Google Play Store
App Store

Satranca yapılan desteğin çok düşük olması oyuncuların gelişimini engelliyor. Satranç Ulusal Takımı oyuncusu Mustafa Yılmaz, “Geçim düşünen oyuncu kendini nasıl geliştirecek” diyerek yaşadıkları sıkıntıları anlattı.

Satrançta kazanıp hayatta kaybetmek
Mustafa Yılmaz

Tuğçe ÇELİK

Satranç, iki rakibin kare bir oyun tahtasında toplam 32 taş ile kıyasıya mücadele ettiği, savunma ve saldırı hamlelerinin ya da stratejilerin sonsuzmuşçasına uzanan düzleminde gerçekleşen çok boyutlu bir oyun. Anadolu’dan Mezopotamya’ya Çin’e İran’a Endülüs’e ve Avrupa’ya dek uzanan geniş bir alanda matematik ve psikolojik faktörlerin öne çıktığı 4 bin yıllık bu strateji oyunu günümüzde de oynanmaya devam ediyor. Dünyanın pek çok ülkesinde satranç oynamak için özel kafeler ya da parklar görmek mümkün. Henüz 20 yaşında “Büyükusta” unvanını alan A Milli Takım oyuncusu Mustafa Yılmaz ile Türkiye’de satranç sporunun durumunu, sporcuların sorunlarını ve dünya çapında başarı elde etmek için neler yapılması gerektiğini konuştuk.

Ablanızdan özenerek başlamışsınız satranca. Sonrasında devam etmenizi sağlayan şey ne oldu?

Ankara Kayaş’ta okulumuzun yakınında ücretsiz bir satranç kursu açılmıştı. Oradaki bir antrenör okula gidip başarılı öğrencilerin satranç kursuna gelip gelemeyeceğini sormuştu. Ablam da başarılı bir öğrenciydi ve satranç kursuna gitmeye başladı. Ben de ondan heves ederek birkaç ay sonra 7 yaşındayken satranç oynamaya başladım. Bana oyunun kurallarını öğreten de ablam Ezgi Yılmaz oldu.

Antrenörümüz İslam Osmanlı çocuklarla çok iyi anlaşan, cana yakın bir antrenördü. O kulüpten epey bir oyuncu kendi yaş gruplarında Türkiye Şampiyonu olmayı başardı. Kadınlarda A Milli Takım oyuncusu ve Büyükusta Kübra Öztürk de aynı kulüpte yetişti. Oradaki rekabet ortamı beni her zaman diri tuttu; başarılı olmaya iten şey de o ekibin en iyisi olmaya çalışmaktı. Türkiye’nin en iyi oyuncularından Kıvanç Haznedaroğlu’nu kendime idol olarak almıştım ve zaman içinde farklı hedefler koyarak ilerledim.

Satrançta Türkiye ve yurt dışındaki federasyon ya da sporcuların imkanları açısından uçurum büyük mü?

Türkiye’de satranç federasyonu eksikleri olduğu gibi bazı federasyonlara göre fazlaları da var. Dünyadaki sıralamamız şu an 24 olarak görünüyor. En iyi ülkeler Amerika, Hindistan, Çin, Rusya, Azerbaycan şeklinde devam ediyor. Türkiye’de pek bir satranç kültürü olmadığı için yeni gelişen ve büyükusta çıkaran bir ülke olduğunu söyleyebiliriz. Dünya çapında iyi bir sporcumuz henüz yok. 2700 ELO barajı üzerinde yani dünyanın ilk 40’ına ya da 50’sine girmiş elit büyükusta diyebileceğimiz bir isim yok. Ben geçen yıl dünyada 66’ncı sıraya çıkmıştım ama şu an oralardan biraz uzaklaştım. Tüm dünyanın konuştuğu büyük yeteneklerimiz var: Yağız Kağan Erdoğmuş ve Ediz Gürel mesela. Bu çocuklar henüz 12 ve 15 yaşlarındalar. Şu an benimle neredeyse aynı seviyedeler ve birkaç yıl içinde dünyanın en tepesine çıkabilecek potansiyele sahipler. Bu oyuncuların varlığı çok sevindirici ama bunun ana sebebi ailelerin ve tüm enerjilerini bu alana vermesinden kaynaklanıyor.

Uluslararası alanda başarılı sporcuların yetişmesinin anahtarı nedir sizce?

2008 yılında A Milli Takımı’na girdim ve hâlâ oyuncusuyum. Hiçbir zaman turnuvalarda özel hoca, antrenör ve psikologlardan oluşan ciddi bir ekibimiz olmadı. Bir turnuvaya gidiyorsak 10 sporcu varsa 5’iyle bir antrenör ilgileniyor. Bu şekilde profesyonellikten uzak ama “Elimizden bu kadarı geliyor” şeklinde bir destek var. Federasyon bizi yılda 3-4 turnuvaya gönderiyor. Bu sayı mutlaka artırılmalı. Şimdi ana sponsorumuz İş Bankası’nın 100’üncü yılı olduğu için antrenör desteği verdi. Oyunlarımızı analiz etmek ve en iyi hamleleri bularak çalışmak için Göktürk Satranç Akademi’nin desteğiyle bir server/sunucu aldık. Bu şekilde analizler yapıp kendimizi geliştiriyoruz. Oysa bu destek federasyon ya da bakanlık tarafından verilmeliydi. Satranç, olimpik spor kabul edilmediği, amatör branş olduğu için diğer spor dallarına göre biraz daha zayıf kalıyor.

Bir satranç sporcusu günümüzün ekonomik koşullarında yaşamını nasıl idame ettiriyor?

Son birkaç yıla kadar ders verdim ve öyle geçindim. Performansınızı artırmak için spor yapıyorsunuz, psikoloğa gidiyorsunuz, antrenör tutuyorsunuz. Eğer sponsorunuz ya da federasyon desteğiniz yoksa bu yatırımları kendiniz yapmalısınız. Bunların ardından turnuvaya gidip 5 kuruş bile kazanamadan dönme ihtimaliniz çok yüksek. Oyunculuktan hayatı geçindirebilmek için belki de elit büyükusta seviyesine çıkmak yani 2700 puana yükselip dünyanın en tepesindeki oyunculardan biri olmanız gerekiyor. Oyunculuktan satranççının hayatını geçindirmesi çok zor. Federasyonun özendirme bursu var ama çok komik rakamlar. Birçok sporcu kariyerinin bir noktasında antrenörlük yapmaya mecbur kalıyor. Herhangi bir sporda A Milli Takım seviyesine çıkmış bir sporcunun bu tür sorunlarla ya da maddi kaygılarla uğraştığını zannetmiyorum. Bu yorucu bir durum ve işin acı olan tarafı maalesef. Satrançta en kritik şeylerden biri kafanın tamamen rahat olması ve işinize odaklanmanızdır. Söylüyoruz ama çözüm yok.

SABIRLI OLMAYI ÖĞRETİYOR

Yılmaz, santranca başlamak isteyen çocukların ailelerine şu önerilerde bulundu: ‘‘Aileler, çocukları satrancı sevdiği sürece desteklemeliler. Satranç, sosyalleşmeyi sağlıyor, sabırlı olmayı öğretiyor. Aileler, çocuklarını hangi kulübe yollayacaklar veya hangi antrenörle çalıştıracaklar çok iyi araştırmalı.’’