Rüşvet ağı Saray’a uzanıyor. Cumhurbaşkanı danışmanları eski SPK Başkanı’nın ağa düşürdüğü kişilerden para kopartmak için birbiriyle yarışıyor. Sedat Peker’in ifşalarıyla ortaya çıkan sadece kirli isimler değil, bataklığın sistemi deşifre oluyor. İktidarın görmezden gelme taktiği ise artık işe yaramıyor.

Saray kartvizitli rüşvet ağı
Fotoğraf: Depo Photos

Henüz Başkanlık Sistemi’ne geçilmeden inşa edildi Saray.

Atatürk Orman Çiftliği’nde yükselirken bile kara bir kutuydu, maliyeti, pahalı mermerleri, oda sayısı gizleniyordu.

Yıllar sonra Pandora Belgeleri’nde Rönesans Holding’in Saray’ı inşa ederken 210 milyon doları vergi cennetlerine gönderdiği ortaya çıktı. Bu paranın 105 milyon doları tespit edilemeyen bir hesaba bağış olarak gönderilmişti.

‘Kaçak saray’ denildi, milyarlarca liralık maliyeti, pahalı mermerleri yıllarca gündemde kaldı. 1150 odası dillerden düşmedi ama milletvekillerinin soruları bile yanıtsız kaldı.

Şaibeli 2017 Referandumu’ndaki küçük farkla Türk tipi Başkanlık Sistemi’ne geçildi. Artık ne yargı vardı ne de Meclis. Ne denge kaldı ne de denetleme.

Sadece Saray vardı.

Günlük elektrik faturası 100 bin TL’ydi ama hep karanlıkta kaldı. Saray’a her gün 10 milyon lirası harcanan halk, 1150 odada kimlerin oturduğunu, ne iş yaptıklarını bile tam olarak öğrenemedi.

Mesela; halen kesin sayısı bilinmeyen Cumhurbaşkanı danışmanlarının bu ülkeye faydası ne? Neden bu halk onların maaşını, makam giderlerini ödüyor?

Başka bir soru; bakanlıklar varken Saray’da eğitim, ekonomi, hukuk, bilim ve teknoloji, güvenlik, kültür ve sanat, sağlık ve gıda, yerel yönetim ile sosyal politikalar kurullarına ne gerek var?

İşte Sedat Peker’in ifşalarıyla bu sorular yanıt buluyor. Sadece ‘Cumhurbaşkanı Danışmanı’ ya da ‘politika kurulu üyesi’ kartvizitleri saçarak alengirli işler çevirenler değil, kokuşmuş sistem deşifre oluyor.

Hatırlayalım, daha iyi anlaşılsın…

Sedat Peker’in ifşalarından çok önce Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Burhan Kuzu’nun, Saray’dan hakimlere telefon açarak uyuşturucu baronu Zindaşti’yi serbest bıraktırdığı ortaya çıkmıştı. Sedat Peker, Burhan Kuzu’nun Adli Tıp Kurumu raporlarını bile rüşvet karşılığı değiştirdiği belgeleri açıkladı.

Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Korkmaz Karaca ise Sezgin Baran Korkmaz’ın yalısında ortaya çıktı. Sedat Peker’in ifşalarıyla gündeme gelen Korkmaz Karaca’nın kara paranın merkezi yalıda çalışma ofisi olduğu iddia edildi. Sezgin Baran Korkmaz’ın verdiği lüks otomobili kullandığı ortaya çıkınca “Yakıt masrafını kendim karşıladım” diyecek kadar rahattı. AKP MKYK üyesi ve Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Korkmaz Karaca, kara para aklayan hatta kara parayla banka kurma girişiminde bulunan Sezgin Baran Korkmaz’a hangi konularda yardımcı oluyordu acaba?

Sedat Peker ifşalarında Suriye ile yasa dışı ticaretten Paramount Otel’de dönen dolaplara kadar pek çok noktada Saray’daki isimleri işaret etti.

Ve şimdi Sedat Peker’in son ifşalarıyla Saray’ın kartvizitiyle kurulan örümcek ağından farksız rüşvet ağı açığa çıkıyor. Eski Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun rüşvet çarkına yönlendirdiği iş kadınının parasını almak için Cumhurbaşkanı danışmanları birbiriyle yarışıyor.

12 milyon liralık rüşvet tezgahında ne kopartsalar kâr.

Cumhurbaşkanı Danışmanı Serkan Taranoğlu, SPK’de işini halletmeyi vaat ettiği iş kadınını diğer Cumhurbaşkanı Danışmanı Korkmaz Karaca’nın peşinde olduğunu söyleyerek uyarıyor. “Sakın onunla temasa geçmeyin sizden çok para ister” diyor. Hiç masum olmayan iş kadınının borsada küçük yatırımcıyı ‘çarpması’ için SPK’deki işini daha ucuza çözecek.

Ama ucuzlaşmanın sonu yok. Sedat Peker’in yayınladığı Whatsaap yazışmalarında iş kadınından “Acil, bugün lazım” diyerek 200 bin lira istiyor ve çok ısrar ediyor. Yazışmalarda ‘Cumhurbaşkanı ile toplantıdayız’, ‘Külliyedeyiz’ diyerek gücünü ortaya koyuyor.

Yazışmalardan Korkmaz Karaca’nın da iş kadını ile temasa geçtiği, buluşmak istediği anlaşılıyor.

Ama aradan eski Başbakan Binali Yıldırım’ın başdanışmanı Salih Orakçı sıyrılıyor.

Bunlar sadece Saray ve bağlantılı danışmanların marifetleri.

Eski SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu’nun 180 milyon doları ve otelleri olduğu iddiası…

Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın başdanışmanı Salih Orakçı’nın rüşvet olarak aldığı milyonlar, lüks otomobiller, şirket ortaklıkları… Bu rüşvetlerin kimlerle paylaşıldığı…

AKP Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’nun rüşvet ağındaki görevi, 70 milyon liralık boşanma davası…

Başka yazıların konusu.

Artık Sedat Peker ifşalarıyla Saray’ın içinde, sistemin kirli para damarlarında dolaşıyor. AKP’nin ‘görmezden, duymazdan gelme’ stratejisi işe yaramıyor. Savcıların sessizliğine tepki büyüyor. Gerçek tutarlı ve istikrarlı olduğu için genel kanaati oluşturuyor. Yeni bir aşama başlıyor. Bataklık bayrakla örtülemiyor, kirli, çürümüş Saray rejiminin gıcırtıları ezan sesiyle bastırılamıyor.

Bundan 100 yıl önce…

Bir saray vardı.

Saltanatı için işgalcilere boyun eğmiş Padişah, Anadolu’da emperyalizme karşı savaşanların idam fermanlarını imzalıyordu. Bağımsızlık için savaşanlar toprağa düşerken sarayında 5’inci karısıyla şaşalı düğününü yapıyordu.

Yobazların emperyalist işbirlikçisi bildirileri işgalci uçaklarından saçılırken gece karanlığında top mermisi yüklü kağnılar kurtuluş mücadelesi için ilerliyordu.

30 Ağustos 1922’de Mustafa Kemal Atatürk’ün komutasındaki ordu, bu toprakları bir ülke yapmak için hücum etti.

Saray onların kazanmasından korkuyor, savaş koşullarında kurulmuş mecliste zafer haberi bekleniyordu.

Bu ülkeyi, saraylardan, emperyalistlerden, saltanattan kurtaranlara, cumhuriyeti kuranlara selam olsun. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nız kutlu olsun.