7 Şubat 2018: Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddialarının yeniden gündeme getirildiği tarih bu oldu. Suriye ordusu İdlib’de ve Doğu Guta’da hava saldırılarını yoğunlaştırdıkça, cihatçı kaynaklar ve Batı medyası bir kez daha kimyasal yalanına başvurmaya başladı.

13 Şubat 2018: Rusya’nın Suriye’deki uzlaştırma merkezi yetkilileri, El Nusra ve “Beyaz Miğferliler”in İdlib’de bir kimyasal saldırı provokasyonu için hazırlık yaptıklarını ve Serakib yerleşim yerine 20’den fazla klor gazı konteyneri ve gaz maskesi ile ilk yardım malzemeleri götürdükleri yönünde bir istihbarat bilgisine ulaştıklarını duyurdu.

14 Şubat 2018: Fransa Cumhurbaşkanı Macron, Elysee Sarayı’nda gazetecilerin sorularını yanıtlarken “Esad rejimi Suriye’de sivillere karşı kimyasal silah kullandığına dair kanıtların olması halinde kimyasal silahların bulunduğu yeri vuracağız” açıklamasında bulundu.

18 Şubat 2018: Suriye ordusu, müttefiklerinin de desteğiyle, Şam kırsalında bulunan ve yıllardır cihatçı işgali altında bulunan Doğu Guta’ya yönelik nihai askeri operasyona başladı.

24 Şubat 2018: Suriye Doğu Guta’da ciddi ilerlemeler kaydederken,Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, “insani yardımların ulaştırılması ve hasta ya da yaralıların tahliye edilmesi için” Suriye’de 30 günlük ateşkes öngören karar tasarısını kabul etti, ancak tasarının hayata geçirilmesi mümkün olmadı.

3 Mart 2018: Rusya’nın Suriye’deki ateşkes izleme merkezinin başkanı Tümgeneral Yuriy Yevtuşenko, Doğu Guta’da cihatçı grupların bir kimyasal saldırı provokasyonuna hazırladıklarını söyleyerek ekledi: “Sivil kayıplar, Batı ülkeleri tarafından Suriye yönetimine yönelik kendi halkına karşı kimyasal silah kullanma suçlamaları için kullanılacak.”

4 Mart 2018: İngiltere’de eski bir Rus ajanı olan Sergey Skripal ve kızına kimyasal bir maddeyle suikast düzenlendiği açıklandı, İngiltere saldırıdan Rusya’yı ve Rus istihbaratını sorumlu tuttu.

8 Mart 2018: İsrail Başbakanı Netenyahu İran’la yapılan nükleer anlaşmasının iptal edilmesi gerektiğini söyledi. Trump da başkanlık sürecinde bu anlaşmayı iptal edeceklerini söylüyor ve uygun zamanı bekliyordu.

12 Mart 2018: Suriye ordusu, Doğu Guta’nın Aftris köyünde cihatçıların kimyasal silah üretimi için kurdukları bir atölye bulduğunu açıkladı ve görüntüleri kamuoyu ile paylaştı.

13 Mart 2018: Trump “pasif” olduğunu düşündüğü Dışişleri Bakanı Tillerson’ı görevden alıp yerine CIA başkanı Pompeo’yu göreve getirdi. İlerleyen günlerde ise ( 23 Mart) İran’a karşı “şahin” tavırlarıyla bilinen John Bolton Trump’ın “ulusal güvenlik danışmanı” oldu.

18 Mart 2018: Rusya’da yapılan seçimlerde Vladimir Putin yeniden devlet başkanlığına seçildi.

26 Mart 2018: İngiltere,Amerika Birleşik Devletleri ve çok sayıda Batı ülkesi, Skripal hadisesini gerekçe göstererek Rus diplomatları sınır dışı etme kararı aldı. Rusya buna aynı şekilde karşılık vereceğini açıkladı.

27 Mart 2018: Trump Macron’la görüştü ve Beyaz Saray “iki lider de Rusya’nın İngiltere’nin Salisbury kentinde gerçekleştirdiği kimyasal saldırıya karşı Batı’nın sert tepkisine desteklerini ifade ettiler” şeklinde bir açıklamada bulundu. Aynı açıklamada, Trump’ın Macron’a “Suriye’de Türkiye ile daha yakın bir işbirliği içinde olmalısınız” dediği de belirtildi.

29 Mart 2018: Trump “yakın zamanda Suriye’den çekileceğiz” şeklinde bir açıklama yaptı ama sonrasında Pentagon tarafından “bir süre daha” Suriye’de kalmaya ikna edildi.

31 Mart 2018: Suriye ordusu Doğu Guta’da zafer ilan etti ve “Şam kırsalındaki Doğu Guta bölgesindeki tüm kentlerde ve kasabalarda kontrol sağlandı” açıklamasını yaparak, Duma’nın da tamamen temizlenmesi için operasyonların devam ettiğini söyledi.

1 Nisan 2018: Suriye devlet televizyonu Duma’daki cihatçıların tahliyesi için anlaşma sağlandığını duyurdu. Uluslararası ajanslar ise Ceyşül İslam adlı örgütün Fırat Kalkanı bölgesine yerleşeceği haberlerini geçmeye başladılar.

7 Nisan 2018: Cihatçı kaynaklar Suriye’nin Duma’da kimyasal silah kullandığı ve çok sayıda sivilin yaşamını yitirdiği yönünde haberleri servis etmeye başladı, iddiaların Batı basınında da yer almasıyla birlikte hızla savaş pozisyonuna geçildi.

8 Nisan 2018: İsrail’in Suriye’deki T 4 üssünü vurduğu açıklandı.

Bu kronoloji zannediyorum ki, buraya nasıl gelindiğini aşağı yukarı açıklıyor. ABD’nin, Batı’nın ve İsrail’in Suriye ve müttefiklerinin savaşta kaydettiği ilerlemeye “kimyasal provokasyonu” üzerinden yanıt verme çabasıyla Skripal hadisesi üzerinden Rusya’ya karşı yeni bir süreç başlatmasının birbiriyle çakışması, savaşı hiç olmadığı kadar yakın bir ihtimal haline getirdi. Belki de 48 saat içerisinde ABD ve Batı, Suriye’ye yönelik yeni bir askeri operasyona girişecek.

Bu noktada, özellikle bakılması gereken iki şey var: Birincisi, saldırının kapsamı ve şiddeti. Çünkü bu, Rusya’nın cevabının ne olacağını ve dolayısıyla savaşın nereye evrileceğini belirleyecek. Saldırının kapsamı ve şiddeti genişledikçe Rusya’nın cevabı da bununla orantılı olacak. Ve ikincisi, gelişmelerin seyri, Ankara’da Putin ve Ruhani’yle fotoğraf verdikten üç gün sonra Doğu Guta gerekçesiyle Batı’ya Suriye’ye saldırma çağrısı yapan şark kurnazlığının pozisyonunu da belirleyecek. Dolayısıyla, daha önce de yazdığımız üzere, aynı anda ABD’yi ve Rusya’yı idare etmeye dayalı siyasetin de sınırlarına dayanıldığı daha net bir şekilde görülecek.