Yrd. Doç. Özlem Albayrak, vergilerdeki çarpıklığa ve adaletsizliğe değiniyor, Türkiye’de devletin vergi gelirlerinin yüzde 65-70’inin dolaylı vergilerden sağladığına dikkat çekiyor

SBF Maliye Bölümü'nden KHK ile ihraç edilen Yrd. Doç. Albayrak: Yurttaşlar, her adımlarında devlet tarafından soyuluyor

SEBAHAT KARAKOYUN sebahatkarakoyun@birgun.net @ssenyaprak

Motorlu Taşıtlar Vergisinde (MTV) rekor artış yapan, limonatayı bile lüks tüketim ürünleri için uygulanması gereken Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) kapsamında vergilendiren Torba Yasa, AKP’nin halkı yoksullaştıran adaletsiz vergi sistemini bir kez daha tartışmaya açtı.

Geniş halk kitleleri üzerindeki vergi yükünü ve artan yoksulluğu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü’nden Ocak 2016’da KHK ile ihraç edilen Yrd. Doç. Dr. Özlem Albayrak ile konuştuk. Türkiye’de devletin vergi gelirlerinin yüzde 65-70’inin dolaylı vergilerden sağladığına dikkat çeken Albayrak, “Devlet hırsızlık yapar gibi sizden vergi topluyor. ÖTV’si KDV’si, ÖİV’si ile maktusu, nispisi sürekli değişen oranlarıyla çok karmaşık bir sistemle gün içinde her adımınızda devlet tarafından soyuluyorsunuz” diyor. Albayrak sorularımızı şöyle yanıtladı:

»Torba Yasa ile MTV’de rekor artış yapılması ve limonataya ÖTV getirilmesi yurttaşların üzerindeki vergi yükünü bir kez daha göz önüne serdi. Vergi açısından nasıl bir tablo var Türkiye’de?
Türkiye’de saçma sapan bir vergi sistemi var. Devlet vergi gelirlerinin yüzde 65-70 arası bir kısmını dolaylı vergilerden sağlıyor. Beceriksiz, iyi çalışmayan, vatandaşıyla demokratik bir ilişki kurmayan ülkelerde dolaylı vergilerin oranı yüksektir. Gelir Vergisi’nden toplanan vergilerin oranı yüzde 21. Kurumlar Vergisi oranı yüzde 9 civarında. Servet Vergisi ise yok denecek kadar az, yüzde 2. Bu arada MTV servet vergisi olarak kabul edilen vergiler arasında. Yurttaşlar araba alırken ÖTV ödüyor ancak yat, tekne, kotra sahibi olanlar vergi ödemiyor. Oysa çıkış noktasına bakarsak ÖTV, lüks , sağlığa ve çevreye zararlı malları vergilendirmek, gelir adaleti sağlamak gerekçesiyle getirilmiş bir vergi.

»Yurttaş günlük alışverişini yaparken ne kadar yüksek bir vergi ödediğinin farkında mı?
Belki araba alırken ödenen miktar yüksek olduğu için insanların dikkatini çekiyor ancak onun dışında çoğunlukla elde ettiği gelirinin ne kadarını vergi olarak ödediğini bilmiyor. Vergi bilinci önemli bir bilinç. Aynı zamanda sizin devletten hesap sormanızı sağlıyor çünkü. Modern demokrasiler bu bilinç üzerine gelişti. Bizim gibi ülkelerde devletle kurulan ilişkinin sorunlu olmasının, demokrasinin gelişememesinin nedenlerinden biri bu. Bir ürünü satın alırken devlet hırsızlık yapar gibi sizden vergi topluyor ve bütün harcamalarını da bu yolla elde ettiği gelirden yapıyor. ÖTV’si KDV’si, ÖİV’si ile maktusu, nispisi sürekli değişen oranlarıyla çok karmaşık bir sistemle gün içinde her adımınızda devlet tarafından soyuluyorsunuz. Türkiye vergi sistemini böyle tanımlamak gerek. Devlet, harcamalarına, hizmetlerine kaynak olacak vergileri yurttaşa neredeyse hiç duyurmadan topluyor.

»Geniş halk kitleleri üzerindeki vergi yükünü gösteren bir çalışmanız var. O çalışmadan söz eder misiniz?
Gelir dilimlerine göre vergi yükünü gösteren bir çalışma yaptık. Yüzde 10’luk dilimler halinde elde edilen 100 liralık gelirin dağılımını ortaya koyan bir tablo hazırladık. En alt gruptakiler, en yoksullar toplam gelirin sadece 3.8’ini, en üst dilimdekiler ise yüzde 25’ini alıyor. Vergi yüküne baktığımızda ise söz ettiğim “hırsızlık” net olarak ortaya çıkıyor. Toplam gelirden yüzde 3.8 oranında pay alan en alt dilimdekiler, gelirinin yüzde 22’sini, yüzde 25 pay alan en zengin grup ise gelirinin yüzde 20’sini devlete vergi olarak ödüyor.

