Savcı Sarıkaya meslekten ihraç edildi
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı yargıyı eleştirmekle suçlayan, Şemdinli iddianamesini kaleme alan Van Cumhuriyet Savcsı Ferhat Sarıkaya me
İNAN GEDİKANKARA / Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı yargıyı eleştirmekle suçlayan, Şemdinli iddianamesini kaleme alan Van Cumhuriyet Savcsı Ferhat Sarıkaya meslekten ihraç edildi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından ihraç edilen Sarıkaya, karar kesinleşinceye kadar açığa alındı. Adalet Bakanı Cemil Çi-çek'in katılmadığı toplantıda alınan karara, kurul üyesi Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fatih Kasırga, "kınama cezası verilmesi" görüşüyle katılmadı.
Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu'nca, Savcı Sarıkaya hakkında başlatılan soruşturma sonucunda hazırlanan rapor, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün incelemesinin ardından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na geldi. Kurul'un dün yaptığı toplantıda Savcı Sarıkaya hakkında Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun "Meslekten Çıkarma Cezası" başlıklı 69. maddesinin son fıkrası uyarınca meslekten çıkarma cezası verildi. Söz konusu fıkrada, "Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil, suç teşkil etmezse ve hükümlülüğü gerektirmese bile mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten çıkarma cezası verilir" hükmünü içeriyor.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in katılmadığı toplantıda Savcı Sarıkaya hakkındaki karar ı'e karşı 6 oyla alındı. Karara, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga, "kınama cezası verilmesi" görüşüyle katılmadı. Kurul, ayrıca Van Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Kaçan ile Başsavcıvekili İbrahim Özer hakkında ise başka bir müfettiş görevlendirilerek yeniden inceleme yapılmasını istedi.
Sarıkaya'nın meslekten ihraç kararını değerlendiren hukukçular arasında ise farklı görüşler ortaya çıktı. Emekli savcı Mete Göktürk Şu ana kadar basma yansıyan nedenlerle bir savcının meslekten ihraç edilmesi görülmüş birşey olmadığını belirterek, "Ancak bilmediğimiz, müfettiş raporlarında vurgulanan bazı nedenler, çok açık ve net birtakım bulgular var ise karar doğru olabilir" dedi. İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu ise kararı olumlu değerlendirenlerdendi. Kolcuoğlu HSYK'nın elindeki belge ve bilgiye göre bir karar verdiğini belirterek, "Savcının hazırladığı iddianamenin hukuka uygun olmadığı görüşündeyiz. Siyasi görüşlerin yargıya etki etmesini, karışmasını yargı affetmemelidir." diye görüş belirtti.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
HSYK'nın verdiği kararın ardından Savcı Sarıkaya'nın sadece itiraz etme hakkı bulunuyor. Sarıkaya'nın itiraz etmesi halinde, bu istemi yine aynı kurul karara bağlayacak. Ancak du defa kurula HSYK'nın 5 yedek üyesi de katılacak. Üst kurulun da aynı kararı vermesi durumunda Sarıkaya hakkındaki karar kesinleşecek. Hukukçulara göre cezası kesinleşirse Sarıkaya avukatlık mesleğini de icraa edemeyecek.
TEK YOL AİHM
Anayasa'ya HSYK ve YAŞ kararları ile Cum-hurbaşkanı'nm tek başına aldığı kararlar yargı denetimi dışında tutuluyor. Üst kurul tarafından da Savcı Sarıkaya hakkında aynı kararın verilmesi durumunda yargılama yolu kapanıyor. İç hukuk yolları tükendiği için Sarıkaya'nın sadece Avrupa İnsan Hakları Mah-kemesi'ne başvuruda bulunma hakkı bulunuyor.
BÜYÜKANIT'I SUÇLAMIŞTI
Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, Şemdinli olaylarıyla ilgili olarak hazırladığı iddianamede, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı işadamı Mehmet Ali Altındağ'ın ifadelerine dayanarak 'çete kurmakla" ve Şemdinli olayları dolayısıyla yargıya müdahale etmekle suçlamıştı. Sarıkaya'nın kriz yaratan bu iddiaları üzerine Genelkurmay Başkanlığı tarafından sert bir açıklama yapılmış ve Büyükanıt için soruşturma izni verilmemişti.
