Aslında savaş hakkında bir yazı yazacağım. Önce müzik…

Savaş tamtamları çalarken

İLKER KÜÇÜKPARLAK*

Müzik gayet önemli bir unsurken insan evrimine ne zaman ve nasıl dahil olduğu konusunda çeşitli hipotezler mevcut. Örneğin Geoffrey Miller kültürün neredeyse diğer bütün unsurlarının olduğu gibi müziğin de karşı cinsi etkileme amacıyla -yani cinsel seçilimle- gelişen bir özellik olduğunu öne sürse de(1), çeşitli deneysel çalışmaların ışığında müziğin esas olarak işbirliği ve grup bağlılığını arttırmaya yönelik evrilmiş bir özellik(2) olduğunu düşünmek makul gözüküyor. Örneğin bir salonda kulaklıkla ritm dinletilen ve bu ritme bedensel olarak eşlik etmeleri istenen katılımcılar, aynı ritmi sürdürdürdüklerini gözlediklerinde diğerlerine karşı daha sempatik hissediyorlar ve daha özverili davranışlar gösterebiliyorlar(3), üstelik senkron ritm tutturmanın özgeci davranışları arttırması henüz 14 aylık bebeklerde bile gözlenen bir etki(4). Evet, sadece aynı ritmi tutturmak insanların birbirlerine olan bağını başka bir nedene gerek olmaksızın arttıran bir unsur olabiliyor.

Elbette doğada karşılıksız bir kazanım olmuyor. Paul Zak ve arkadaşları uygun adım yürütülen deneklerin özgeci davranışlarının arttığını fakat bu etkinin sadece kendi gruplarına yönelik olarak gözlendiğini bildirmişlerdir(5). Başka bir çalışmada uygun adım yürümenin rakipleri daha zayıf ve daha az korkutucu olarak algılamaya neden olduğu, dolayısıyla da saldırgan davranışlara meyil oluşturabileceği gözlenmiş(6).

Bu ve benzeri pek çok bulgu müziğin esas işlevinin bireyi kollektif kimliğin etkisini dramatik biçimde arttığı bir “savaş transı” haline getirmek olduğunu akla getirebilir(7). Jordania’ya göre bu savaş transının temel özellikleri;

1- Ağrı duyumunun kaybolması

2- Korkusuzluk hali

3- Bireysel sağkalım içgüdüleri yerine daha ulvi amaçlara odaklanmışlık

4- Fiziksel kapasitenin aşırı düzeyde artması

5- Bireysel kimliğin kaybı ve kollektif kimliğin hakimiyeti

6- Özellikle bazı ritüelistik davranışlarla kolaylıkla tetiklenebilen bir savaşa gözünü kırpmadan girebilme hali

Aslında savaş hakkında bir yazı yazıyorum işte. Kamp ateşi etrafında toplanmış atalarımızı düşünelim. Çember olmuş, bir melodiyi defalarca tekrarlarken el çırparak eşlik ediyorlar. Bu halin grup içi bağlılığı olduğu kadar grup dışına düşmanlığı da arttırabileceğini varsayabiliriz. Şimdi buradan tribünde aynı ritmi onbinlerce kişiyle birlikte sürdüren insanların birbirleri için ölmeye ve öldürmeye nasıl da hazır olabildiklerini, askeri marşları ve aslında savaşta hiçbir işlevselliği olmayan uygun adım yürüyüş konusundaki militarist hassasiyeti, Haka Dansı’nı, Mehter Takımı’nı, eylemlerde tekrarlanan sloganları düşünelim… Kollektif kimliğin şişkinleşmesi neredeyse her zaman müzik eşliğinde oluyor gibi.

Kısa özet: Savaş müzik gibi insanlığın en belirgin özelliklerinin temelinde bulunuyor olabilir. İnsan belirli koşullarda kollektif kimliği çerçevesinde hareket etmeye, kendi grubunun üyelerine diğerlerine göre ayrıcalık göstermeye (in-group bias) ve hatta grubu dışındakilere şiddet göstermeye meyilli olabilir.

Yine savaş tamtamları çalmaya başladı, sadece siyasi arenada değil, sıradan vatandaş arasında da terörist dedin diyemedin tartışmaları aldı yürüdü. Tam bir deja vu hali. Elbette terörist diyebiliyor olmak bir kollektif kimlik unsuru olarak algılandığı için tutkuyla aranıyor. Yine kollektif kimlik belirleyenlerine rağbet yağdığı, ulvi amaçlarımız ve değerlerimiz uğruna gerekirse evlatlarımızı gözümüzü kırpmadan feda edebileceğimizin öne sürüldüğü bir döneme girdik yeniden. Aslında bireyin arzusunun toplum genelininkine göre hiç öneminin olmadığı “milli irade” vurgusundan belliydi perşembenin gelişi.

Yine de; Müziğin evriminin kökeninde ne bulunuyor olursa olsun, hücum marşı kadar dünyanın en barışçıl mesajlarını da aktaran bir araçtır müzik. İnsanın doğasında öz farkındalık ve aşkınlık da var ki bu insanın kendi doğasını sürekli yeniden şekillendirebileceği anlamına da geliyor.

Savaş tamtamlarına direnmek zor olabilir ama olanaksız değil.

*Uzm, Dr., Psikiyatrist

Dipnotlar

1- Miller, G. F. (1998). How mate choice shaped human nature: A review of sexual selection and human evolution. Handbook of evolutionary psychology: Ideas, issues, and applications, 87-129.

2- Tarr, B., Launay, J., & Dunbar, R. I. M. (2014). Music and social bonding: “self-other” merging and neurohormonal mechanisms. Frontiers in Psychology, 5, 1096. doi:10.3389/fpsyg.2014.01096

3- Valdesolo, P., & DeSteno, D. (2011). Synchrony and the social tuning of compassion. Emotion, 11(2), 262.

4 Cirelli, L. K., Einarson, K. M., & Trainor, L. J. (2014). Interpersonal synchrony increases prosocial behavior in infants. Developmental science, 17(6), 1003-1011.

5- Zak, P. J., & Barraza, J. A. (2013). The neurobiology of collective action. Frontiers in Neuroscience, 7, 211. doi:10.3389/fnins.2013.00211

6- http://www.psmag.com/books-and-culture/militarizing-police-marching-sync-may-increase-aggression-89472

7- Jordania, J. (2011). Why Do People Sing?: Music in Human Evolution. Logos.