Erdoğan’ın ücretsiz aşı çıkışı ile benzini en ucuz kullanan ülkenin Türkiye olduğu iddiası Saray yönetiminin halka anlatacak bir hikayesi kalmadığını gösterdi. Saray’ın ülke gerçeklerini çarpıtmasını değerlendiren uzamanlar, “Popülist sağ iktidarlar nezdinde gerçekliğin bir anlamı kalmadı, artık hayaller satılıyor” diyor.

Saray yönetimi hayal satıyor

Mehmet Emin Kurnaz

Kitle desteğini yitiren halka anlatacak hikayesi kalmayan Saray rejimi, çareyi yalana başvurmakta arıyor. Ekranlardan yaptığı her konuşmada pembe tablo çizen, peş peşe ‘mega proje’lerden bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son bir haftada ortaya attığı iki iddia bile durumu özetliyor. Erdoğan, dünyada ücretsiz aşı yapan tek ülkenin Türkiye olduğunu savunurken en ucuz benzinin de yine Türkiye’de kullanıldığını söyledi. Erdoğan’ın ülke gerçekleriyle uyuşmayan söylemlerini değerlendiren uzmanlar kullanılan dilin popülist sağ siyasetin bir yansıması olduğunu, dolayısıyla gerçek olup olmadığı şeklinde bir hassasiyet de taşımadığını vurguluyor.


GERÇEKLİK DERDİ YOK

“Türkiye aynen dünyada olduğu gibi tuhaf bir dönemden geçiyor” diyen İletişim Danışmanı Necati Özkan, “Bu tuhaf dönemin aslında temel olarak adı çok yaygın bir şekilde biliniyor. Post-truth, yani ‘gerçek ötesi dönem’ diyebiliriz özetle. Bu dönemde popülist siyasetçiler söyledikleri sözlerin gerçek olup olmaması gibi bir hassasiyet içerisinde değiller” ifadelerini kullanıyor. İktidarın temel olarak yapmak istediğinin gerçeklerden çok duygulara dayalı bir mesajı ortaya koymak ve bunu sürekli tekrar etmek olduğuna dikkat çeken Özkan, bu durumun Trump döneminde Amerika’da, Brexit döneminde İngiltere’de, bugün Macaristan’da, Rusya’da, Brezilya’da sık sık gördüğümüz bir siyaset yapma tarzı olduğunu ifade ediyor.

“Maalesef bu siyaset yapma tarzı belirli bir süre çalışıyor, belirli bir süre kendisine inanan bir vatandaş kitlesini etrafında toplayabiliyor” diyen Özkan sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu popülist siyaset dediğimiz zaman bu siyasetin en önemli uygulama laboratuvarlarından biri maalesef 10-20 yıldır Türkiye oldu. Özellikle siyasal İslam’da ya da onun dilini kullanan siyasetçilere karşı ‘öyle söylüyorsa doğrudur’ diye inanan bir kitle de var biliyorsunuz o tarafta. Türkiye’de ‘dün ‘dündür bugün bugündür’ şeklindeki sağ siyaset bugünkü hakikat ötesi siyasetin öncülüdür. Popülist sağ siyasetçiler de bu durumu birbirlerinden öğreniyorlar.”

HAKİKAT HIZLA YOK OLUYOR

Kamuoyuna gerçek olmayan şeyleri kolaylıkla söyleyebilen siyasetçilerin ‘ben ne dersem diyeyim belli sayıda insan bana inanacaktır’ özgüvenine sahip kişiler olduğunu vurgulayan Siyaset bilimci Doç. Dr. Burak Cop ise, “Demokrasinin ortadan kalkması sonucu en hızlı ölen şey hakikat olur. Türkiye'de ayrıca gerçekleri söylemenin seçmen nezdinde hiçbir çekiciliği kalmadığı için de hayaller satılıyor. Gerçeklere, yani ekonomik bunalım, halkın alım gücünün düşmesi ve yoksullaşmaya dair bir şeyler söylenmesi gerektiğinde ise bu iş doğrudan siyasi kimliği olmayanlara havale ediliyor, ‘porsiyonları küçültün, alışverişe listeyle gidin’ çağrısını Cumhurbaşkanı'nın eşinin yapması örneğindeki gibi” ifadelerini kullanıyor.

Türkiye'de olanların küresel bir eğilimin parçası olduğu da dikkat çeken Cop sözlerini şöyle sürdürüyor: “Tüm dünyada sağ popülist liderler insanların gözünün içine baka baka yalan söyler. Çünkü halkın bir kısmını öfkelendiren, tiksindiren yalanlar halkın bir diğer bölümünün gururunu okşar. Trump'ın, kaybettiği seçimde şaibe olduğuna dair silsile halinde söylediği yalanlar, destekçileri tarafından iştahla sahiplenilmişti. Duygulara hitap eden gerici/manipülatif siyasi söylem, dünya daha adil, eşitlikçi ve yaşanılası bir yer olmadıkça kitlesel destek bulmaya devam edecektir.”

***

Medya desteğini kullanıyor

Siyasal İletişimci Ateş İlyas Başsoy: AKP’lilerin “Aya yol yaptık desek inanacak bir kitlemiz var” dedikleri şekilde yalan söylemekten çekinmiyorlar. Amaçları elde kalan tabanı konsolide etmek. Bunun için de halkın gözüne baka baka gerçekleri çarpıtmaktan geri durmuyorlar. Son dönem suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamalarından biraz endişe ettiler. Onun da nedeni kendi kitlelerinin YouTube gibi görsel bir mecraya ulaşabileceği gerçeğiydi. Ancak muhalefetin yer aldığı mecrada söylenenler halkın maalesef üçte birini etkilemiyor. Ellerindeki medya imkanı en yoksul kesimlere de ulaşmalarını sağlıyor.

***

Çelişkili açıklamalar

Son dönem Erdoğan’ın ortaya attığı bazı çelişkili açıklamalar ise şöyle:

Erdoğan, Avrupa’da bazı ülkelerin koronavirüs aşılarını ücret karşılığı yaptığını iddia ederken kabine toplantısının ardından çark ederek “Aşı hizmetlerini de diğer ülkeler gibi ücretsiz olarak veriyoruz” dedi.

Aynı toplantıda bu kez dünyada en ucuz benzini Türkiye’nin kullandığını savunan Erdoğan, “Bugün mazotta 2 lira, benzinde 2,5 lira ÖTV almamız gerekirken mazotta 73, benzinde 83 kuruş ÖTV alıyoruz” diye konuştu.

Erdoğan, “128 milyar dolar nerede?” sorusuna beş kez farklı yanıt verdi. 22 Şubat’ta “95 milyar dolar döviz rezervimiz var” diyen Erdoğan, 24 Şubat’ta “Yeni bir finansal dalgalanma oluşmasını engellemek için kullandık” demişti. 21 Nisan’da “Merkez Bankası kaynaklarından 30 milyar dolar cari açığın finansmanı için kullanılmıştır” açıklaması yapan Erdoğan, 10 Mart’ta “Bu para Merkez Bankası’nda. Kaybolan bir şey yok” dedi. Erdoğan son olarak “Altyapı harcamalarında kullandık” diye konuştu.

Salgınla artan ekonomik kriz karşısında kepenk açamayan esnaf iflas ederken Erdoğan yeterli yardımı yaptıklarını savundu, “nankörlüğün boyutu yok” dedi.