Genelkurmay'in açıklamasından sonra Adalet Bakanlığı, Savcı Sarıkaya hakkında inceleme başlatmıştı.
'Politikanın gölgesinde verilen karar'
Emekli savcı Mete Göktürk:
Şu ana kadarki basına yansıyan nedenlerle bir savcının meslekten ihraç edilmesi görülmüş birşey değil ancak bilmediğimiz, müfettiş raporlarında vurgulanan bazı nedenler, çok açık ve net birtakım bulgular var ise karar doğru olabilir. Kamuoyuna yansıyan boyutlarıyla konu asla bir ihraç nedeni değil. Mesleğin son aşamasına gelmiş birden fazla yargıcın bu ölçüde politik rüzgarın etkisinde kalmış olabileceklerini düşünmek bile istemiyorum.
ÇHD İstanbul Şube Başkanı Fatmagül Yolcu:
Şemdinli iddinamesini hazırlayan savcının meslekten ihraç edilmesi siyasi bir karar ve bir hukukçu olarak bu kararı dehşetle karşılıyorum. İddianamede Orgeneral Büyükanıt'ın adının geçmesi ordu kanadında çok büyük bir tepkiye neden olmuştu. Ordunun siyaset üstündeki gücünü gösteren bir karar. Sarıkaya bir hukuk insanıdır ve iddianamesini hazırlamıştır. Görevini ifasının sonrasında konu siyasete dönüştürülerek görevden alınması hukuk insanlarının ellerini, ayaklarını ve hukuk bilgilerini bağlayacaktır.
İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu:
HSYK elindeki belge ve bilgiye göre bir karar vermiştir. Savcının hazırladığı iddianamenin hukuka uygun olmadığı görüşündeyiz. Siyasi görüşlerin yargıya etki etmesini, karışmasını yargı affetmemelidir. Bu nedenle bu kadar ağır bir ceza seçilmiştir. Siyasi baskıda hakim savcılar araç olarak kullanılmamalıdır. Ceza olarak ağır ama uygulamada geleceğe mesaj verme amacı taşıyor sanıyorum. Yargı tozu kabul etmiyor. İddialar süte düşmüş toz gibidir ve hemen görünür ve uzun zamandan beri yargının bağımsızlığı, siyasetin yargı üzerindeki etkisinin tartışıldğı bir dönemde hazırlanan bu iddianame bunu teşhir gibi olmuştur. Tüm yargıç ve savcılara bir mesaj aslında bu karar.
Avukat Kemal Aytaç:
Diyelim ki bu savcı hatalı bir iddianame düzenledi ki ben bu kanaatte değilim. Binlerce iddianame düzenliyor savcılar ve bugüne kadar hiçbir savcı hazırladığı iddianame nedeniyle görevinden ihraç edilmedi. Bu erik bir karar değil. Kamuoyunca bilinen bir konu, aslında bu ülkedeki demokrasiden yana olanlarla karşı olanların mücadelesi sonucu ortaya çıkmış bir karar.
Prof. Dr. Adem Sözüer:
Şemdinli iddianamesinin Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda öngörülen koşullara uygun hazırlanmadığı öne sürüldü, ben de bu görüşe katılıyorum. Ancak CMK'na uygun olmayan iddianameler yazan her savcı meslekten ihraç edilirse herhalde savcı sayısında ciddi bir eksilme olur sanıyorum.
Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu nasıl işliyor
HSYKAnayasa'nın 159. maddesinde tanımlanmış anayasal bir kuruldur. Hakim ve savcıların özlük işlerini yürütür, idari ve adli görevleri vardır. Atama, meslekte yükselme, disiplin işlemleri ve meslekten ihraç konusunda kararlar verir. Kurulun Başkanı ve doğal üyesi Adalet Bakanı'dır. Adalet Bakanı ve bir bakanlık müsteşarı, Danıştay ve Yargıtay'dan seçilmiş 5 üyesi ile birlikte toplam 7 üyeli bir kuruldur. Üyeleri Danıştay ve Yargıtay'ın kendi seçtiği üyeler arasından Cumhurbaşkanı tarafından 4 yıl süre ile atanır.
