Ressam Celile Hanım’ın başarı dolu kariyerinin yanı sıra oğlu Nâzım Hikmet ve aşkı Yahya Kemal’le ilişkilerini de konu alan ‘Celile’nin prömiyeri yarın gerçekleşecek. Celile Hanım'ın hayatından kesitlerin yanında, sevdiği adamla oğlu arasında kalan bir annenin durumuna da değindiklerini anlatan yönetmen Ali Yalçıner, “Oğlu 28 sene hapis cezası almış ve açlık grevine başlamış bir annenin mücadelesini görüyoruz” diyor.

Saray soyluluğundan Galata’da açlık grevine

Öykü ÖZFIRAT

Ressam Celile Hanım’ın hayatını konu alan “Celile”, Kadıköy Halk Tiyatrosu performansıyla yarın 20.30’da Kozyatağı Kültür Merkezi’nde prömiyer yapıyor. Oyun eserlerinde nü kadın temasına yoğun yer vermiş ilk kadın ressam olan Celile Hanım’ın, oğlu Nâzım Hikmet ve aşkı Yahya Kemal’in de içinde bulunduğu mücadele dolu yaşamını konu alıyor.

Oyunu oynayan Ayşegül Yalçıner ve yazan/yöneten Ali Yalçıner ile konuştuk.


► Celile tek kişilik oyununuz yakında izleyici ile buluşacak. Sizin gözünüzden Celile Hanım'ı dinleyebilir miyiz?
Ayşegül Yalçıner:
Saray soylusu olarak başlayan bir hayat, Galata köprüsünden açlık grevine kadar uzanıyor. Müthiş bir değişim... Bu değişim ülkenin her yerinde var aslında o dönemde. Düşünsenize; Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişle beraber her birey bu dönüşümden etkileniyor aslında. Nâzım Hikmet’i yetiştiren, evladı ile aşkı arasında kalan, davetlerde adından söz ettiren, güçlü bir kadın Celile. Ve o dönemde nü resimler yapacak ve hatta “bu resimleri yatak odanıza değil, salonunuza asın” diyebilecek kadar da cüretkâr.

Ali Yalçıner: Celile Hanım yaşadığı dönemin şartlarına bakıldığında aykırı bir kadın. Oyunun hazırlık döneminde beni en çok bu tarafı etkiledi. Sadece eşinden boşanıp Yahya Kemal'le aşk yaşaması bile, o dönem için başlı başına büyük bir olay.

► Oyunun fikrinin ortaya çıkması nasıl oldu?
Ayşegül Yalçıner:
Nâzım Hikmet’in şiirlerinden oluşan bir gösterim vardı 7 yıl önce yaptığımız. Yıllardır tekrar onu hayata geçirmek gibi bir fikrimiz vardı. Ama Nâzım Hikmet çok yapıldı tiyatroda. Celile’yi insanlara sorduğumda genelde bilinmediğini keşfettim. Bir-iki kurgu roman dışında hiç işlenmemişti onun hayatı. Ben önemli insanların hayatının herkes tarafından bilinmesine çok değer veriyorum. Derdimiz anlatmak, tanıtmak.

Ali Yalçıner: Biz Kadıköy Halk Tiyatrosu olarak her sezon daha önce yapılmamış işler yapmaya çalışıyoruz. "Celile" fikri de buradan yola çıkarak gelişti.

saray-soylulugundan-galata-da-aclik-grevine-809434-1.

CELİLE’NİN GÖZÜNDEN NÂZIM’I DA ANLATIYORUZ

Tek kişilik bir biyografi olan oyunda izleyiciyi neler bekliyor?
Ayşegül Yalçıner:
1 saatte bir insanın hayatını tüm detaylarıyla anlatmamız mümkün değil elbet. Yer yer Nâzım’ın çocukluğuna gidiyoruz, yer yer de hapiste olduğu günlere... Bir anne evladının durumuna nasıl tepki veriyor? Celile’nin gözünden Nâzım’ı anlattığımız gibi; bir kadının evliliğine, yaşadığı döneme, aşk hayatına, tercihlerine ve ödediği bedellere ayna tutuyoruz. Şiir ve müzikle bezenmiş oyunumuzda sinematografik bir anlatım tercih ettik. Değişen durumlara göre zamanın nasıl şekil değiştirdiğini sorguluyoruz.

