Almanya Federal Maliye Bakanı ve Şansölye Başkan Yardımcısı olarak görev yapan SPD’li Olaf Scholz ile dostluğum eskidir. Behçet Algan ve Dr. Etem Ete ile birlikte tanışmam 80’li yıllara kadar gider…

Hamburg Eyalet Başbakanı olduğu dönemde kendisini ziyaret etmiştim.

O sırada Avrupa müthiş bir mülteci salgını altındaydı ve Suriyeliler akın akın Almanya’ya gelmeye çalışıyordu...

Scholz görüşmede, Hamburg’da yaşayan mültecilerin barınma, siyasal, kültürel ve sosyal sorunlarını telaşla anlatmıştı. Lafın bir yerinde; “gelecek için çok hassas ve tehlikeli bir noktadayız. Önlem alınmazsa Almanya müthiş bir yıkımla karşı karşıya kalır” demişti.

Vahim durumu yaratan mülteci sayısını öğrenmek istedim. “160 bin” diye yanıtladı.

Ben; “sadece Mersin’de 400 bine yakın Suriyeli yaşıyor” deyince çok şaşırmıştı.

“Ne yapıyorsunuz?” diye sormuştu. Cevabım çok kısa oldu. “Biz sokağa bıraktık!”

Görüşmemizde Olaf Scholz, dünyanın her yerinden gelen mülteci ve sığınmacılara kesinlikle kapılarını açmama konusunda Avrupa’nın kararlı olduğunu aktarmıştı…

AB’nin ekonomik, sosyal ve siyasal kapasitesiyle oturmuş sisteminin ancak 750 bin mülteciyi kaldırabileceğini belirtmişti.

Büyük fedakârlığı Almanya yapacaktı. Eğitimli, genç ve liyakat sahibi yalnızca 250 bin mülteciye onay verecekti...

Siyasal yönetiminin sosyal demokrat olması nedeniyle Hamburg Eyaleti belirlenen kotanın yarısından fazlasını şimdiden kabul etmişti...

Bu nedenle Türkiye’nin Suriyelilere para karşılığında bakması, Avrupa’ya geçiş kapılarını kapatması için AKP’yle görüşmeler yaptıklarını anlatmıştı.

İktidar AB istedi diye kapıyı kapadı! O günkü yanlışlar, ülkenin bu günkü hayati sorunlarını yarattı!

Ne vahşi bir dönemde yaşıyoruz!

Emekleri sömürerek zenginleşen emperyalistler, ülkelerinde açlığa mahkûm ettikleri için sığınmak zorunda bırakılan bu insanlara şimdi yaşam kapılarını kapatıyorlar!

Küresel sömürü artık, tek tek ülkeleri değil, bölgeleri hatta kıtaları tüm zenginlikleriyle yutuyor!

2000 yılı başında dünyada yaşayan insanlarının yarısının elde ettiği yıllık gelire eşdeğer kazancı olan 348 kişi varken 2015 yılında bu sayı 64’e düşmüş…

Yani gelir dağılımdaki makas o kadar açıldı ki, insanlar arasında adalet ve barışın oluşması zorlaşıyor.

Gücü elinde tutanlar ülke egemenliklerini, birey özgürlüklerini ve tüm insan haklarını da ele geçiriyorlar...

Yalnızca ekonomik ve teknolojik üstünlükle değil, zorla, silahla yani öldürerek!

Harlanan ateş yavaş yavaş tüm insanlığı sarıyor!

Türkiye alevlerin yükseldiği bir bölgede yeni bir karar arifesinde.

Kişisel kapris, zapt edilmez tarafgirlik, kompleks ve diplomatik bilgi yoksunluğundan kaynaklanan yanlış politikayla AKP, Ortadoğu ateşine sürekli odun taşıdı.

Şimdi yarattığı terör tehlikesinden ülkeyi kurtarmak için AKP İktidarı Suriye sınırında güvenli bir bölge kurma hazırlığında…

Dünkü Trump ile CB Erdoğan’ın yaptığı telefon görüşmesini açıklayan ABD şöyle diyor; “Türkiye, yakın zamanda Suriye’nin kuzeyine uzun süredir planladığı operasyon için harekete geçecek. ABD Silahlı Kuvvetleri, bu operasyonu desteklemeyecek ya da bu operasyona dahil olmayacak. Türkiye bundan böyle, ABD’nin son iki yıldır, bölgede yakaladığı DEAŞ savaşçılarından da sorumlu olacaktır.”

Görülen o ki; sıcak bir çatışma ortamını da yaratacak olan Türkiye’nin güvenli bölgeye girişimine Trump şimdilik ışık yakıyor.

Tabii müthiş bir sorunu da Türkiye’nin kucağına atarak!

Eli kanlı on bine yakın IŞİD’liyi koruması için Türkiye’ye teslim ediyor.

Ayrıca Trump; “ABD’nin sonu gelmeyen saçma savaşlardan çekilme vakti geldi. Olacakların içinden Türkiye, AB, Rusya ve Kürtler çıkacaktır” diyerekten düşündüğü hinliklerin sinyallerini veriyor…

İş ciddileşiyor!

Anlaşılan o ki; Ortadoğu, ABD’nin kışkırtmasıyla daha da karışacak!

Üstelik ABD’nin yarattığı tam teçhizatlı 60 bin kişilik bir orduyla karşılaşılacak!

Önceki harekâtlara benzemeyen uzun bir yola çıkılıyor.

Toprak bütünlüğünü korumak ve terörle mücadele etmek için Türkiye’nin Esad’lagörüşmesi daha da zorunlu hale gelmiştir.

Erdoğan, “savaş kimin işine yarar?” diyerek bu hareketin başını ve sonrasını çok iyi düşünmelidir!