HSYK Kararları kesindir ancak kendi içinde itiraz hakkı vardır. İtiraz üzerine hakim savcılar büyük kurulu toplanarak aynı kararı inceler. İtiraz üzerine yedek üyelerin de katılımı ile 11 kişiden oluşan HSYK Genel Kurulu toplanarak itirazı karara bağlar. Yüksek Askeri Şura kararlarında olduğu gibi HSYK kararları da yargı denetimine tabi değildir ve başkaca itiraz mercii bulunmadığından kararları kesindir.
SARIKAYA'NIN DURUMU
Savcı Ferhat Sarıkaya'nın HSYK'nun hakkında verdiği meslekten ihraç kararına itiraz etmesi bekleniyor. Süresi içinde yapılan itirazı ihraç kararını veren 7 kişilik kurul bir kez daha inceleyecek. Kurul incelemesinden meslekte ihraç kararında ısrar edilir ise savcı Sarıkaya'nın bu kez de HSYK Genel Kurulu'na itiraz edebileceği belirtiliyor. Yedek üyelerin de katılımı ile toplanan n üyeli genel kurulda ihraç kararını veren üyelerin bu kararlarında ısrar etmesi durumunda Sarıkıya için bir değişiklik olmaması bekleniyor. Kurul kararları çoğunlukla alınıyor ve 6 kişi kararında ısrar eder ise diğer üyelerin tümünün kararın kaldırılması yönünde görüş kullanması bile 5 oya karşılık geleceğinden savcının hukuki durumunda değişiklik öngörülmüyor.
Olayların perde arkası aktörleri açığa çıkarılamıyor
AHMET ŞIK / GÖREVDEN alınan Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkya'nın meslekten ihraç edilmesine neden olan Şemdinli iddianamesi, olayların aydınlatılması yolunda ilk adım niteliğindeydi. Şemdinli olaylarına ilişkin yeni bir "Susurluk Çetesi" benzetmeleri yapılmaya başlanınca kamuoyunun merak ettiği olayların iddianamede nasıl yeralacağı da merak konusu olmuştu. Savcı Sarıkaya'nın iddianamesinde, Ağustos ayından sonra Genelkurmay Başkanı olacak olan Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'ın adının geçmesi, sert politik tartışmalara neden oldu.
'TERÖR ÖRGÜTÜNÜN YÖNTEMİYLE CEVAP'
3 Mart 2006 tarihli ve 2006 / 32-31 esas ve karar numaralı 100 sayfalık iddianamede, Ali Kaya ve Özcan ildeniz isimli askerler ile itirafçı Veysel Ateş sanık sıfatıyla yer aldı. İddanamede suça konu olan olayla ilgili şüpheliler Kaya ve ildeniz'in yanlarında itirafçı Veysel Ateş'le birlikte 9 Kasım 2005'de, resmi araçla saat 11:00 sularında Şemdinli'ye geldikleri belirtildi. İddianameye göre; "Şüphelilerin bu sefer Şemdinli'ye geliş amaçlarının savunmaya göre, Umut Kitapevi'ne terör örgütünün dağ kadrosuna gönderilmek üzere Almanya'dan gelecek paket olduğu, bununla birlikte aleyhe delillere mantıklı bir açıklama getiremeyip tam inkar durumunda olan şüphelilerin gerçek amacının ise 5 Ağustos günü terör örgütü tarafından Şemdinli ilçe Jandarma Komutanlığınca Askeri Gazino geçişine konulan ve 5 askerin feci şekilde parçalanarak şehit olduğu olay ile 1 Kasımda Askeri Gazinonun diğer tarafındaki sokağa park edilen otomobil içindeki bombanın patlaması sonucu bir askerin gözlerinin kör olduğu, birçok kişinin yaralandığı ve sokağın adeta yıkıldığı olayın sorumlusu olarak kabul ettikleri Seferi Yılmaz'a, onun ve bağlantılı olduğu terör örgütünün kullandığı yöntem ile cevap vermek olduğu hususunda yargılamaya yeterli delil bulunduğu..." şeklinde yer aldı.