Yük emekçinin sırtında
»Yoksulu yüksek vergilerle daha da yoksullaştıran bir sistem yani ….

“Vergiyi kim ödüyor” diye baktığımızda AKP iktidarının vergi politikalarına ilişkin çok daha net bir tablo çıkıyor. Mesela sınıflar üzerinden de gösterebiliriz vergi yükünü. Dolaylı ve doğrudan vergilerin yüzde 75’ini emekçiler ödüyor. Bunun içerisinde gelirine göre en yüksek vergi yüküne sahip olanlar ise genellikle kayıtlı çalışan ve tüketim eğilimi de yüksek olan kentli emekçiler. Gelir vergisi ve dolaylı vergilerin yüzde 45’ini bu kesim ödüyor.

Bu ülke size iş olanağı yaratmasa da çalışmasanız da devlete diyet ödüyorsunuz. İşsizler toplam gelirin sadece yüzde 3’ünü alıyorlar, bunlar sosyal yardımlar ve alabiliyorsa işsizlik sigortası gibi devletten aldıkları transferler. Ancak bunun neredeyse hepsini devlete geri veriyorlar, işsizler toplam vergilerin yüzde 2.9’unu ödüyor.

Nüfusun yüzde 14.6’sı gözden çıkarılmış
»Gelir dağılımındaki uçurum ve giderek artan yoksulluk oranıyla ilgili Türkiye’deki durum nasıl?

Türkiye OECD ülkeleri içinde Meksika, Şili, Güney Afrika gibi ülkelerin arkasından 0.404 Gini katsayısı (eşitsizlik miktarı) ile en yüksek gelir dağılımı bozukluğuna sahip ülkelerden biri. AB ülkeleri içinde ise en büyük eşitsizliğe sahip ülke. AB ortalaması 30.7. Son iki yıldır hem yoksulluk hem gelir dağılımı adaletsizliği artış eğilimi içerisinde. Nüfusun yüzde 14.3’ü yoksulluk sınırının altında.

Bir başka dikkati çeken konu da Türkiye’de başka ülkelerin aksine sürekli yoksulluk, yoksulluk oranının üstünde. Son birkaç yıl içerisinde de yoksulluk sınırının üzerine çıkamayan nüfusu ölçen sürekli yoksulluk oranı yüzde 14.6. Çok yüksek bir rakam bu. Yoksulların mobilitesinin kalmadığını, ekonominin ve devletin toplumun yüzde 14.6’sını gözden çıkardığını gösteriyor.

»Halkı yoksullaştıran AKP, yoksullara yönelik sosyal yardımlarla övünüyor bir yandan da…
Sürekli yoksulluk oranının, yoksulluk oranının üstüne çıkması şunu gösteriyor, AKP o kitleyi orada tutmak istiyor. Ekonomik ve sosyal politikalarla bu kitleyi yoksulluktan çıkarmak gibi bir niyeti yok. Sosyal yardımlara bağımlı bir kitle yaratmış durumda ve bunun devamını istiyor. Gelir dağılımı açısından iki tür veriden söz edilebilir. Piyasanın işlemesi sonucu ortaya çıkan piyasa gelir dağılımı, bir de devletin müdahalesinin ardından yapılan ölçüm. Türkiye’de TÜİK’in açıkladığı gelir dağılımı gelir ve sosyal güvenlik ödemeleri sonrasında hanelerin eline geçen net gelir üzerinden hesaplanıyor. İki noktaya dikkat çekmek gerek burada. Gelir vergisi öncesindeki piyasanın yarattığı gelir dağılımı çok daha bozuk.

Türkiye’de devlet vergi gelirlerinin yüzde 65-70 arası bir kısmını dolaylı vergilerden sağlıyor. Kurduğumuz mikrosimülasyon modeli ile Hanehalkı Bütçe Anketi tüketim verisini kullanarak hanelerin dolaylı vergi yükünü hesapladık. Buna göre dolaylı vergilerden sonra Gini katsayısı 0.424’e çıkıyor. Yani devlet piyasada oluşan ve zaten OECD, AB ortalamalarının çok üstünde ortaya çıkan eşitsizlikleri önce gelir vergisi ile çok sınırlı düzeltiyor, ancak dolaylı vergilerle tekrar bozuyor. Bu arada elimizdeki verinin sınırları içerisinde bu hesaplamayı yapıyoruz. Tablonun çok daha kötü olduğunu tahmin etmek hiç zor değil.