Ali Yalçıner: Oyunda Celile Hanım'ın hayatından kesitlerin yanında, sevdiği adamla oğlu arasında kalan bir annenin durumuna da değindik aslında. Celile Hanım'a biraz da bu açıdan yaklaşıyoruz. Ayrıca oğlu 28 sene hapis cezası almış ve açlık grevine başlamış bir annenin mücadelesini de görüyoruz. Nâzım'ın politik tavrının annesini nasıl etkilediğine de tanıklık ediyoruz.

► “Celile” ne zaman izlenebilecek?
Ali Yalçıner:
Yarın 20.30’da Kozyatağı Kültür Merkezi Gazanfer Özcan-Gönül Ülkü Sahnesi’nde prömiyer yapacağız. 9 Aralık Mall of İstanbul Moi Sahne, 25, 26, 27 Aralık İstanbul Devlet Tiyatrosu Üsküdar Tekel Sahnesi. Türkiye’nin her yerini dolaşmak gibi bir hedefimiz var. Seyircilerimiz @kadikoyhalktiyatrosu Instagram hesabımızdan yeni oyun tarihlerimizi takip edebilir.

saray-soylulugundan-galata-da-aclik-grevine-809435-1.

AYLARDIR GELİR OLMADAN GİDERLER SÜRÜYOR

► Pandemi koşulları birçok tiyatroyu olumsuz etkiledi. Kadıköy Halk Tiyatrosu için bu süreç nasıl devam ediyor?

Ayşegül Yalçıner: Şubat’a kadar hep dolu salona oynadık, ama Şubat itibariyle seyirci sayımız düşmeye başladı. Mart’ta gelen yasaklarla beraber Ağustos’a dek, hiçbir şekilde sahneye çıkamadık. Ağustos’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Sokakta Sanat Var festivalinde 2 oyunumuzla, Kadıköy Belediyesi’nin Özgürlük Parkı festivalinde 1 oyunumuzla sahne aldık. Bir de kendi imkânımızla Burgazada’da gişe açtık. Maddi ve manevi yönden her bağımsız tiyatro gibi sarsıldık. Çünkü aylardır gelir olmadan giderler devam etti. Ödememiz gereken vergiler, SGK primleri, İstanbul’da yaşam... Yeni projemizle devletin tiyatrolara verdiği desteğe başvurduk; vergi borcumuz olmadığı halde ve tüm belgelerimiz eksiksiz olduğu halde faydalanamadık. Kendimizi çok yalnız hissettik. Devam eden 4 farklı prodüksiyonumuzda 30 kişilik bir ekibiz. Hayatlarını sadece bizim oyunlarımızla sürdürmeseler de gelirlerinin bir kısmından mahrum kaldılar. Bu insanların hemen hepsi tiyatroyla hayatını kazanıyordu. Şu an sektördeki hemen herkes gibi işsizler. Bütün zorluklara rağmen hayatta kalmaya ve üretmeye devam ediyoruz. Hala önümüzü göremiyoruz. Yarın yine yasak gelebilir tiyatrolara. Ya da seyirci ne kadar gelecek kapalı salonlara? Bunca riske rağmen yeni prodüksiyonumuz “Celile” için afiş, dekor, kostüm, beste yaptırttık. Ama okuyucularınız emin olsun; tiyatro salonları marketten, seyahat etmekten, restorandan daha steril. Hayata umutla dönmek için sanata ihtiyaç var. Bağımsız tiyatroları yalnız bırakmayın.

Ali Yalçıner: Bütün sektörler gibi biz de zor bir dönemden geçiyoruz. Umudumuzu yitirmeden, şartlar el verdiğince tiyatro yapmaya devam ediyoruz. İzleyicimiz bizleri yalnız bırakmasın yeter.