İddianamede, Veysel Ateş'in, Umut Kitabevi'nin bulunduğu Özipek Pasajı'na girerek el bombalarını atıp kaçtığı ancak saldırıdan yara almadan kurtulan Seferi Yılmaz' 1 n saldırganı takip ettiği anlatıldı, iddianamenin devamında çıkan olaylar anlatıldıktan sonra Şemdinli Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan keşifte araçta bulunan silah, bomba ve dokümanların neler olduğuna yer verildi. İddianamede, araçta bunca çok silah bulunmasının, "Sanıkların Şemdinli'ye operasyonel bir faaliyet için geldiklerinin göstergesi olup istihbarat toplama görevi ile bağdaşmamaktadır. Böyle bir durum Jandarma Teşkilatı'nın iç disiplinine uygun bir uygulama olmadığı, Hakkari gibi terörün yoğun olarak yaşandığı ve her an her türlü olayın gerçekleşme ihtimali olan bir yörede çok miktarda silah ve mühimmat ile başkalarının eline geçmesi sakıncalı bilgi ve belgelerin sorumsuzca otomobile konulup göreve çıkılmış olmasının gerek göreve çıkanlar gerekse bunları görevlendiren ve denetleme-yenler açısından ciddi bir tedbirsizlik ve dikkatsizlik olarak değerlendirmiştir" denildi.
'DEVLETİN BİRLİĞİ BOZULMAK İSTENDİ'
İddianamede, "Kamu görevlilerinin yasaya aykırı olarak şiddet ve silah, bomba kullanma eylemi devletin birliğini sağlamaya yönelik bir eylem olmayıp, kamu düzeninin bozulmasına, karmaşaya, güvensizliğe neden olarak devletin birliğini bozmaya yönelik bir eylemdir. Bu şekilde mücadele yöntemini benimseyen bir takım oluşumlar zamanla devlet kademesinde yer bulmakta ve yasaların kendilerine tanımadığı yetki ve görevlerle keyfi bir takım eylem ve işlem gerçekleştirmek suretiyle kamuoyunun devlete karşı olan güvenini ve inancını yitirmesine neden olabilecektir" denildi.
'TUTUKLAMALARDAN SONRA SALDIRI YOK'
İddianamaye konu olan olayla birlikte Hakkari, Yüksekova ve Şemdinli'de 15 Temmuz 2005'ten itibaren 18 ayrı bombalı saldırı gerçekleştirildiği ve bunların yalnızca ikisinin PKK tarafından üstlenildiğine dikkat çekilerek, "Şüphelilerin tutuklanmasının ardından söz konusu bölgede herhangi bir patlama olayı meydana gelmemiştir" kuşkusuna yer verildi. Sanıklardan Ali Kaya'nın Diyarbakır'da görev yaptığı sırada Mehmet Ali yalçındağ adlı iş adamından sahte belgeler düzenleyerek şantaj yaptığına ilişkin süren bir soruşturması olduğu belirtilen idida-namede, JİTEM'e ilişkin bilgiler ile itirafçı olduktan sonra devlet adına bir takım cinayet ve saldırılar gerçekleştiren Abdülkadir Aygan'ın itiraflarından alıntılara da yer verildi.
'USULSÜZLÜKLER YAPILDI'
Olayla ilgili askerler Kaya ile İldeniz'in ifadelerinin ancak 2 gün sonra alınabildiği, mahkemeye çıkarıldıklarında kendilerine Hakkari İl Jandarma Alay Komutanı Erhan Kubat'ın da bulunduğu, olayın polis bölgesinde gerçekleşmesine karşın asker şüphelilere ilişkin tahkikatın Şemdinli jandarmasınca yürütüldüğü, mahkemeye çıkmadan önce üç şüphelinin bir arada olması sağlanarak çelişkili ifade vermemelerinin sağlandığı, olaylar devam ederken bile bazı askeri yetkililerin gözaltında tutulan Veysel Ateş'in serbest bırakılması için Şemdinli İlçe Emniyet Müdürü Tacettin Aslan'a baskı yaptığı, bu amaçla MİT bölge müdür yardımcısını devreye soktuğu ve olayların ertesi günü Silopi Cumhuriyet Savcısının aracına bomba konulmasının da bir mesaj olabileceği anlatıldı.
