Türkan Saylan’ı canlandıran Şenay Gürler, “Kadınlar üzerindeki baskı artarken, oyun oynaması gereken yaşta evlendirilen kız çocuklarının okumasının ne kadar önemli olduğunu sayesinde bir kez daha kavrıyoruz” diyor.

Saylan’ın ışığı perdeye yansıyor
Fotoğraf: BirGün

Eda Köprü YILMAYAN

Çağdaş ve laik eğitim için mücadele eden, kurduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ile kız çocuklarının okumasını sağlayan Türkan Saylan, tiyatro sahnesinde: “Ben Türkan Saylan.” Saylan’ın 87’inci doğum günü olan 13 Aralık’ta oyunun galası yapıldı.

Cengiz Toraman’ın yazıp yönettiği Kumpanya Yapım ve Levent Üzümcü Tiyatrosu iş birliğinde gerçekleştirilen oyunda Türkan Saylan’a oyuncu Şenay Gürler hayat veriyor. Gürler sahnede Türkan Saylan’ın heyecanını, umudunu, gençlere ve çocuklara olan güvenini etkileyici bir biçimde canlandırıyor. Türkan Saylan’ın çocukluktan başlayarak anlatılan yaşamı perdeye yansıtılan tanıklıklar, anılarla da hayat buluyor. Videolarda Mert Fırat, Berna Laçin, Yetkin Dikinciler ve Levent Üzümcü oyuna seslendirmeleriyle katkıda bulunan isimler arasında. Videoda Ayşe Yüksel, Türkan Saylan’la yollarının nasıl kesiştiğini şöyle anlatıyor: Üniversitede üçüncü sınıf öğrencisiyim; okula Türkân Saylan gelmiş, lepra (cüzzam) hastalığını anlatacakmış. Kürsüde; kısa kızıl saçlı, kırmızı üzerine siyah puanlı bir döpiyes giymiş, kırmızı rujlu çok güzel bir kadın duruyor. Tane tane, sakince bu hastalığı anlatıyor. Konuşmanın sonunda kürsüye yakın oturan iki genç adamı iyileşmiş lepra hastaları olarak bizlerle tanıştırıyor, onlara o kadar candan davranıyor ki, bir anda lepra korkumuz yok oluyor. Birlikte çalışmaya başlıyoruz; işimiz sadece sağlık hizmeti değil, aynı zamanda hastaların sosyal gereksinimlerine de çözüm bulmak. Türkân Hoca çözüm odaklı; onun için sorun varsa çözüm de var. Videoda Gazeteci Uğur Dündar da İran Kraliçesi Farah Diba Pehlevi’nin Türkiye ziyareti sırasında kendisiyle yapılan söyleşide boş zamanlarında cüzzamlı hastalarla ilgilendiğini söylemesi üzerine Türkan Saylan’la yaptığı söyleşinin daha çok dikkat çektiğini anlatıyor. Türkan Saylan oyunda aktarıldığı gibi kiminin Türkan Ablası, kiminin annesi, kiminin de Türkan Teyzesi. Oyunun sonunda ‘Ben Türkan Saylan’ diyen Şenay Gürler ayakta alkışlanırken salonu küçük bir çocuğun sesi dolduruyor. “Büyüyünce ben de Türkan Saylan gibi doktor olacağım. Ben de onun gibi ihtiyacı olan herkese yardım edeceğim. Annem seni çok seviyor, sana hep Türkan Anne diyor. Ben de seni çok seviyorum Türkan Anneanne” diyor küçük Revna Sarıkoç.

ONU ANLATMAK BENİM İÇİN BİR SORUMLULUK

Türkan Saylan’ı canlandıran Şenay Gürler, onu şu sözlerle anlatıyor: “Türkan Saylan, öncelikle Türkiye’de cüzzamla ilgili çok önemli çalışmalar yapmış, hastalıkla ilgili algıyı değiştirmiş, Anadolu’nun en ücra köşelerine gidip binlerce insana değmiş, çok önemli bir bilim insanı. Sadece bu yanıyla değil Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kurucularından, kız çocuklarının okuması için mücadele vermiş, yılmayan savaşçı bir kadın olması nedeniyle de ışık olmuş hayatlarımızda.” Saylan’ı canlandırmanın kendise ne hissettirdiğini sorduğumuzda ise, “Hayatta yapmak istediklerini, amacını, yaptıklarını, karşılaştığı zorlukları ve bu zorluklar karşısında yılmadan devam ettiği hayat yolculuğunu anlatmak benim için büyük bir sorumluluk ve onur aynı zamanda” yanıtını veriyor.

Saylan’ın öngörülü bir insan olduğunu ifade eden Gürler, “Çağdaş bir Türkiye için eğitimin ne kadar önemli olduğunu kavramış ve bunun üzerine çalışmış” diyor. Saylan’ın özellikle kadınlar ve çocuklar üzerinde çok önemli çalışmaları olduğunu belirten Gürler, sözlerini söyle sürürüyor: “Sistemin kadına belirlediği rolün dışına çıkıp kendini var etmesi için okula gitmesi, ekonomik özgürlüğünü kazanması, toplumsal hayatta yerini alması gerektiğini defalarca dile getirmiş ve bunun sorumluluğunu almaktan çekinmemiş. Özellikle günümüzde kadınlar üzerindeki baskı artarken, oyun oynaması gereken yaşta evlendirilen eğitim alması engellenen kız çocuklarının aklın, yüreğin almadığı haberler gündemdeyken kız çocuklarının okumasının, okutulmasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kavrıyoruz ve Türkan Hanım’ın önünde bir kez daha saygıyla eğiliyoruz.”

***

SIRADA UĞUR MUMCU VAR

Oyunun sahnelenmesinde Kumpanya Yapım ile birlikte çalışan Levent Üzümcü, oyunun metin yazarı ve yönetmeni Cengiz Toraman’la 30 yıllık arkadaş olduklarını, okul sıralarında başlayan dostluklarının bu projeyle sahnede hayat bulmasından mutlu olduğunu ifade ediyor ve ekliyor: Üç yıl boyunca yazdığı oyunu bir zeytin ağacının altında bana bir çocuk heyecanıyla okuduğunda yeşeriverdi. Ne mutlu ki o hayal burada, sahnede maddeleşiyor. Daha önce Toraman ile birçok projede çalıştıklarını ifade eden Üzümcü, Uğur Mumcu’nun anısına ‘Unutma Bizi’ isimli oyunu hazırladıklarını belirtiyor.