar değerlendirilerek olası yeni bir afet öncesinde bu aksaklıkların giderilmesine yönelik önlemlerin alınması ve bölgenin afet müdahale kapasitesinin geliştirilmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda; coğrafi uzaklık, illerin nüfus büyüklüğü, illerin sahip olduğu afet riskleri çerçevesinde aynı karakteristiğe sahip olmaması vb. hususlar dikkate alınarak her il için kardeş il/illerin belirlenmesine ve afet anında valilik, belediye, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve STK’ların koordine edilmesine ilişkin güçlü sorumluluklar verilmelidir.

Afet yönetimine ilişkin mevzuatta görev ve yetki çakışması bulunan kurumlar arasındaki yetki sınırları birbirlerinden açık bir şekilde ayrılmalı ve afetlerde uyumlu çalışma ortamı sağlanmalıdır. Afetlerle ilgili mevzuatın bütüncül yaklaşımla ele alınarak güncellenmesi ve sürdürülebilir afet risk yönetimi yasası altında bir araya getirilmesi ve afet esnasında ve sonrasında yapılan müdahale çalışmalarının etkinliğinin artırılması için kurumsal yetki ve sorumluluklar ile koordinasyon mekanizmalarının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

Afet yönetiminin tüm aşamalarında sorumlulukları olan kurumlarda tecrübeli personelin sıklıkla değişimi de bilgi birikimi ve kurumsal hafızanın oluşmasının önünde bir engel teşkil etmekte ve afetlerin etkin olarak yönetilmesini güçleştirmektedir. Afetle ilgili tüm personelin düzenli olarak nitelikli eğitimler alması önem taşımaktadır. Bu kapsamda; DSİ, OGM, KGM gibi araç ve makine parkına sahip kurumların personeline afet anında nasıl müdahale edileceğine yönelik düzenli eğitimlerin verilmesi faydalı olacaktır.

Arama-kurtarma çalışmalarının yürütülmesinde teknik yeterliliklerin yanı sıra afetzedelerle doğru iletişimin kurulması, afetzedelere doğru ve güvenilir yönlendirmelerin yapılması, duygu kontrolünü de içeren profesyonelliğin gözetilmesi, yetkililere doğru ve güncel bilgi akışını sağlayabilecek saha koordinatörlerinin yetkilerinin net belirlenmesi gerekmektedir.

Afetlerle ilgili verilecek eğitimlerin standartlarının belirlenmesi ve sertifikasyon sistemine geçilmesi önem taşımaktadır.

Müdahalede kullanılan, zarar gören veya sarf edilen ekipman ve malzemelerin tekrar tedarik edilerek olası bir afete hazır hale getirilmesi ve zarar görmeden uzun süreli depolanmalarının sağlanması gerekmektedir.