Saray’ın ümidi vitrin değişimi
Krizlerle boğuşan rejim, iktidarının ömrünü uzatmak adına siyasette yeni vitrin arayışlarına devam ediyor. Erdoğan, Kabine değişikliğinden Kürtçe anadil söylemine kadar elindeki tüm kozları masaya sürüyor.

Politika Servisi
Ülkeyi yangın yerine çeviren AKP-MHP iktidarı, rejimin tıkanan kanallarını açmanın yollarını arıyor. Yerel seçim sonrası “yumuşama-normalleşme” tartışmaları devam ederken, muhalefet ile tokalaşma, kabine değişikliği sinyali, Kürt sorununa yönelik söylem değişikliği gibi birtakım hamleler yaşanıyor. Mevcut krizlerle devam edemeyeceğini anlayan rejim, yeni bir vitrinle iktidarının ömrünü uzatmak istiyor. Ortadoğu’daki savaş bahane edilerek olağanüstü bir durum yaratılmaya, “iç cephe” söylemiyle de iktidarla uyumlu bir muhalefet yaratılmaya çalışılıyor. Muhalefetin dahil olacağı bir anayasa tartışmasıyla kısmi bir restorasyona gidilerek tıkanan rejimin ayakta kalması için yeni imkânlar yaratılmak isteniyor.
ERDOĞAN’DAN ANADİL ÇIKIŞI
Bu kapsamda Cumhur İttifakı’nın DEM Parti ile temasının yankıları sürerken, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan dikkat çeken bir açıklama daha geldi. Erdoğan, ‘‘Sırf anasının dilini konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileştirildi, ötelendi, haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz bırakıldı’’ ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen 109. Dönem Kaymakamlık Kursu Kura Töreni’ne katıldı. Burada yaptığı açıklamada Erdoğan “Türkiye bir hukuk devleti, merhamet devletidir. Adaleti yücelttiğimiz ölçüde devleti yüceltiriz. Devlet ile millet arasındaki mesafe açılırsa kamu olarak yaptığımız hizmetlerin hiçbir anlamı olmaz. Biz her iki tecrübeyi de yaşamış bir ülkeyiz. Devlet ile millet arasında duvarlar ören, devlet ile milleti farklı konumlara yerleştiren elitist zihniyetin büyük zararları oldu” dedi.
Erdoğan, şunları söyledi: “İrticacı, takunyalı, tarikatçı, cemaatçi, laik, anti laik, ilerici-gerici diyerek insanlarımızı birbirlerine düşürmeye çalıştılar. Sırf inancını özgürce yaşamak istediği için, sırf anasının dilin konuştuğu için milyonlarca vatandaşımız ötekileşti, ötelendi, haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz bırakıldı. Bunun bedelini ise demokrasimiz, devletimiz ve milletimiz ödedi. Vatandaşına üstten bakan vatandaşlarının bir kısmını tehdit kaynağı olarak gören anlayışın devlet tasarrufumuzda yeri yoktur.” Erdoğan, Arnavutluk ve Sırbistan ziyaretleri dönüşünde de uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunmuştu. Erdoğan, ‘‘Kabinemizde biliyorsunuz iki arkadaşımız değişime tabi oldu” sözlerini Erdoğan şöyle sürdürmüştü: “Şimdi bu yeni süreçte de hem genel başkan yardımcılarında bazı değişiklikler olabileceği gibi aynı şekilde kabinede de duruma göre değerlendirmelerimizi yaparız. Orada da bazı değişiklikler olabilir.”
DEVİR KUTUPLAŞMA DEVRİ DEĞİLDİR
Erdoğan’ın çıkışı siyasette tartışma yarattı. DEM Parti cephesinden yapılan açıklamada, “Bir ‘merhaba’dan ya da pozitif sözlerden çözüm süreci çıkmaz. 40 yılı çatışmalı geçmiş 100 yıllık bir sorundan bahsediyoruz. İyi niyet mesajlarıyla bu iş olmaz” vurgusu yapıldı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Meclis açılışında MHP lideri Bahçeli’nin DEM Partili milletvekilleriyle tokalaşmasıyla ilgili bir kez daha bölgedeki karışıklıkları işaret ederek ‘‘birlik ve bütünlük resmi zarureti’’ vurgusu yaptı. Yalçın, ‘‘Sayın Devlet Bahçeli’nin uzattığı el; bin yıllık kardeşlik hukukunu, bir arada yaşama azmini sürdürme arzusunun izharıdır. Sayın Genel Başkanımızın hamlesi; bir taviz, yumuşama, normalleşme adımı değil; bilakis normalin maliklerinin, mekânın sahiplerinin hatırlatılmasıdır. Dem, Dem’lenme ve iktidar hayalleri kurma demi değildir. Devir; ayrışma, kamplaşma, kutuplaşma devri değildir’’ ifadelerini kullandı.
Öte yandan AKP kulislerinde değiştirilmesi ihtimali en çok konuşulan isimlerin başında İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un olduğu iddia edildi.