Peker videoları devam ediyor ama memlekette yaprak kımıldamıyor.

Bense iki haftadır, önce Ankara köylerinde, sonra da sevgili Onur Çelik’in yol arkadaşlığıyla İzmir’in köylerinde yüreğim kıpır kıpır muhabirlik yapmanın keyfini yaşıyorum.

Ne yalan söyleyeyim; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer “Ödemiş’te hasada gidiyoruz” deyince, kiraz yeme umuduyla “Ben de geleyim” dedim. Kemalpaşa’da üniversiteli gönüllü gençlerin kiraz hasadı yaptıklarını biliyordum. Meğer hasat edeceğimiz “saz çavdarı”ymış! Bana değil, hayvanlara yem…

BirGün Ege okuyanlar ne olduğunu öğrenmişlerdir. Soyer’in cumartesi günü, “Bir başka tarım” çalışmasının bir parçası olarak yaptıkları ve saz çavdarı dün orada anlatılmıştı. İzmir tarımda öyle şeyler yapıyor ki, günlerce anlatılsa az!

Bir metropol belediye başkanının köylerde ne işi var diyen bir kişi bile çıkarsa, yazık ona! Köy ve tarımsal üretim öldüğünde kentler de ölecek. Ne acıdır ki, köyleri mahalle yapıp meralara TOKİ binaları dikerek, sadece İstanbul’a değil, bütün memlekete ihanet edildi.

İzmir’de, kentliye de köylüye de nefes aldıracak, son derece önemli ama yeterince anlatılmayan işler yapılıyor. Belediyenin “bir başka dünyanın mümkün” olduğunu da hatırlatan “bir başka tarım” projesinin iki temel ayağı var: Kuraklıkla mücadele ve yoksullukla mücadele!

Tarımı yalnızca tarlada yapılan ve sonlanan bir faaliyet olarak görmeyen, merkezine üretici kooperatiflerini koymuş, tohum aşamasından başlayıp tüketiciye ulaşana kadarki tüm süreci kapsayan bütüncül bir yaklaşım bu.

Birgi’de, o yaklaşımın bir parçası olan “vana açılışları”na tanıklık ettim. Su kaybını önlemek için yeraltına döşenen 12 bin metre borunun belli noktalarındaki vanalar çevrilip de su toprakla buluştuğunda üreticilerin yüzündeki mutluluğu, gözlerindeki parıltıyı gördüm. Başkan Soyer ve tarımsal projelerde öncü rol üstlenen eşi Neptün Hanım’a ikramlarda bulunmak, birlikte fotoğraflar çekinmek için içtenlikle etraflarını saran köylülerle konuştum.

Ve Soyer’den, kiraz çıkmadı diye hayıflandığım hasadın önemini dinledim: “35 hektar saz çavdarı ekmiştik. Bu hasatla 11 ton tohumluk alacağız. Gelecek yıl 550 hektar saz çavdarı dikeceğiz. Bu niye önemli? Büyükbaş hayvan yemi olarak kullanılan silajlık mısır muazzam tahribat yaratıyor. 2019 yılı rakamlarıyla 2 milyon ton patates, 4 milyon ton pamuk, 25 milyon ton mısır üretmişiz. Bir mısır fidesi 84 litre su tüketiyor. 25 milyon ton, düşünün!

Eskiden 5-10 metreden su çıkaran Bergama, Ödemiş köylüleri şimdi 300 metrede su bulamıyorlar. Soyer’in heyecanla saz çavdarından söz etmesi bundan. Saz çavdarı hiç su istemeden üretilen kaba hayvan yemi. Belediye, “Bir başka tarım” projesiyle, ekonomik değeri yüksek ve az su tüketen stratejik ürünleri destekleyerek tarımsal sulamada harcanan suyu yüzde 50 oranında azaltmayı hedefliyor ki köy de kent de sulanabilsin.

Buralarda üretim, İstanbul’da, Ankara’da da milyonlarca tüketici var. İkisi arasında kooperatifler üzerinden köprüler kurup aracıları kaldırdığınızda hem üretici kazanacak hem tüketici. Ve sosyal demokrat belediyeler kentliye de köylüye de dokunan muazzam başarı öyküleri yaratabilecekler.

Soyer’in hayali İzmir’in, Muğla’nın, Aydın’ın, Antalya’nın ürünlerini kooperatifler üzerinden binlerce pazar yerleri olan Ankara ve İstanbul’a ulaştırmak. Buraları hiç değilse haftada bir gün Anadolu’daki kooperatiflerin üretici pazarlarına dönüştürmek. Tüketiciye ucuza sağlıklı gıda ulaştırıp, üreticiye de pazar bulmak.

İşte bu olduğunda, memlekette Peker’in videolarının oynatamadığı yer de yerinden oynar!