Herkes borçlu
»Borçlanma verileri neyi gösteriyor?

Toplumun yüzde 68’i borçlu olduğunu açıklamış 2016’da. Kredi kartıyla taksitle harcamalar bunun içinde mi emin değilim. Herkes borçlu. Alt gelir grubunun borçlanma düzeyi (tüketimi ile harcaması arasındaki oran) yüzde 133. Türkiye ortalaması 90. Bu çok ciddi bir şeye işaret ediyor. AKP sadece sosyal yardımlarla kendisine bağımlı bir kitle yaratmadı. “Ben var olduğum sürece sana yardımları vereceğim” diyerek oy devşiriyor. Ama aynı zamanda iktidarı süresince borçlu bir kitle de yarattı. Borçlandırılarak insanlar rehin alındı. Merkez Bankası’na göre 2015 yılında hane halkı borçlarının kullanılabilir gelirlerine oranı yüzde 50. Hane halkı borcu AKP döneminde 50 kat artmış durumda. Gelirleri yetmeyen, borçlanarak tüketebilen, bu sayede de gelirlerinin büyük bir kısmını devlete vergi ve finansal sisteme faiz olarak geri ödeyen bir kitleden söz ediyoruz. Bakın kayıtdışı çalışsanız ve gelir vergisi ödemeseniz de dolaylı vergilerle gelirinizin yüzde 20’sini devlete vergi olarak ödeyebildiğiniz müthiş bir sistem. Ödenen faizleri bilmiyoruz dahi. AKP’nin kurduğu sistem şu, övünç duyduğu sosyal yardımlarla bir eliyle veriyorsa onun çok daha fazlasını arka ceplerinden hiç hissettirmeden alıyor. Son dönemdeki vergi tartışmasıyla ortaya çıktı ki çok sıkıştıkları için kafa göz yara yara artışta bulundular. Bu nedenle tartışıldı yüksek vergiler.

AKP sıkıştı
»Bir ekonomik krizin kapıda olduğu değerlendirmelerine katılır mısınız?

AKP sıkıştı. Ekonomi çok ciddi oranda açık veriyor. Gittikçe açılmış, saçılmış bir bütçe var. Belli ki bu eğilim 2018’de devam edecek. O yüzden Torba Yasa ile yeni vergi düzenlemeleri getirdiler. Türkiye ekonomisinin çok ciddi yapısal sorunları var.

AKP’nin uyguladığı politikalar sonucu bu yapısal sorunlar iyice içinden çıkılmaz bir noktaya geldi. Deniz bitti artık. Öyle görünüyor. Türkiye’nin şu anda çok ciddi bir sürdürülebilirlik sorunu var. Konut satışları geçen yıl aynı dönemine göre yüzde 6 düzeyinde azalmış. Daha önce satış artış hızında azalma oluyordu ancak ilk kez doğrudan satışlar azaldı. İpotekli satışlarda yüzde 30 oranında düşüş var. İnşaat şirketleri bankacılık sisteminin önermediği düzeyde düşük faizlerle kendileri satış sözleşmeleri yapıyorlar. Bir tür gölge bankacılık yapıyorlar. Diğer satışlar geçen ay yüzde 50 artmıştı bir önceki yıla göre bu ay yüzde 3 artmış. İnşaat şirketleri de satış yapamıyor yani. Ciddi anlamda konut fazlası oluşmuş durumda. AKP’nin tüm ekonomi stratejisi inşaat sektörü üzerinden. İnşaat şirketlerinin çökme ihtimalleri çok yüksek. 2008 yılında ABD’de konut fiyatları düşmeye başlayınca kriz yaşanmıştı. Türkiye’de şu anda öyle. Şişirilmiş konut fiyatları düşmeye başladı. Diğer taraftan devlet deli gibi borçlanıyor. İhtiyacı olandan daha fazla borçlanıyor. Piyasadan sürekli para çekiyor. Tablo ortada vergi adaletsizliğini daha da artıracak kendi kitlelerini de rahatsız edecek adımlar attılar. Piyasadan ihtiyaçlarının ötesinde borçlanma yapıyorlar. Türkiye’nin yapısal sorunlarını düzeltecek politikalar yerine tam tersi bozacak politikalar uygulanıyor. Demek ki ciddi anlamda bir şeye hazırlanıyor.