Erdoğan, “Artık metal yorgunluğu yok. Diriliş hareketi yeniden başladı” diye nitelediği Afrin operasyonundan da istediğini alamadı. Kamuoyu yoklamaları AKP-MHP ittifakının seçmenden yeterli desteği bulamadığını gösteriyor

Savaş politikaları da kurtarmadı

YAŞAR AYDIN - @yasaraydinnn
yasaraydin@birgun.net

Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Erdoğan, parti teşkilatlarına seslenirken “Artık metal yorgunluğu yok. Afrin ile beraber şimdi diriliş hareketi yeniden başladı’” diye nitelediği Zeytin Dalı Harekâtı’ndan da istediği sonucu alamadı.

Hafta içi paylaşılan kamuoyu yoklamaları AKP-MHP ittifakının seçmeni arkasına almakta zorlandığını ortaya koyuyor. Son açıklamalardan anlaşılan Erdoğan, öfkesini örgütten çıkaracak.

‘İçeride’ huzursuzluk

AKP içinde yaşanan çözülmenin farkında olan Erdoğan sürekli örgütünü ayağa kaldırmak için uğraştı. İçeride ve dışarıda yaşanan her gelişmeyi bunun için kullandı. Erdoğan’ın bu çabasına rağmen toplumla yüz yüze kalan AKP örgütü için anlatılanlara ikna olmak çok kolay olmuyor.

Yeni seçilen ilçe örgütlerinin istifasına; Mehmet Metiner’in belediyelerle ilgili çıkışı, Şamil Tayyar’ın 15 Temmuz yargılanmalarına dair anlattıkları eklenince örgüt içindeki ruh halini anlamak daha kolay oluyor.

Yine kürsüden fırçaladı

Erdoğan, MHP ile yaptığı ittifaktan sonra ‘yeni’ bir Türkiye fotoğrafı sunmaya çalışıyor. En çok da kendi şahsında anlattığı güçlü, yenilmez Türkiye imajını sarsan gelişmeler ve açıklamalar gelince kızıyor.

Mehmet Şimşek’in ekonomide yaşanan gelişmelere dair açıklamasına kürsüden çok sert tepki vermesi de öfkesini gösteriyor. Şimşek’e kapıyı gösteren açıklama sonrası araya Başbakan ve Bakanların girmesi ile kriz şimdilik ertelenebildi. AKP kurmayları yine şimdilik olmak üzere derin bir nefes aldı. Erdoğan’ın talimatı ile bir yandan Meclis’te muhalefeti etkisizleştirmek için mesai tüketirken diğer yandan da Şimşek’e dair gelişmeleri tedirginlikle izleyen AKP’li vekillerin ruh hali örgütün tamamının içinde bulunduğu durumu da gösteriyor.

Gerçekleri saklayamıyor

Erdoğan’ın çizdiği tablo sadece ekonomik alanda çizik yemiyor. Türkiye, Suriye’de Afrin’e rağmen hâlâ sahada eli en zayıf olan ülke konumunda. İran ve Rusya ile yaptığı üçlü zirveden de istediği sonucu alamadı. Son yapılan nükleer anlaşması ile Rusya, enerji alanında neredeyse Türkiye’yi teslim alacak noktaya geldi. Amerika-Türkiye ilişkilerinde tüm tavizlere rağmen ilerleme sağlanamıyor.

İç politikada durum daha da kötü. Sokağa çıktığınız anda toplumun yaşadığı sıkıntı yüzünüze çarpıyor. Tüm makro ekonomik göstergeler krizi işaret ediyor. Yurttaş krizi çoktan cebinde hissetmeye başladı. Geleceğe dair de umudu kalmamış durumda. Erdoğan’ın yüksek sesle, bağıra çağıra ifade ettiği başarı öyküsü, yoksulluk katmanı yüzünden yurttaşa artık ulaşamıyor. Gerçekler, yeni satın alınmış medyalar aracılığı ile her saat tekrarlanan yalanlar karşısında olduğu yerde duruyor.

‘Çatla-patla’ demekle olmadı

Erdoğan, elindeki medya gücü ile ‘İslamın güncellenmesi’ örneğinde yaşandığı gibi yapay gündemlerle toplumu ve muhalefeti oyalamaya, zaman kazanmaya çalışıyor. Ama bu gündemlerin de ömrü artık kelebeğin ömründen uzun olmuyor. Toplum ikna olmuyor. Üstelik ikna olmayan kesim sadece yüzde 50 de değil. AKP’yi, onu iktidarda tutan muhafazakâr Kürt seçmeni çoktan terk etmiş. Kürt muhafazakâr partiler eleştirilerini medya aracılığıyla yapar hale geldi.

Batı’da işler Erdoğan’ın istediği gibi gitmiyor. Mutlu azınlığa karşı eğitimli, işgücünün içinde yer alan AKP’li seçmen de sıkıntısını açıkça gösteriyor. AKP’de ve Erdoğan’da sıkıntı büyük. Sıkıntıdan, stresten ‘çatlayan’ birileri var. Ama bu Haziran İsyanı’nda tüm ülkeyi özgürleştirmeye çalışanlar değil.