Ukrayna savaşı sürerken Alman sermayesi şimdiden savaşın kazananları arasına girdi. Silah ihracatında kırılması beklenen rekor, enerji sektöründe yeni açılımlar, nitelikli işgücü göçü bunun başlıca nedenleri olarak gösterilebilir.

Savaşın bir diğer kazananı Almanya
Almanya Başbakanı Olaf Scholz Ukrayna’nın İrpin şehrine ziyaret gerçekleştirmişti. (Fotoğraf: AA)

Ezgi GÜNEYTEPE/Göttingen

Ukrayna’ya 2 milyar avro değerinde savaş ekipmanı yardımında bulunacağını açıklayan Federal Hükümet, ilk etapta Alman ordusunun stoklarındaki askeri malzemeleri Ukrayna’ya gönderdi. Federal Hükümet gönderilen malzemelerin tam listesini vermese de Alman Basın Ajansı (dpa), nisan ayına kadar Almanya’nın yaklaşık 2 bin 500 uçaksavar füzesi, 3 bin mermi, 900 roketatar, 100 makineli tüfek ve 15 sığınak teslim ettiğini yazdı. Savunma sanayi ise Ukrayna’ya silah göndermek amacıyla tam gaz üretime başladı.

Pandemi döneminde durgunluk yaşayan savunma sanayi, geçtiğimiz yılların ciro kaybını telafi etmek için Ukrayna’ya silah üretmeyi çare olarak düşünüyor. Federal Hükümet, Ukrayna için öngördüğü 2 milyar avroluk bütçenin bir kısmının Avrupa Birliği’nin fonundan karşılayacağını beyan etse de, bu maliyet tam olarak kimin ödeyeceğini açık bırakıyor. Federal Hükümet, savaşın seyrini değiştireceğinden endişe ettikleri için bütçeye dair detay vermekten kaçındıklarını ifade etmekle yetiniyor. Edinilen bilgilere göre AB´nin ve Almanya’nın bütçesinden karşılanacak bu maliyet, sadece Ukrayna´ya askeri yardım ile sınırlı değil.

SİLAH SANAYİNİN ALTIN DÖNEMİ

Almanya’nın silah ihracatı 2020’de 5,8 milyar avro iken, 2021’de 9,4 milyar avro ile rekor seviyeye ulaştı. En büyük silah ihracatının yapıldığı ülke ise Mısır. Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesinin ardından 2022’de silah ihracatında yeni bir rekor kırılması bekleniyor. Stoklardaki askeri malzemelerin önemli bir kısmı Ukrayna’ya gönderilince, Alman ordusunun zor duruma düştüğü beyan edildi. Sosyal Demokratlar’ın (SPD) Başkanı Lars Klingbeil savunma sanayisinin Alman ordusunun stoklarını doldurması için daha hızlı bir tempo ile üretime devam etmelerinin altını çizdi. Savuma sanayi altın dönemine geçerken sektör istihdam olanakları için de bir artış yaratıyor. 2022 yılının ilk çeyreğinde Alman savunma sanayisinin en büyüklerinden olan Rheinmetall 1,3 milyar avro ciro yaptığını duyurdu.

Sadece savunma sanayi değil, aynı zamanda enerjide bağımsızlığı amaçlayan yenilenebilir enerji sektörü de aniden yükselişe geçti. Yenilenebilir enerji sektörüne talep kısa süre içinde artar iken, fosil yakıtlardan bağımsız elektrik üreten enerji şirketlerin kazancı rekor seviyeye ulaştı. Alman RWE Şirketi enerji krizine rağmen 2,1 milyar avro ile kazancını iki katına çıkardı. RWE şirketi yenilenebilir enerjiye beş milyar avro değerinde yatırım yapmayı planlarken, tüketici ise artan enerji fiyatları altında eziliyor.

AB, Ukrayna ile ticaretin önünü açmak için, bir yıllığına Ukrayna’dan ithal edilen malların gümrük harcını kaldırdı. Ukrayna’nın ihraç ettiği en büyük kalemlerin başında demir ve çelik, tahıl ve kimyasal maddeler geliyor. Savaşa kadar en büyük ihracatı gerçekleştirdiği ülkelerin başında Rusya gelirken savaş sonrası “ticaret koridorlarının” açılması ile ihracat AB’ye yoğunlaştı. Tagesschau’nın haberine göre stratejik yeraltı zenginlikleri ülkenin önemli limanları sayesinde ihraç ediliyor. Bilinen en önemli yeraltı zenginliklerinin başında nadir toprak elementleri gelmekte. Yüksek teknolojinin olmazsa olmazı nadir toprak elementleri gelecekte daha büyük bir önem sahip olacak pozisyonda. Uzmanlar tarafından Avrupa’nın en büyük lityum rezervinin ise Donbass bölgesinde olduğu tahminler arasında. New York Times’ın haberine göre, hibrit araçların batarya üretiminde kilit bir rol oynayan lityumun, 500 bin ton civarında rezervi olduğu düşünülüyor. AB ise yeraltı zenginlikleri bu kadar bol olan bir ülkeyi savunmak için, bütün imkânlarını seferber etmiş durumda.

