“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” klişeleşmiş bir önerme. Bu söz hep söylenir ama çoğunlukla her şey eskisi gibi olmaya devam eder. Bir sosyal medya meme’i olan “Çok şükür kötü günleri atlattık. Sırada daha kötü günler var” önermesi sanırım içinde bulunduğumuz duruma daha uygun. Sosyal medya platformları bu köşede sürekli andığımız yerleşik sorunlarını çözmeden, bu konuda uluslararası bir düzenleyici kurumun eksikliği her geçen gün daha fazla hissedilirken, “savaş” gerçekliğiyle karşı karşıya kaldık. Böylece sorunlar ve acımasız gerçekler daha da görünür oldu. Evet kimi zaman adaleti orada arayıp buluyoruz, evet geleneksel medya susturulunca alternatif medya ve sesler için bir nefes oluyor, evet iyi vakit geçirmemizi sağlıyor. Bunlarla birlikte savaş yeni bir sayfa açtı. Platformlar her ne kadar dünyanın her yerinde faaliyet gösterse de ‘savaş’ gibi bir gerçeklikle karşılaşınca, onların da aslında bir tarafta yer aldığını, bir ülkeleri olduğunu ve bir anda erişimimizi kaybedebileceğimizi öğreniyoruz. Öyleyse onlara nasıl güveneceğiz? Bugün Rusya’da yaşayan, belki yönetimin verdiği işgal kararını hiç desteklemeyen, belki savaşla ilgili fikri bile olmayan biri olduğunuzu düşünün. Sadece Rusya’da yaşadığınız için tüm bunlardan mahrum kalmanız an meselesi.


TWITTER’IN UYGULAMASI

Twitter’ın devlet kuruluşları ve devlete bağlı çalışan resmi görevlilerin hesaplarına “Devlet Yetkilisi” veya kurumlara “X devletine bağlı medya” diye bağlam eklemesi uygulamasına alışığız. Bu uygulamanın standartlar dahilinde yapılmasını yanlış bulmuyorum. Çünkü paylaşılan iletinin resmi bir bağlam dahilinde okunması ve ona göre değerlendirilmesine zemin sağlıyor. Ancak, savaşla birlikte gördük ki bu uygulama kurumlardan bireylere doğru genişledi. O devletin medyasına bağlı çalışanlar, hatta hiç çalışmamış olanlar bile “Rusya Devletine Bağlı Medya” diye etiketlenmeye başladı. Twitter bunu, “platform manipülasyonunu tespit etmek için Tweetleri proaktif olarak gözden geçirmek ve neler olup bittiğine dair yanlış veya yanıltıcı bir tasvir sunan sentetik ve manipüle edilmiş medyaya karşı yaptırım uygulama”* planının bir parçası olarak açıklıyor.

BU UYGULAMANIN SORUNU

Tartışmasız olarak söylemeliyiz ki bu sorunlu bir uygulama. Eğer bireylerin paylaştığı içerikle ilgili bir sorununuz varsa, bir doğrulama faaliyeti yaparak içerikleri tek tek “yanıltıcı” diye etiketleyebilir, hatta doğrusuna yönlendirebilirsiniz ki bunun örneklerini görüyoruz. Fakat bireyleri bu şekilde etiketlemek her şeyden önce onları hedef haline getirmeye kadar giden bir dizi sorununun kapısını açar. Bu aynı zamanda bir fişlemedir. Kaldı ki neye göre yapıldığına ilişkin bir standart da yok. Aylar önce bahsedilen medya kuruluşundan ayrılanlar ve hiç çalışmamış olanlar bile etiketlenirken, o kuruluşta çalışanların bazıları etiketlenmemiş bile. Diyelim böyle bir şeyle yanlışlıkla karşı karşıya kaldınız, kime başvuracak ve bu etiketi kaldırmak için nasıl bir yol izleyeceksiniz? Bu konuda hangi hukuk işleyecek? Hiçbir tutarlı standart olmadan böyle bir uygulama yapmak; ‘bütün içerikleri tek tek inceleyip modere edecek bir gücümüz yok, o yüzden çaresizce bireyleri hedef gösteriyoruz’un itirafıdır.

RUSYA’DA SOSYAL MEDYA

Önce sosyal medya platformları Kremlin yanlısı hesaplara kısıtlamalar getirerek çeşitli yaptırımlar uyguladı. Buna bir misilleme olarak Kremlin de ülkede Facebook ve Twitter’a ulaşımı engelledi. Kuşkusuz bu, benzer uygulamalara hazırlanan diğer platformlara da bir mesaj. Yani bu kadar basit. O çok güvenilen sosyal medya platformlarına en çok ihtiyaç duyduğunuz anda bütün erişiminizi yitirebilirsiniz. Siz o ülkede yaşayan ve savaşı desteklemeyen biri olsanız da fark etmez. Toptan iptal edilebilirsiniz. Apple gibi büyük teknoloji kurumları, ülkenizde artık faaliyet vermeyeceğini açıklayabilir. Hatta uygulama marketlerinin erişime açık kalıp kalmaması bile tartışma konusu olabilir. Yani elinizde gezdirdiğiniz ve bütün işlerinizi gördüğünüz akıllı telefon bir anda tamamen işlevsiz kalabilir.

Bütün bunlar biraz da internetin birkaç büyük platform tarafından ‘merkezi’ bir yer haline getirilmesinin nasıl büyük bir risk olduğunu da gösteriyor. Bu alanda platformları düzenleyici uluslar üstü bir kurumun olmamasının ne büyük bir eksiklik olduğu da açıkça görülüyor. Platformlar “dezenformasyonla mücadele ediyorum” dese bile, bunu tarafsız olarak yapabildiğini kanıtlayamıyor. Devletler de “öyleyse çekerim fişini” diyerek halkı tek taraflı bilgiye mahkûm edebiliyor. Böyle bir ortamda, özellikle habere ulaşma konusunda nasıl sıkıntılar yaşayabileceğimizi düşünebiliyor musunuz? Yaşanılan bu deneyim en başta haber kuruluşlarının sosyal medya platformlarına bağımlılığı üzerine uzun uzun düşündürmeli. Bunu hem haber kuruluşları hem de haberi sosyal medyadan almaya alışmış okuyucular düşünmeli. Eğer bağımsız medya, platform bağımlılığından uzakta güçlendirilmezse, bu deneyimi her ülke bir gün yaşayabilir. Savaş bitmeden görülen şey, sosyal medya platformlarının artık eskisi gibi “platform” olarak kalamayacağıdır. Ölçek sorununa rağmen, “moderasyon sorumluluğunu” uluslararası standartlarla almaları gerekiyor.

* https://www.socialmediatoday.com/news/how-social-platforms-are-responding-to-the-crisis-in-ukraine/619497/