BÜYÜKANIT SUÇLANDI
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün, "Yargı süreci bitmeden onları ne korurum ne de savunurum" demesini de iddianameye alan Savcı Sarıkaya, meslekten ihraç edilmesine yol açan ve sözkonusu yapılanmanın KKK Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a dek uzanabileceğini ima eden Rıfat Koruhan adıyla 16 Şubat 2005 günü savcılığa gönderilen bir ihbar mektubundaki iddialara da iddianamede yer verdi. Söz konusu ihbar mektubunda Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın, "Ali Kaya'yı tanırım. Benim aske-rimdi, o böyle bir şey yapmaz" diyerek yargılama sürecini etkilediğinden bahsedilerek, "İhbar mektubunda Büyükanıt, Diyarbakır'da 7. Kolordu Komutanı olarak görev yaptığı dönemde Ali Kaya da uzman çavuş olarak görev yapmıştır. Yaşar Büyükanıt'ın korgeneral iken tanıdığı uzman çavuş Kaya gibi kaç tane uzman çavuş tanıdığını, Şemdinli olayı ile ortaya çıkan devlet içerisindeki illegal yapılanmanın izleri iyi takip edilirse Jandarma Genel Komutanı Fevzi Türkeri ile Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt'a kadar uzanacağını, polis bölgesindeki patlamaların örgüt tarafından yapıldığında bir şekilde üstlenildiğini, ancak üstlenilmeyen patlamaların kimin eseri olduğunu, Hakkâri ilinde kontrgerilla eylemlerini yönlendirenlerin başında il Jandarma Komutanı Albay Erhan Kubat'ın geldiğini, Yarbay Ramazan Akça ve Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in de yardımcıları pozisyonunda olduklarını, bu ekibin Yüksekova'daki kolunu ise astsubaylar Murat Karagöl ve Mehmet Altu-ner'in oluşturduğu şeklinde iddialarda bulunulmuştur" denildi. İddianamenin genel değerlendirme bölümünde, "...Bazı memurların devletin kendilerine tanıdığı yetki ve imkânları kullanarak menfaat temin etme arayışı içerisine girmeleri her demokratik sistemde görülür. Hatta bu tür şahıslar kendi faaliyetlerini haklı kılan ideolojiler de üreterek şebekeleşebilirler. Böylesi yapılar genelde çatışmalı dönemin ürünüdür...Ancak hiçbir demokratik ülkede istihbarat servislerinin ülke vatandaşlarına yönelik operasyonları tasvip görmez. " denildi.
'PERDE ARKASINDAKİLER GİZLENMESİN'
Değerlendirmenin devamında ise "Bu tür yapılanmalarda her zaman için operasyonun arkasındaki isimlerin gizli tutulmaya çalışıldığı, kendilerine ulaşılamadığı, bu durumun dönemin yargı ve devlet otoritelerinin, çoğu zaman bu tür yapılanma ve oluşumlar hakkında etkin bir soruşturma yapamadığı bu nedenle halkanın ilk zincirinde olanlar yani astsubaylar Kaya ve İldeniz ile itirafçı Ateş'in yanı sıra yapılanmanın perde arkasındakilerin de deşifre edilmesi ve bu yönlü niyetlerin akamete uğratılması devletin bekası ve siyasî istikrar için elzemdir" denildi. Şemdinli'de gerçekleştirilen bombalı eylemin devletin birliğini bozmaya yönelik bir eylem olarak nitelendirildiği iddianamede kamu görevlisi şüphelilerin, TCK'nin 302. maddesinde yazılı devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak ve 82 inci maddedeki kasten adam öldürmek suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmaları istendi.