21. YÜZYIL’IN MARSHALL PLANI

Savaş tüm hızıyla devam ederken AB ülkeleri Ukrayna için “21. Yüzyıl’ın Marshall Planı” diye adlandırdığı yeniden yapılanma hazırlıklarına başladılar. Mayıs ayında Avrupa Birliği Başkanı Ursula von der Leyen makro-finansal yardım olarak adlandırılan, uzun vadeli ve düşük faiz oranlı krediler şeklinde Ukrayna’ya dokuz milyar avroya kadar yardım sağlanacağını beyan etti. AB´nin ülkenin yeniden inşasında öncü bir rol oynadığını iddia eden von der Leyen "Avrupa Birliği’nin Ukrayna’nın yeniden inşasına öncülük etme konusunda bir sorumluluğu ve stratejik bir çıkarı var" diye açıklama yaptı. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’ın Brüksel’e yaptığı ziyarette belirttiği gibi, bu "İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’yı yeniden inşa etmeye yönelik Marshall Planı ile karşılaştırılabilir."

Yeniden yapılanma planının en hızlı şekilde hayata geçirilmesini savunan Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, sanayi ülkelerine finansal destek için çağrı yapanların başında. Yeniden yapılanmanın, Ukrayna’nın AB’ye girişinin hızlandıracağı görüşünde olan Scholz, temaslarına başlamış durumda. Alman yatırımcılar yeniden yapılanma projesinin ana hatları belirlenirse, pazar analizi yapmaya başlayacaklarını ifade ettiler. Savaş ile Ukrayna’nın ekonomisi çok zarar görmüş olsa da, iki bine yakın Alman şirketi ülkede halen faaliyetlerine devam ediyor.

NİTELİKLİ İŞGÜCÜ GÖÇÜ İSTİYOR

Zengin bir sanayi ülkesi olan Almanya’nın son 5 yılda en büyük sıkıntılarından bir tanesi nitelikli işgücü eksikliği. Bunu telafi edebilmek için vize ve oturum şartlarında kolaylaştırma adımları atan Federal Hükümet, bazı sektörlerde bu eksikliği henüz gideremedi. Savaşın başlangıcının hemen ardından bir milyona yakın Ukraynalı sığınmacı Almanya’ya göç etmiş durumda. Öyle ki, ana-akım medyanın da “dayanışma” zemini hazırlaması ile, sığınmacılar sınırlarda özel otobüsler ile alınıp, hızla sisteme entegre edildiler. Ukraynalı sığınmacılara özel, jet hızıyla bürokraside çalışma izni için kolaylık sağlandı. Öyle ki, yetişkin sığınmacıların beşte biri şimdiden iş sahasına giriş yapmış durumda. Çoğunu kadın ve çocuklardan oluşturan sığınmacılar için dil ve entegrasyon kursları ücretsiz. Özellikle akademik, teknik ve tıbbi alanda uzmanların yoğunlukta olduğu, nitelikli bir iş gücünü de beraberinde getiren sığınmacılar, kültürel açıdan hızlı uyum sağlama potansiyeline sahip.

SAVAŞIN FATURASINI HALK ÖDÜYOR

Ukrayna’ya aktarılan kesintisiz ve sayısız sözde “yardımların” faturasını iki ülkenin de halkları ödüyor. Almanya’da resmi enflasyon %10,4 olarak gösterilse de, günlük hayatı etkileyen enflasyon %35 civarında. Dar gelirli aileler masraflarını karşılamak için, yardım kuruluşlarından gıda ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyor. Alman toplumu her kalemde artan enflasyona karşı sessizliğini sürdürüyor. Artık bağımsızlığını tümünden kaybeden ve kirli bir savaşın ortasında kalan Ukrayna halkının durumu ise fazlasıyla içler acısı. Savaşın kaybedeni her zaman olduğu gibi dar gelirliler ve emeğiyle geçinenler oluyor.